Online Terapi
Koronalı günlerimiz başladığından beri pek çok rutinimizde, bir sürü alışkanlığımızda, çok köklü değişiklikler yaşadık. Buna geleceği görememekle, hayatımızı yönetememekle ilgili kaygılar ve sıkıntılar da eklendi. Psikoterapi yapış şeklimiz de bu değişiklikten nasibini aldı ve online terapi hayatımıza girdi.
Peki bu değişim niye oldu? Neden böyle köklü değişiklikler yaşamak zorunda kaldık? Hayat bastırmadan, zorlamadan insan canlısı paradigmalarını değiştirmiyor. Yani bakış açısını, değerlerini, yaşam stilini, üslubunu, adetlerini değiştirmiyor. Korona günlerinde de hayat fena halde bastırmış durumdaydı. Terapist olarak bütün meslektaşlarımızın kendi yerleri vardı, vardı ama yerlerine gidemiyorlardı. Ofisleri vardı, klinikler vardı, hastaneler vardı… oralarda çalışıyorlardı. Neticede bir şekilde danışanlar ve psikoterapiye ihtiyacı olanlar hizmet alacakları kimselere erişebildiler.
Sonuç olarak gerçekleştirdiğimiz bu hızlı dönüşüm bütün bu etkenlerin sonucu. Şimdi artık evimizden çıkmadan, bulunduğumuz yerden, danışanımıza ulaşabilme olanağımızı kullanıyoruz. Online terapi, her gün gördüğümüz danışanlarımıza ulaşamanın ötesindedir. Artık oturduğumuz yerden, Türkiye‘nin herhangi bir tarafına, hatta Dünya’nın herhangi bir yerine terapi hizmeti sunabilmek anlamına gelmektedir. Basit bir değişim dönüşümden söz etmiyorum. Yani Korona virüsüyle maceramız bittiği zaman, psikoterapi pratiği olduğu gibi eski haline dönecek demiyorum, çünkü dönmeyecek! Hepimiz gene kendi yerlerimizde kendi ofislerimizde danışanlarımızı görüyor olacağız. Ama online terapi ile artık daha fazla bir erişime de sahip olacağız. Ülkemizin herhangi bir köşesinde nerede yaşanıyor oluyorsa olsun ulaşabildiğimiz insanın en azından bir telefonu veya bir bilgisayarı varsa ona online psikoterapi hizmeti verebileceğiz.
Online Terapinin Gelişimi
Daha önceleri de uzaktaki danışanlarımıza ulaşabiliyorduk, bu yeni bir şey değil. Ancak Türkiye’de psikoterapi dünyası yakın zamana kadar bu imkanı kullanamıyordu. Terapisti çok az olan ve gelişmekte olan bir ülke olarak, zaten Türkiye’nin her tarafında terapist yok. Amerika’da olsak, İngiltere’de olsak, Almanya’da olsak biraz abartılı bir söz olacak ama oralarda metre kareye beş adet terapist düşer. Oralarda istediğimiz yakınlıkta, yeterli terapi eğitimini almış güveneceğimiz bir terapist bulabiliriz. Türkiye’de öyle değil, psikoterapinin tarihi Türkiye’de çok yeni.Terapistlerin çoğu büyük şehirlerde yaşıyor. Bu nedenle onlara ulaşmak zor. Biz bu zorluğu senelerdir uzak şehirlere gidip, profesyonellerin terapi eğitimine ağırlık vererek gidermeye çalışıyorduk.
Artık terapi hizmetini çok daha hızlı ve verimli olarak sunacağız. Türkiye’nin alt yapısı bu çalışmalara bir kaç sene önceye kadar izin vermiyordu, teknoloji bu derece gelişmemişti. Ayrıca böyle bir hizmeti duyurduğunuz zaman, doğacak ihtiyacı karşılamak için çok sayıda terapistinde alanda çalışıyor olması gerekiyordu. Aradan zamanlar geçti, bizim hazırlıklarımız da devam ediyordu, ancak Korona sorunu, acele etmemize sebep oldu.
Deprem olmuş veya başka bir felaket olmuş ve oralarda uzakta bir yerlerde insanların ihtiyacı var ve onlara ulaşmak o kadar kolay değil! Mesela Elazığ’daki deprem sonrası çalışmalarımız için her hafta buradan beş-on kişi uçakla oraya gidip hizmet veriyor. Bir hafta işini yapıyor çalışıyor ondan sonra geri geliyor, ertesi hafta başka bir ekip gidiyor. Çalışmayı ancak böyle rutine oturtabildik. Elazığ’daki gibi yeterli sayıda terapist olmayan yerlerde açığı artık online terapiyle aşmak mümkün.
Biz son dönemde online terapide, “neyi yapmalı, neyi yapmamalı” sorusu üzerinde çalıştık: EMDR Travma İyileştirme Grubu’nun başını çektiği Online Terapi Manueli’ni hazırladık. Yeterli eğitimlerini aldıklarını ve Derneğimizin üyesi olduklarını bildiğimiz psikoterapistlere, online aracılığıyla Online Terapi eğitimi verdik. Bu eğitim, süpervizyonlarla devam edecek, böylece verimi artıracağız. Artık ruh sağlığı alanında ihtiyacı olan danışanlara ulaşımı, online olarak sağlayacağız. Umarım her şey hepimiz için daha iyi olacak. Bu güzel haberi sizlere vermek istedim.
Nazım’dan iki dizeyle hepimize başarılar diliyorum.
”Yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak
Unutma, aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak”
DBE Kurucu Başkanı Emre Konuk
Benzer İçerikler :
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk, DBE’nin son 30 yılını “30 Yılın İlkleri ve İlkeleri” başlıklı sunumu ile ...
DBE Kurucu Başkanı ve EMDR Derneği Başkanı Emre Konuk'a toplumsal travma alanında gerçekleştirdiği projelerden dolayı EMDR Avrupa HAP İnsani Yardım Ödülü ...
Koronalı günlerimiz başladığından beri pek çok rutinimizde, bir sürü alışkanlığımızda, çok köklü değişiklikler yaşadık. Buna geleceği görememekle, hayatımızı...
İlginizi Çekebilir :
Koronalı günlerimiz başladığından beri pek çok rutinimizde, bir sürü alışkanlığımızda, çok köklü değişiklikler yaşadık. Buna geleceği görememekle, hayatımızı...
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk, DBE’nin son 30 yılını “30 Yılın İlkleri ve İlkeleri” başlıklı sunumu ile ...