Kaygıyı Önlemek İçin Yöntemler
Eğer kaygıdan dolayı sorun yaşayanlardan biriyseniz; gününüzün büyük bir kısmını fiziksel belirtilerle boğuşarak, korku duyarak veya yaşadığınız kaygı hissini etrafınızdan gizlemeye çalışarak geçiriyor olabilirsiniz. Stres yaratan faktörler meydana geldiğinde, kalp atışlarınızın hızlanması, titreme, baş dönmesi, takıntılı düşünceler ve diğer semptomlar ortaya çıkabilir.
Kaygı, kendinizi kıstırılmış gibi hissetmenize neden olabilir ve bir kere böyle hissettiğinizde, kendinizi nasıl daha iyi hissedeceğinizi bilmeniz daha da zor hale gelir.
Eğer kaygı yaşıyorsanız, cesaretinizi kaybetmeyin. Yapılan araştırmalara göre, kaygıyı azaltmaya yönelik basit alışkanlıklar, kendinizi daha iyi hissetmenize yardım edebilir.
Kaygıyı yenmenin ve hayatınızın kontrolünü tekrar ele alabilmeniz için kullanabileceğiniz beş kolay alışkanlık aşağıda belirtilmiştir:
1) Kaygınızı kabul edin
Endişe hislerinizi aylar veya yıllar boyunca gizlediğiniz zaman, endişe duymanızın sizin kendi hatanız olduğunu sanmaya devam edersiniz. Kaygı duymak sizin hatanız değil. Kim olduğunuzla ilgili olarak doğuştan getirdiğiniz herhangi bir sorun yok. Siz iyi, değerli ve özel bir insansınız. Siz sadece kaygıdan dolayı zarar görüyorsunuz.
Kaygılarınızı kabul edin. Kendinizi nasıl hissettiğinizi, güvendiğiniz bir arkadaşınızla, eşinizle veya akrabanızla paylaşın. Doktorunuzla konuşun.
Kaygı hislerinizi kabul ettiğiniz zaman, kendinizi daha iyi hissetmek için önemli bir adım atmış oluyorsunuz. Gerçeklerle yüzleşerek, sorununuza bir isim vermiş olursunuz ve böylece bunu çözmeye yönelebilirsiniz. Kendinizi nasıl daha iyi hissedeceğinizi öğrenmek için bir kapı açarsınız.
2) “Kuvvet” dilini kullanın
Zihin-beden araştırmaları göstermektedir ki kullandığınız kelimelerin, kendinizi nasıl hissettiğiniz üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Kaygı sorunu yaşayan insanların birçoğu öz-güvenlerine zarar veren olumsuz kelimeler kullanmaktadırlar. Bunlar “kurban” kelimelerdir. Bu kurban kelimelere bir kaç örnek vermek gerekirse; yapamam, her zaman, hiçbir zaman ve yapmalıyım.
Kurban kelimeler, endişe ve korkularınızın devam etmesine neden olur. Bunlar kendiniz hakkında olumsuz tahminlerde bulunmanıza ve bu da sonuç olarak kaygılı düşünce ve fiziksel semptomların ortaya çıkmasına neden olur.
Kurban kelimeler yerine “kuvvet” dilini kullanarak kaygıyı yenebilirsiniz. Kuvvet dili demek, öz değeriniz ve kişisel gücünüze dair hislerinizi iyileştiren kelimeler kullanmak demektir: “Kaygımı kontrol edemiyorum” yerine “Kaygımı kontrol edebilirim ve bunu yenebilmek için gerekli olan becerileri öğreniyorum.” “Neden kendimi sürekli endişeli hissediyorum?” yerine “Kendimi bazı zamanlar endişeli hissediyorum ama her zaman değil” ifadesini kullanmak gibi. Veya “Akşam yemeği için geç kalmamalıyım” yerine “Akşam yemeğine geç kalabilirim” ifadesini kullanmak gibi.
3) İçsel gücünüzü her gün ayarlayın
İçsel gücünüzü, diğer kaslarınız gibi bir kas olarak düşünün. Ne kadar çok kullanırsanız, o kadar kuvvetli hale gelir ve başarma şansınız o kadar artar. Sağlıklı bir yaşam stratejisini her denediğinizde, kaygılarınızı yenme beceriniz de artmaya başlar. Dün yapamadığınız bir şeyi, bugün yapabilirsiniz. Pratik yaparak, yeni becerileriniz otomatik hale gelir. Bu, endişeden bağımsız olmanızı sağlar.
4) Küçük, gerçekleştirilebilir hedefler belirleyin
Kaygılı insanlar, kendileri için gerçekçi olamayacak derecede yüksek hedefler belirleme eğilimindedirler. Bu eğilime karşı gelmek için, daha kolay gerçekleştirebileceğiniz hedefler belirleyin. Bu kendinize olan güveninizi ve başarma hissinizi tazeler.
Stresle baş etmek ve kaygılarınızı azaltmak için beceriler öğrendiğiniz zaman, küçük adımlar atmak işe yaramaktadır. Örneğin; eğer hedefiniz derin nefes almayı yaşamınıza katmak ise bunu bir saat boyunca denemek yerine, 3-4 kez birer dakikalık aralıklarla bunu denemeye başlayın.
Küçük, gerçekleştirilebilir hedefler seçmek, zamanla sizin tahmininizden daha fazla ilerlemenize yardımcı olacaktır. Bu sizin ulaşmak istediğiniz en son yere ulaşmanızı sağlar; daha mutlu ve daha az endişenin olduğu bir yaşam.
5) Farkına varın; şu an, kendinizi daha iyi hissetmeye başlamak için en uygun zaman
Şunu bilin ki siz beklemekten vazgeçip, öğrenmeye başlamadan, korku ve endişeleriniz hep var olacaklar. Endişelerinizin üstesinden gelebilmeniz için ulaşabileceğiniz birçok kaynak var; kitaplar, eğitimler, doktorlar, danışmanlar, destek grupları, vs.
Bazılarınız, endişelerini yenmek için “uygun” zamanı bekliyor. Kendi kendinize şöyle diyor olabilirsiniz: “Şu an kaygılarımla mücadele edemem. Hayatımda değişiklikler yapmak için, belirtilerimin çok kuvvetli olmadığı bir zamana kadar bekleyeceğim.” Veya “Yaşamım daha az telaşlı bir hale geldiğinde değişiklikler yapacağım.”
Eğer böyle düşünürseniz, bunların gerçekleşmesi için bir ömür boyu bekliyor olacaksınız. Çünkü hayatınızı daha iyi bir hale getirmek için başka bir şeyin gerçekleşmesini beklerseniz, var olan gücünüzü boşa harcamış olursunuz. Endişelerinizi ve kontrolü kaybettiğinize dair hislerinizi daha da beslemiş olursunuz.
Kaygılarınızı yenmek için tek uygun zaman şimdi ve şu an... Başlamak için, belirtilerinizden kurtulmaya, kendinizi daha enerjik hissetmeye veya herhangi başka bir şeyin olmasına ihtiyacınız yok. Tek yapmanız gereken ilk adımı atmak.
Bu beş alışkanlığı her gün yapın ve göreceksiniz ki gücünüzü, kaygılarınızdan geri aldıkça, becerileriniz de gelişmeye başlayacak.
Kaynak: http://www.mentalhelp.net
İlginizi Çekebilir:
”Zamanımın çoğunu ağlayarak geçiriyorum. Bir türlü organize olamıyorum, yapmam gereken işler listesi çok uzun. Anne olarak kendimi tamamen yetersiz ...
Herkes ara sıra endişelenir. Bu, kendimizi tehdit altında gördüğümüz ya da bizi huzursuz hissettiren durumlara verdiğimiz normal bir reaksiyondur. Bu duygu ...
Günümüzde çiftler, cinsellikten çok daha fazla şey bekliyorlar. Yaşam süremiz uzadıkça, beraberliklerden beklentilerimiz de eskiden hayal edilemeyecek kadar...
Yüzleştirilmekten kaçmaya çalışmayın. Kaçarsanız çözümlenmemiş öfkenin içinizde biriktiğini hissedersiniz. Surat asmanız ve hiçbir şey yokmuş gibi...