Yorgunluk yönetimi

Yorgunluk yönetimi

Yorgunluk yönetimi nedir? Yorgunluk ve kronik yorgunluk farklı mı? Yorgunluk yönetiminden kasıt, kronik yorgunluk yönetimi mi?

Yorgunluk ile kronik yorgunluk öncelikle, yorgunluğun ‘yaşanma süresi’ açısından birbirinden farklıdır. Kronik, terimi yorgunluğun devamlı olduğunun altını çizer. Yorgunluktan farklı olarak, kronik yorgunluğa ayrıca dinlendirmeyen uyku, kognitif güçlükler, baş ağrıları, boğaz ağrısı, ağır mental ve fiziksel tükenmişlik, kas güçsüzlüğü, sindirim bozuklukları, ses ve ışığa hassasiyet gibi semptomplar da eşlik etmektedir.

Kronik yorgunluk sendromu, tıbbi olarak açıklanamayan (medically unexplained symptoms) hastalıklar başlığı altında yer alır. Bu şu anlama gelir, kronik yorgunluğun etiyorlojisi yani altta yatan sebebi net olarak bilinmemektedir. Bu grupta kronik ağrı ve kronik baş ağrısı (migren) gibi rahatsızlıklar yer almaktadır. Kronik olması bu gibi rahatsızlıkların şiddeti ve sıklığı değişiklik gösterse de devam ettiği anlmaına gelir. Tedavisi de mümkün olmaması nedeniyle kronik ağrı ve kronik yorgunluk gibi rahatsızlıklar muzdarip olan kişiler için yaşamı, ilişki kurmayı, günlük işleri yapmayı oldukça zorlaştırmaktadır. Tıbbi tedaviler, medikal tedaviler ve alternatif tedaviler olmakla birlikte tedavinin etkililiğinin de sınırlı olduğu görülmektedir. Dolayısı ile şimdiye dek bilinen yöntemler ile yaşamı zorlaştıran bu kronik yorgunluk tedavi edilebilen değil, ‘yönetilebilen’ bir durumdur.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, kronik ağrı ve kronik yorgunluğu ile olumsuz yaşam olayları yani travmatik yaşantılar arasında oldukça anlamlı ve yüksek bir ilişki olduğunu göstermektedir. Buna göre bugün ortaya çıkan kronik yorgunluğun ortaya çıkmasına travmatik yaşantılar neden olabilmektedir ve tedavisi için de bu travmatik yaşantıların psikoterapi ile çalışılması yardımcı olmaktadır. Bu da genel olarak kronik yorgunluk yönetimi yapılması ihtiyacını ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktadır.

Yapılan araştırmalar, EMDR Terapisi’nin travmatik yaşantıların çalışılması ile tıbbi olarak açıklanamayan bu gibi rahatsızların tedavisinde yardımcı olabildiğini göstermektedir. DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde yaptığımız araştırma ve çalışmalar kronik migren, ağrı ve yorgunluğun EMDR Terapisi ile anlamlı derecede azaldığı ve ortadan kalkabildiğini kaydettik.

Toplumda, çalışan kesimde yorgunluk ne kadar yaygın?

En çok kimlerde görülüyor?

Amerika’da bir milyon; İngiltere’de çeyrek milyon kişide görülen bu rahatsızlığın ülkemizdeki yaygınlığına dair kesin bir sayıya ulaşılamamışken bu sayının yüksek olduğu öngörülmektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık krnoik yorgunluk görülürken, çocuk ve gençler arasında da yaygın olduğu bilinmektedir. Çalışan kesimde ise iş yaşamının da yüklediği stres etkisi ile görülme sıklığının arttığı bilinir.

Neler yorgunluğa sebep oluyor?

Yoğun çalışma saatleri, iş yükünün fazla olması ve  sık seyahatler yorgunluğa sebep olabilir. Gerek iş yaşamında gerek özel yaşamdaki ilişkilerde yaşanan güçlükler de insanların yorgun hissetmesinin sebebi olabiliyor. İş yaşamında ‘zor’ insanlarla çalışmak, kişinin iş yerinde üstlendiği sorumlulukları yerine getirmenin yanı sıra taşıması gereken bir yük haline dönüşebilmektedir.

Örneğin, zor bir yönetici ile ya da çalışma arkadaşları ile rekabet etmek durumunda kalmak hergün, gün içinde kişiye üstesinden gelmesi gereken güçlükler yaşatabilir.

Yaşam yüklendiğimiz birden fazla olan roller de yorgunluğun sebebi olabiliyor. Örneğin, çalışmak, eş olmak ve ebeveynlik rollerinin aynı anda yürütülmesi,  kişi için özellikle de eş, anne baba ve arkadaşlardan bu rolleri yürütürken destek almamak yorgunluğa neden olabilmektedir.

Psikolojik etkenlerin de kronik yorgunluğa sebep olduğunu görmekteyiz. Örneğin, kişi kendi isteklerini dile getirmekte güçlükler yaşayabilir. Bu nedenle de bu yoğun günlük yaşantı içinde kendi istemediği işleri üstlenmek zorunda kalabilir. Dolayısı ile günlük yaşamda yaptığımız küçük ve anlık gibi görünen ancak nasıl yaşadığımızı ve ne yaşadığımızı belirleyen, seçimlerimizi yöneten altta yatan psikolojik etkenlerin de kronik yorgunluğa sebep olduğunu görmekteyiz. Örneğin, kişi kendi isteklerini dile getirmekte güçlükler yaşayabilir. Bu nedenle de bu yoğun günlük yaşantı içinde kendi istemediği işleri üstlenmek zorunda kalabilir. Dolayısı ile günlük yaşamda yaptığımız küçük ve anlık gibi görünen ancak nasıl yaşadığımızı ve ne yaşadığımızı belirleyen, seçimlerimizi yöneten altta yatan psikolojik etkenler de kişinin kronik yorgunluk çekmesi için ciddi sebepler arasındadır.

Kişinin hayatına ve iş hayatına nasıl yansıyor?

İşteki performansı nasıl etkiliyor?

Kronik yorgunluk kişinin yaşamını önemli ölçüde engelleyebilmektedir. Düşünün ki, kendinizi gün içinde sürekli yorgun hissediyorsunuz. Uyusanız da gece uykunuzdan uyanıyor; sabah kalktığınızda hiç dinlenmemiş hissediyorsunuz. Bu durum uzun süreler, bazen yıllar sürüyor.

Eş olmak, çalışan olmak, anne olmak, kendi sevdiği herhangi bir şeyi yapmak için güç bulmak oldukça zordur. Danışanlar kronik yorgunluktan dolayı günlük hayatlarında yaşadıkları sıkıntıyı, ‘Gözüm ne eşimi ne çocuğumu görüyor’ diye tarif ederler. Ev işleri, alışveriş, çocuğunu kucağına alıp oyun oynamak gibi günlük rutin işleri; misafir davet etmek ya da dışarı çıkıp sevdiklerini görmek gibi sosyal ilişkileri yürütmek giderek zor bir hal alır. İş yaşamında ise, dikkat dağınıklığı ve odaklanma güçlüğü yaşanabilir. Bu durum yapılan işlerde hataların artmasına neden olabilir. İş yerindeki ilişkileri yürütmek için enerji bulamamak bu durumu gittikçe zorlaşabilir. Kişi, iş yerinde hevesli, atılgan, motivasyonu yüksek bir tablo yerine sürekli yorgun ve şikayetçi bir çalışan görüntüsü çizebilir.

Belirtileri neler? Ne zaman ortaya çıkıyor?

Kişinin sağlığını nasıl tehdit ediyor?

Kronik yorgunlukta en az altı ay süren yorgunluk hissine, dinlendirmeyen uyku, kognitif güçlükler, baş ağrıları, boğaz ağrısı, ağır mental ve fiziksel tükenmişlik, kas güçsüzlüğü, sindirim bozuklukları, ses ve ışığa hassasiyet gibi semptomplar da eşlik etmektedir.

Klinikteki gözlemlerimiz bize, danışanlar stres yaratan olumsuz bir yaşam olayının ardından bu sorunu yaşamaya başladığını düşündürmektedir.

Sürekli kendini yorgun hisseden kişi, sabah uyandığında bedenini dinler. Bu sabah da bedeni yorgun mu uyanmıştır? Gün içinde de nasıl hissettiğini anlamak için sık sık bedenini kontrol eder. Kendini yorgun hissettiği ya da bedeninde ağrılar olduğunu fark ettiğinde ise bu duygusal olarak da kendini keyifsiz, mutsuz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi zaman içerisinde günlük işlevlerini yerine getiremeyen ve sosyal ilişkileri gittikçe zayıflayan kişi kendini daha yorgun ve mutsuz hissettiği bir kısır döngü içinde bulabilir. Kronik yorgunluğa depresyon ve kaygı bozuklukları da eşlik edebilir. Yorgunluk ve ağrılarından dolayı hareketsiz kalmak uzun vadede bedensel hastalıkların görülmesine neden olabilir.

İşletmeler nasıl tedbirler alabilir?

İşletmeler, çalışanın sıklıkla yorgun hissetmekten şikayetçi olduğunu işittiğinde ya da bunu gözlemlediğinde problemi çözmek için çalışanı bir uzmana yönlendirebilirler.

İşletmelerde, uzun çalışma saatleri ve iş yükünün çalışanın sağlığını gözeterek belirlenmesi, rotasyona izin verilmesi yararlı olabilir. Ayrıca, iş yerinde insani ilişkilerin gelişmesine izin veren politikalar belirlenmesi yararlı olabilir. Araştırmalar gösteriyor ki, çalışan bağlılığının önemli bir kısmı da çalışanın iş yerinde ‘değer’ gördüğünü hissetmedir. Bu da demek oluyor ki, yöneticilerin çalışan ile iyi ilişkiler kurduğu, çalışanların birbiri ile konuşup paylaşabildiği ve desteklendiğini hissettiği ilişkiler geliştirmesine izin veren örgüt kültürü oluşturmak çalışanın sağlığı ve sağlıklı çalışması için değerlidir.

Tedavisi nedir, kişiler kendileri neler yapabilir?

Tıbbi tedaviler, medikal tedaviler ve alternatif tedaviler olmakla birlikte tedavinin etkililiğinin de sınırlı olduğu görülmektedir. Ancak görünen o ki, bu durumdan duyulan şikayet tamamen ortadan kalkmamaktadır. Literatür, bugün kronik yorgunluğun ortaya çıkmasının bir nedeni olarak geçmiş travmatik (olumsuz) yaşam olayları görmektedir. Dolayısı ile, geçmiş travmatik yaşantıların travma terapisi ile olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması neticesinde hem kronik yorgunluk ortadan kalkabilir, hem de kişi bugün kendisini zora sokan konularda kendini koruyabilme gücü kendinde bulabilir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da ilk sıralarda önerilen psikoterapi yaklaşımı olan EMDR Terapisi’nin oldukça etkili sonuçlar verdiğini görmekteyiz. Kronik yorgunluk şikayeti ile enstitümüze başvuran danışanlar ile yaptığımız EMDR Terapileri neticesinde, kronik ağrı ve yorgunluk şikayetlerinin azalır ve hatta yok olurken; kendilerinin istemediği yüklerin anltına girmekten ve istemediği çalışma saatlerine ya da muamalelere maruz kalmaktan kendini sağlıklı biçimde koruyabilir yeterliliğe de ulaşabilmektedir. Ayrıca, kendisini daha rahat ifade edebilir hale sosyal çevresi ile ilişkileri güçlenebilir. Günlük rutin işlerini yapabilir hale gelir. Dolayısı ile kendini artık yorgun hissetmediği bir yaşam tekrar başlar.

Kendisi ne yapabilir?

Kronik yorgunluğu ortaya çıkaran günlük yaşamdaki sebeplerin iyi tespit edilmesi önemlidir. Örneğin, iş yaşamından gelen fazla yükler varsa yöneticiler ile bu durumun düzenlenmesi ile ilgili görüşmeler yapılmalıdır. Burada çalışanın hak ve sınırlarının bilincinde olması ve bunu uygun şekilde işletme ile müzakere edebilmesi yararlı olabilir.

Zeynep Zat, Klinik Psikolog DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü - Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

İyi Evliliğin Sırları

Evlilik, kişilerin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. İki kişinin de mutlu, huzurlu olduğu, uzun soluklu bir evlilik hayali ile bu karar alınır. Yeni ...

Duygudan Mesafe Almak

İnsanın psikososyal bir varlık olması, onu varlığını sürdürmek ve gereksinimlerini karşılamak için toplu halde yaşamaya ve diğer insanlarla iletişim kurmaya ...

Hangi Sınırlar Özgürleştirir?

Ruh sağlığı uzmanları sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturduğu ve güçlü bir öz-değer duygusu sağladığı için sınırlara çok önem verirler.  Sınırlar ...

BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU OLAN BİRİ İLE BİR İLİŞKİ İÇİNDE OLMAK

Bağımlı Kişilik Bozukluğu olan kişiler yalnız kalmaktan korkarlar. Sağlıklı bireylere kıyasla yoğun bir şekilde terk edilme korkusu yaşarlar. Hayatlarıyla ...

İlginizi Çekebilir :

Beden Algısı Bozukluğu

‘’Beden algısı bozukluğu; kişinin dış görünümündeki önemsiz denebilecek kadar küçük veya hayali kusurlarıyla yoğun zihinsel uğraşı ...

Hamilelikte yaşanan psikolojik süreçler nelerdir?

Planlı ve arzu edilen bir gebelik, bir kadının hayatta başına gelebilecek en önemli ve anlamlı yaşam olaylarından biridir. Bilimsel açıdan ise hamilelik...

Sorun Çözme İlişkisinde Sağlıklı Diyalog Kurma Becerileri I

Sorun Çözme İlişkisinde Sorunu Getirenin - Diyalog Kurmayı Talep Edenin Tavrı Ne Olmalıdır? Verimli iletişim iyi bir ilişkinin temelidir. İnsanların en ...

EMDR Avrupa Derneği’nden Türk Araştırma Ekibine Prestijli Ödül

40'tan fazla proje arasından, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” yaşayan Suriyeli mültecilere EMDR Terapisi uygulayarak yaptıkları çalışmayla, ...