Sorun Çözme İlişkisinde Sağlıklı Diyalog Kurma Becerileri II

Sorun Çözme İlişkisinde Sağlıklı Diyalog Kurma Becerileri II

Dinleyenin Yaklaşımı

Sağlıklı bir diyalog kurmak için istekte bulunanın nelere dikkat etmesi gerektiğine bir önceki yazıda değinmiştik. BEN DİLİ'ni kullanmak ve kendi duygu, düşünce ve davranışlarımızı aktarmak önemliydi. Böylece dinleyenin defansa geçmesini önlüyor, onu iletişime katılmaya motive ediyorduk. Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne yani dinleyici olmaya...

İyi bir dinleyici olmak özen ister. Partnerimize açık, onun dünyasına açık, onu anlamaya istekli olmamız gerekir. Oysa sıklıkla partnerimizi dinlerken vereceğimiz cevabı hazırlarız. Öncelikle partnerimizi canı gönülden dinlemek ve onun kendisinin dinlendiği ve anlaşıldığından emin olmasını sağlamak iletişimin sağlıklı akmasını sağlar. Bunu yapmak, partnerimizle aynı görüşte olduğumuz anlamına gelmez. Ama onun bakış açısını anladığımız, onun duygularını hissedebildiğimiz anlamına gelir. Partnerimizin duyulduğunu bilmesi onu rahatlatır ve bizim bakış açımızı dinlemeye ve anlamaya motive eder. Bu nedenle dünyanın önde gelen çift terapisi ekollerinden IMAGO Çift Terapisinde çiftlere Aynalama, Onaylama ve Doğrulama olmak üzere üç aşamalı bir akış önerilir.

Aynalama, partnerimizi baştan sona dinlemiş ve duymuş olduğumuzu gösterecek şekilde, onun mesajının içeriğini doğru bir biçimde yeniden ifade ederek kendisine yansıtmak demektir.

Aynalama sırasında odağımız partnerimizin anlattıklarıdır. Bu aşamada dinlediklerimizi yorumlamayız veya hemen kendi düşüncelerimizi aktarmaya başlamayız. Aynalama o anda kendi düşüncelerimizi bir yana bırakabilme ve partnerimizi kendi bakış açısından anlama niyetimizi ortaya koyar. Aynalama aynı zamanda partnerimizin herhangi bir yanlış anlamayı düzeltmesine fırsat verir. Aynalamaya başlamak için şu tür girişler uygun olabilir: "Bakalım seni anlamış mıyım?", "Söylediklerinden şunu anlıyorum, doğru mu!", "Şunu dedin, değil mi?"

Doğrulama, aşamasında partnerimize aynalamış olduğumuz bilgilerin bize bir şey ifade ettiğini gösteririz. Onun bakış açısını anlayabildiğimizi ve bunun geçerliliğini kabul ettiğimizi belirtiriz.

Doğrulama, partnerimize onun öznel deneyiminin bizimki kadar geçerli olduğunu bildiğimizi anlatır. Partnerimizin mesajını doğrulamak onunla aynı görüşte olduğumuz anlamına gelmez. Bu yalnızca iki insan arasındaki her türlü iletişimde iki bakış açısı olduğunu, ‘nesnel’ bir yaklaşımın mümkün olmadığını ve herkesin durumu deneyimleyişinin farklı olabileceğini kabul ettiğimizi gösterir. Aynalama ve doğrulama süreçleri diğer kişiyi onaylayarak, güven ve yakınlığı artırır.

Doğrulama için şu tip ifadelerden yaralanabiliriz "Bu anlattıkların anlaşılır, Bu .......... şartlar altında bakış açını anlıyorum. Bazen ....(DAVRANIŞ).... yaptığım için bunu neden bu şekilde gördüğünü anlayabiliyorum. Örneğin: Benim akşam boyunca televizyon seyrettiğimi dikkate alırsak, senin bakış açını anlayabiliyorum."

Empati, bir başkasının hislerini tanımaktır. Partnerimizin anlattığı olay veya durum karşısında hislerini hayal etme, yansıtma veya bunlara dahil olma sürecidir. Amaç, partnerimizin duygularını fark etmek, bunlara erişmek ve belli düzeyde kendimizi onun yerine koyup onları bizzat anlamaktır.

Empati her iki partnerin de bir anlık dahi olsa kendi bir başına olmaktan çıkarak hakiki bir “buluşma” gerçekleştirmelerini sağlar. Böylesi bir deneyimin partnerlerin  kendilerini birbirlerine daha yakın hissetmelerini, güvenmelerini, iletişim kurmaya motive olmalarını sağlar.

Empatik iletişim için şu tür ifadelerden yararlanabiliriz: "Böyle olduğunda ...(DUYGU).... hissedebileceğini hayal edebiliyorum." ya da duygu açıkça ifade edilmişse; "....(DUYGU).... hissettiğini anlayabiliyorum." ve derin bir düzeyde; "Senin ....(DUYGU).... (hissettiğini) anlıyorum." Örneğin: “Akşam televizyon seyrettiğimde kendini yalnız hissedebileceğini hayal edebiliyorum.” veya “Kendini yalnız hissetmeni anlayabiliyorum.” veya eğer duyguyu derinden hissettiysek “Senin kendini nasıl yalnız hissettiğini ben de şu an hissedebiliyorum.” Daha sonra partnerimize eklemek istediği bir şey olup olmadığını sorar, paylaşımı için teşekkür ederek anlatan ve dinleyen rollerini değiştirir, kendi bakış açımızı anlatmaya geçebiliriz.

İçeriği kapsamlı ve uzun sürebilecek konuşmalarda, anlatanın zaman zaman durması, dinleyenin söylenenleri tekrar ederek anladığını belirtmesi, sonra tekrar konuşmaya devam etmesi, anlatanın dinlendiğinden emin olması  ve yanlış anlamaların önüne geçilmesi açısından yararlı olur. İster partnerimizle, ister çocuğumuzla, ister özel iş arkadaşımızla diyaloglarımızda bu yaklaşımı kullanmak iletişim kalitemizi önemli ölçüde artıracak, sorunlarımızı çözmemize yardımcı olacaktır.

Feryal Tükel, Birey, Çift ve Aile Terapisti - DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Kaynakça 

İMAGO Çift Terapisi Eğitim Kitapçığı, Mayıs 2012.

Hakettiğiniz Aşkı Yaşayın, Harville Hendrix, Sistem Yayıncılık, Temmuz 2008.

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Geçmiş Kırgınlıkları Bırakmayı Öğrenmek ve Hayata Devam Etmek İçin 5 Yol

Geçmişteki Kırgınlıkları Gidermeyi Öğrenmek ve Hayata Devam Etmek İçin 5 Yol Hepimiz incinmişizdir. Bugün, duygusal bir acı türünü deneyimlememiş bir...

Marmara Depreminde DBE Terapistlerinin EMDR Çalışmaları

1999 Marmara Depremi’nden sonra DBE Terapistlerinin de yer aldığı EMDR çalışması International Journal of Stress Management/Uluslararası Stres Yönetimi ...

Ayrılık ve Sonrası

Romantik ilişkilerde, terk edilme, bir ilişkide her iki partnerin de ilişkiyi sonlandırmayı istedikleri, beraber karar verdikleri veya ilişkinin doğal seyrinin ...

Takıntılı Aşk

Takıntılı aşk kavramına aynı zamanda aşk bağımlılığı ya da ilişki bağımlılığı da diyebiliriz. Tanım olarak takıntılı aşk; kişinin gerçek yada ulaşılamayan ...

İlginizi Çekebilir :

ÖZ-ŞEFKATİ GELİŞTİRMENİN YOLLARI

“Kendinizle ilgili beklentilerinizi gerçekleştirebilseniz ya da yetersiz kalsanız da tıpkı iyi bir dost gibi kendinize karşı şefkatle ve sempatiyle...

MEVSİMSEL DUYGULANIM BOZUKLUĞU VEYA MEVSİMSEL DEPRESYON

“Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu veya Mevsimsel Depresyon, değişen mevsimler tarafından tetiklenenbir psikolojik problemdir. Sonbahar ve kış aylarında ...

Pozitif Duyguları Nasıl Korur ve Çoğalmalarını Sağlarız?

Gün boyunca duygularımızı yönetmemizi gerektiren çeşitli durumlarla karşılaşırız. Bazen beklenmeyen bir aksilik gelir başımıza ve stresle başa çıkmak durumunda ...

Duyguları Yönetmek

Fisher ve Ury’nin geliştirdiği ve istenen her durumda ve konumda uygulanmaya izin veren Harvard Uzlaşma Projesi’nin temel yaklaşımını kısaltarak ...