Panik Atak
Panik Atak, her 75 kişiden birinde görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Genellikle onlu yaşların sonu veya yetişkinliğin başlarında ortaya çıkmaktadır. Nedenleri tam olarak belirlenememiş olsa da başa çıkılamayan yaşamsal sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin sarsıcı hayat olayları, mezuniyet, evlilik, ilk çocuğun doğması gibi stres barındıran büyük değişimlerle ilgili olduğu ve bunlarla tetiklendiği görülmektedir. Aynı zamanda, genetik bir yatkınlık olduğuna dair kanıtlar da vardır. Eğer aile bireylerinizden biri panik atak geçirmişse, hayatınızın özellikle stresli bir döneminde sizde de bu bozukluğun görülme riski artmaktadır.
Panik Ataklar
Panik atak, önceden bir uyarı vermeden ve herhangi bir nedeni olmadan ortaya çıkan ani bir korku patlamasıdır. Çoğu kişinin şikâyetçi olduğu “stresli olmak”tan çok daha yoğundur. Panik atak yaşayan kişilerde görülen en yaygın belirtiler çarpıntı ve nefes almakta zorlanmadır. Ayrıca göğüs ağrısı, yoğun bir korku, baş dönmesi, mide bulantısı veya sersemlik, titreme, terleme, sarsılma, ateş basması veya ani üşüme de görülebilir. Aynı zamanda, ayak veya el parmaklarında uyuşma ve delirme veya ölme korkusu da panik atak belirtileri arasındadır.
Yukarıdakiler, tehlikeli bir durumda kalındığında karşılaşılan ilkel “kaç veya savaş” tepkisine benzeyebilmektedir; ancak bir “panik atak” sırasında bu belirtiler aniden ortaya çıkmaktadır. Hatta bazen zararsız gibi görünen durumlarda, mesela uyku sırasında bile görülebilmektedirler. Yukarıdaki belirtilere ek olarak, bir panik atak aşağıdaki durumlarla da belirlenir:
Herhangi bir işareti olmadan, birdenbire ve durdurulması mümkün olmadan ortaya çıkmaktadır. Duyulan korku, gerçek tehlikeyle karşılaştırılamayacak bir orandadır. Aslında genellikle gerçek durumla hiçbir ilgisi yoktur. Birkaç dakika içinde tamamen geçmektedir. Vücut, ”kaç veya savaş” tepkisini birkaç dakikadan fazla sürdüremez. Ne var ki tekrarlayan ataklar saatler sonra yeniden ortaya çıkabilir. Bir panik atak tehlikeli değildir ama korkutucu olabilir çünkü “delice”dir ve “kontrol altına alınacak” gibi değildir. Ayrıca panik atağın korkutucu niteliği kendisinden ziyade, kişilerin içinde bulundukları durumu nasıl algıladığıyla ilişkilidir. Ve sonrasında kişinin bundan nasıl etkilendiği önemlidir. Örneğin çoğu kişi ataklarla birlikte depresyona girebilir, fobi geliştirebilir; kişinin bağımlılık, tıbbi sorun ve hatta intihar riski artabilir. Etkileri, konuşma bozukluğu veya sosyal bozukluklardan, dış dünyayla ilişkiyi tamamen kesmeye kadar gidebilmektedir.
Aslında, panik bozukluğuna sahip kişilerin geliştirdiği fobiler ve korku, gerçek nesnelere veya olaylara karşı duyulan korkudan değil, başka bir atak geçirmeye dair duyulan korkudan kaynaklanır. Bu gibi durumlarda, insanlar belirli nesneler, kişiler veya olaylardan, diğer bir atağı tetikleyecekleri korkusuyla uzak durmaya çalışırlar. Ve kaçındıkça da aslında korkunun, panik bozukluğunun seviyesini arttırırlar.
Panik Atak Nasıl Tanımlanır?
Yalnızca bir psikiyatrist panik atağı teşhis edebilmektedir. Genelde panik atak yaşayan kişiler kalp krizi geçirme, ölme veya delirme korkusu ile hastaneye başvurmaktadır. Tıbbi kontrolleri yapıldığında fiziksel bir nedeni bulunamamakta ve bir uzman psikoterapiste yönlendirilmektedirler. Teşhis ve tedavi alanını araştıran bir çalışmada şu çarpıcı sonuca varılmıştır: Hastalar, çoğu zaman doğru bir teşhis için 10 ya da daha fazla doktora muayene olmaktadırlar. Buna rağmen panik bozukluğa sahip olduğu tanımlanan dört kişiden sadece birine doğru tedavi uygulandığı görülmüştür. İşte bu yüzden, belirtilerin neler olduğundan ve doğru tedavinin uygulandığından emin olmak önemlidir.
Birçok kişi zaman zaman panik atak geçirebilmektedir. Panik bozukluğunun ana belirtisi, daha sonra gelecek olan panik ataklardan korkmaktır. Kişi, tekrarlayan (dört veya daha fazla sayıda) panik atak geçirdiyse,özellikle bir atağın ardından, başka bir atak daha geçireceğinden korkmaktadır. Bundan dolayı panik veya kaygı bozuklukları alanında uzman bir psikoterapistle ve bir psikiyatrla görüşmek gerekmektedir.
Panik Atağın Kaynağı Nedir: Beden mi, Zihin mi, Her İkisi mi?
Beden: Kaygı bozuklukları genetik altyapıya sahip olabilmektedir; bazı hastalar aile fertlerinin de panik bozukluğu ya da depresyon gibi bir rahatsızlık geçirdiğini veya geçirmekte olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında biyolojik bir sorundan ötürü de ortaya çıkabilmektedir; ancak henüz kesin bir biyolojik neden bulunamamıştır. Ayrıca, panik bozukluk bütün etnik gruplarda görülebilmektedir. Kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülmektedir.
Zihin: Stres yaratan gündelik olaylar panik bozukluğunu tetikleyebilmektedir. Yakın zamanda bir yakının kaybedilmesinin veya bir ayrılığın yaşanmasının bu bozukluğun ortaya çıkmasıyla ilintili olduğu kanıtlanmıştır. Bazı araştırmacılar “stres yaratan etkenin” bir termostata benzediğini ileri sürmektedirler. Yani stres, direncinizi düşürdükçe, derinlerdeki fiziksel yatkınlık yüzeye çıkıp bir atağı tetikleyebilmektedir.
Hem Beden Hem Zihin: Panik atağı, hem fiziksel hem de psikolojik nedenler etkilemektedir. İlk zamanlar nöbetler durup dururken ortaya çıkabilmektedir. Daha sonraları hastanın kendisi, bir atağın fiziksel belirtilerine tepki vererek başka nöbetlere neden olabilmektedir. Örneğin, eğer panik bozukluğuna sahip bir hastada kahve içtikten, bir ilaç aldıktan veya egzersiz yaptıktan sonra çarpıntı oluyorsa, hasta bunu bir nöbet belirtisi olarak algılayabilmekte ve kaygılarından dolayı atağın gelmesine yol açabilmektedir. Öte yandan, kahve, egzersiz ve bazı ilaçlar gerçekten de nöbete neden olabilmektedir. Panik bozukluğu olan kişi için en zor durumlardan biri, bir atağın birçok tetikleyicisini nasıl birbirlerinden ayırt edilebileceğini bilememektir. İşte bu yüzden, panik bozukluğu için uygulanacak olan terapinin, bozukluğun tüm yönlerine odaklanması gerekmektedir. Problem; fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak ele alınması gerektiğinden psikiyatr ve psikoterapist koordineli çalışmalıdır.
Detaylı bilgilendirme ve uzman kadromuzda yer alan bir psikoterapist ya da psikiyatrist ile görüşmek için bizimle iletişime geçin.
Panik Atağın Yan Etkileri
Panik atak tedavi edilmezse ciddi sonuçları görülebilmektedir. En olası tehlikesi fobilere yol açabilmesidir. Çünkü ataktan sonra kişi, panik sırasında karşılaştığı durumlardan kaçınmaya başlamaktadır. Panik bozukluğu olan birçok hasta panik atağıyla ilgili olarak ‘duruma bağlı kaçınma’ göstermektedir. Örneğin, araba kullanırken gelen bir nöbetten sonra birey, durumla ilgili bir fobi geliştirmektedir. Bu durum araba kullanmaktan kaçınmasına da sebep olmaktadır. En ileri safhada, panik bozukluğuna sahip olan kişiler agorafobi, yani dışarı çıkma korkusu geliştirebilmektedirler. Evde kalarak, bir atağı uyandırabilecek olan tüm durumları engelleyebileceklerini düşünmektedirler. Hatta dışarıya çıktıklarında yardım alamayacakları bir durumla karşılaşacaklarına inanmaktadırlar. Atak korkusu, kişileri öyle güçsüzleştirir ki, kendilerini eve kapatmayı tercih eder. Bu tür fobiler geliştirmeseniz de, yaşam kaliteniz tedavi edilmemiş panik bozukluğu yüzünden aşırı derecede bozulabilmektedir.
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden ‘Bireysel Terapi Hizmeti’ alabilirsiniz.
İletişime Geçin
Benzer İçerikler :
“Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu veya Mevsimsel Depresyon, değişen mevsimler tarafından tetiklenenbir psikolojik problemdir. Sonbahar ve kış aylarında ...
Psikoterapi Size Ne Kazandırır? Psikoterapi, bireyler arasında tartışma uyandıran ve hakkında herkesin görüşü olduğu bir alandır. İnsanların çoğu, ...
Hamilelik sırasında kadınların beyinlerinde, onları anneliğe hazırlamaya yardımcı olacak önemli değişiklikler meydana gelir. Odaklanma güçlüğü, unutkanlık gibi ...
Anoreksiya, iştah kaybı ve yemeğe ilgisizlik anlamını taşır, anoreksiya nevroza ise bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nevroza tanısı almış bireylerde beden...
İlginizi Çekebilir :
Hedeflerinize ulaşmaya çalışırken hep önünüze bir şeyler çıkıyor ve size engel mi oluyor? O “bir şeyler” acaba bizzat kendiniz olabilir misiniz? ...
1999 Marmara Depremi’nden sonra DBE Terapistlerinin de yer aldığı EMDR çalışması International Journal of Stress Management/Uluslararası Stres Yönetimi ...
“Başarısızım.” Ve “Hedefime ulaşamadım.” Düşünceleri arasındaki farkı anlayabilmek çok önemlidir. Birçok dahi, ünlü olmadan önce ...
Yeni Araştırmalar Yeşil Çayın Beyin Gücünüzü, Özellikle Çalışma Belleğini, Arttırdığını Gösteriyor Yeşil çayın sağlık üzerinde birçok olumlu etkisi olduğu...