“Neden Seyahate Çıkmalıyız?” Sorusuna 5 Yanıt
İş yaşamı ve hayatın içindeki türlü sorumluluklar nedeniyle hepimiz kısa süreliğine de olsa stresten uzaklaşmak amacıyla bir yerlere kaçamaklar yapmayı severiz. Çok sıcak bir yazın ortasında kızgın kumlardan serin sulara atlamayı ve şezlonglarımıza döndüğümüzde hissedilen o serinlemeyi herhalde sevmeyen yoktur. Ancak bazıları vardır ki, yılın birçok zamanında bu insanları dünyanın farklı köşelerinde fotoğraflar çektirip bunları sosyal medya hesaplarında veya kişisel bloglarında paylaşırken buluruz. İçimizden sorup dururuz: “Bu insanlar bu kadar farklı yerleri gezecek zamanı, parayı, enerjiyi nereden buluyor acaba? Hem ne gerek var canım sıcacık/serincecik evinden kalkıp dünyanın öbür ucuna gidip rahatını bozmaya? Değer mi yani çekilen onca çileye?” Bu konudaki kişisel deneyimlerime ve gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, “Evet, değer!” Seyahatin zihin, beden ve ruh üçgeninin bütünlüğünde tutkal etkisi yaratan son derece yapıcı etkileri var. Peki bunlar neler mi? Hızlıca bir göz atalım:
1-Seyahat Ruhu Tazeler
Seyahat ederken edinmiş olduğumuz yeni deneyimler bizi eve geri döndüğümüzde başka biri haline getirme gücüne sahiptir. Kaybolduğumuz o sokaklarda kendi hayatımızın gidişatına dair tazeleyici düşüncelerimizin kaçına yaşadığımız şehrin keşmekeşinde erişebiliyoruz ki? İnsan seyahat ederken bir anlamda gündelik yaşamdaki kendinden uzaklaşır ve başka bir kendiliğe ziyarette bulunur. Ayrıca yapılan araştırmalar gösteriyor ki sık seyahat eden insanlar aksiliklere karşı, seyahat etmeyenlere oranla ciddi anlamda daha olumlu ve yapıcı tutumlar sergileyebiliyorlar. Aynı zamanda araştırmalar sık seyahat etmenin iş motivasyonu ve yaratıcılığı önemli ölçüde arttırdığını bize söylüyor. Gezeceğiniz ilham verici mekanlar ve tanışacağınız ilginç insanlar, zihninizde kilitli kalmış kapıları ardına kadar açabilir! İçinde bulunduğu hayatın anlamlılığını, peşinden koştuğu hayallerin kendisini ve tutkularını ne kadar yansıttığını seyahat ederken çok daha kolay yakalar insan. “Ben kimim ve ne olacağım? Bundan sonraki hayatımda beni neler bekliyor? Hayatta olmak istediğim yerle şu an kendimi konumlandırdığım yer arasında ne kadar fark var? Bu farkı kapatmak için ne yapmam ve nereden başlamam gerekiyor?” gibi soruların cevabını daha kolay bulur insan. Bu çerçeveden baktığımızda fiziksel olarak uzaklarda olsa da bir nevi kendi içine yolculuk yapar insan. Bir anlamda asıl yolculuğu kendi içine yapar.
2- Seyahat Olasılıkları Önceden Kestirme Görüsü Kazandırır
Hepimizin evrimsel sürecinde hayatta kalmak ve soyumuzu devam ettirmek için bize doğru gelme olasılığı olan tehlikeleri önceden kestirip kendimizi ve yakınlarımızı güvenceye alma içgüdümüz vardır. Modern hayatın içerisinde de bu durum ay sonunu getirme, çıkmaz sokaklara girmeme, trafiğe takılmama gibi karşılıkları olan bir durumdur. Bu konuda reflekslerimizin gelişmesi için beynimizin esnekliğini kaybetmemesi gerekir. Peki beyin bu esnekliğe nasıl kavuşacak? Yeni deneyimlerle elbette! Araştırmalar gösteriyor ki eve gidiş yolunda rotanızı değiştirmeniz dahi beyninizin nöroplasitesini (esneyerek bilgi akışını kolaylaştıran bir özellik, bir nevi vücuttaki atletizmin/çevikliğin beyne uyarlanmış hali gibi düşünebiliriz) arttırıyor. Bu durum beynimizde farklı noktalar arasındaki bağlantıları daha kolay buluyor. Peki bu durum ne işe yarıyor? Bizi çok daha problem çözücü ve yaratıcı bireyler haline getiriyor. Bir seyahatte karşınıza çıkabilecek türlü aksilikleri hayal edin. Zamanı geldiğinde uçak bileti bulamamak, hiç bilmediğiniz bir şehirde kaybolmak, yerel dili bilmemek, rezervasyonların iptal edilmesi, normalden fazla fiyat söyleyen satıcılar, farklı kültürlerde farklı anlamlara gelen jest-mimikler ve davranışlar… Bir sürü bilinmeyen parametre! Seyahat esnasında dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibi gözlerimizi kocaman kocaman açarak bakarız etrafa. Beynimiz yeni bilgilerle donatılır ve bunun neticesinde de her zamankinden fazla çalışır. Bu durum da olasılıkları önceden kestirip ona göre önlemleri almak gibi muazzam bir fayda doğuruyor.
3- Seyahat Benmerkezcilikten Uzaklaşmayı Sağlar
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren dünyanın ve evrenin çok önemli bir parçası olduğuna inanmak ister. Özel ve biricik olması onun için o kadar önemlidir ki, bazen bunun aksini duyduğunda öfkeye ve hiddete kapılabilir. Dünyanın evrenin merkezi olmadığını bilimsel verilerle kanıtlayan Galileo’nın başına gelenler bize bu konuda fazlaca fikir verebiliyor. İşte bu çocuksu ben-merkezcilik halini, çoğu zaman hayatını geçirdiği coğrafya çok kısıtlı olan insanlarda da görmek mümkün. İçinde bulundukları durumun doğal bir getirisi olarak, etraflarındaki geleneklerin, inançların ve ideolojilerin hayattaki tek hakikat olduğuna inanma eğilimi gösterirler. Başka türlü yaşam tarzlarının, bakış açılarının, dünya görüşlerinin de var olabileceğini ve kendi içlerinde derin anlamlar taşıyabileceğini idrak etmekte zorlanabilirler. Seyahat, içinde yaşadığımız dünyaya daha küresel ve daha kapsayıcı bakmamızı sağlar. Bu geniş bakış açısı, her türlü görüşe sorgulayıcı ve bütünsel bakmamıza ve daha derin bir hayat görüşü edinmemize sebep olur. Bunun neticesinde hayatı tüm renkleriyle algılayan ve yaşayan derin kişilikler olma olasılığımız artacaktır. Seyahatin edindirdiği bu bilgelik sayesinde bizi hükmü altına alan -meli/-malı’lardan kurtulmamız ve hayatı özgür yaşayan dünya vatandaşları olmamız daha olası hale gelecektir. Bütün bunlar kibir maskesi altında gizlenen güvensiz ve kaygılı kişileri sıcak temaslar kurma konusunda istekli, özgüvenli ve “gerçekten” mutlu bireylere dönüştürebilir.
4- Seyahat Hayatınızı Değiştirme Cesareti Verir
Dünyanın başka köşelerinde başka hayatların da var olabildiğini gördüğünüzde ve içinde yaşadığınız coğrafyalarda bazı hoşnutsuzluklarınız baş gösterdiğinde, “Başka bir yerde başka bir hayat mümkünmüş, geldiğim bu yerde farklı gerçeklikler varmış.” hissi insana çok büyük güç verir. Çünkü insan zihni ister istemez bir süre sonra dünyayı yaşadığı hayatın içerisindeki ortamlar ve insanlarla olan etkileşimlerden yola çıkarak iyi veya kötü bir biçimde yargılamaya başlar. Sanki başka bir dünya, başka bir hayat gerçekliği mümkün değilmiş gibi yaşamaya başlar. Gittiği yerlerdeki alternatif yaşamlar, kişiye bundan sonrası için farklı yaşam seçenekleri olabileceğini ve isterse bu seçenekleri kullanabileceğini ona hatırlatır. Seçeneklerinin olduğunu hissetmek kadar kişiye özgüven ve keyif veren çok az şey vardır bu hayatta.
5- Seyahat Hayatı Daha Çok Sevmenizi Sağlar
Yalnız başına ve sevdiklerimizle dolu dolu anlar yaşayarak geçirdiğimiz seyahatler, ruhumuzun mutluluk kaplarını ne kadar güzel doldurduğumuzu bize söyler. Burası çok önemli çünkü ölüme yaklaştığımızda şu bahsi çok geçen film şeridinde göreceğimiz şeyler, sahip olduğumuz nesneler, metalar, yatlar, katlar olmayacak diye tahmin ediyorum. O sahil, o orman, o akşam yemeği, gün batımındaki o ilk öpücük, o muhteşem plajdaki unutulmaz akşam yürüyüşü, o inanılmaz festival, o saçlarımızı okşayan deli rüzgâr… Bence o film şeridinde bunlar olacak. Seyahat, “Yaşıyorum be!” hissini verir, hayatı sevdirir. Haydi, lüks harcamalarınızı bir kenara bırakıp o muhteşem seyahatin bütçe heyecanına bırakıverin kendinizi. O çantayı, o ayakkabıyı, o son model telefonu almayınca, o lüks restoranda yemek yemeyince nasıl da koşullarınız değişecek düşünsenize! Hayatınızdaki gerekliliği sorgulanabilir birçok lüksten kurtulduktan sonra siz de çok daha fazla seyahat edebilecek bütçeler yaratabildiğinizi göreceksiniz. Neticede hayatı anlamlı kılan sahip olduğunuz nesneler değil, ait olduğumuz “o anlar” değil mi?
Klinik Psikolog, Erkin Ünalan - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Ego tükenmesinden bahsetmeden önce egonun tanımını yapmakta fayda var. Beyin ve insan psikolojisi üzerinde sayısız çalışmalar yapmış Sigmund Freud’a göre ...
‘Belirsiz kayıp’ kavramını ilk defa bir iş arkadaşım bahsederken duydum ve çok ilgimi çekti. ‘Kayıp’ yaşadığı için çeşitli zorluklar...
İnsanlar Değişmez! Yoksa Değişirler mi? Çok uzun zamandan beri kişiliğin, yani kökleşmiş birtakım kişilik özelliklerinin, davranışımızı ...
Toplumda erkeklerin depresyonda olsalar bile ağlamaması gerektiği gibi geri kafalı bir kavram vardır. Tabii, kızlarının düğününde ya da sevilen birinin ...
İlginizi Çekebilir :
Fransa’da boşanma davalarını hızlandırmak için hazırlanan yasa tasarısı, tüm dünyada sonrasında yaşanabilecek psikolojik sorunlarla ilgil...
“Alışkanlık bir halata benzer. Her gün bir lifi örer ve sonunda onu koparamayacak kadar güçlü yaparız.” Herkesin yapmamayı dilediği ancak bir...
Hissettiklerimizle baş edebilmemizin önemli bir kısmı duygularımızın ne olduğunu anlamak ve onları fark etmekten geçer. Hissettiğimiz duyguların farkında...
Acaba bütün dünya gün gelip birbiriyle akraba mı olacak? Günümüz toplumlarına ve yani aile yapılarına bakıldığında bu çok da uzak bir olasılık gib...