Narsisizm Çağında Sosyal Medya
Narsisizm tabiri içerisinde kişinin kendi benliğine hayran olması, kendini aşırı önemsemesi, bunları yaparken çevresindeki ötekilerin ihtiyaçlarını görmezden gelmesi yatar. Narsist kişi, çevresindeki kişileri amacına ulamak için birer araç olarak kullanır ve amacına ulaştıktan sonra bu kişileri iç dünyasında değersizleştirir.
Dışarıdan aşırı özgüvenli, kimseye ihtiyacı yokmuş gibi görünse de özünde başkalarının takdir ve ilgisine bağımlı bir kişidir narsist.
Feridun Düzağaç’ın şarkısındaki gibi ilişkilerde “Bir adam bul kendine/Sana aynalar tutmasın/O kadar güzel yüzün içine bakmasın/Seni korkutmasın.” dizelerini söyletir ilişkide yıpratıp sonra da kenara attığı kişiye.
Narsist “aynalandığı” sürece, başka bir deyişle bir ötekinin nazarında görüldüğü, fark edildiği ve beğenildiği ölçüde var olduğunu hisseder. Eğer ona bu varoluşunu hissettiren bir öteki yoksa etrafta, bu sefer madde kullanımı, yoğun mastürbasyon, cinsellik, riskli-dürtüsel davranışlarla var olduğu kendine hatırlatması gerektiğini hisseder.
Öte yandan, bebekken anneyle bağlanma ve çocukluk dönemindeki aşırı ilgi veya aşırı yetersiz ilgi sarkacında bir tarafa fazla meyletmiş bir dönem geçirdiyse; romantik partnerlerine bağlanmakta da güçlük çekecektir “kahraman”ımız. Şarkının dizelerine dönecek olursak, gözlerinin içine bakarak onu seven, ona ilgi gösteren partnerini de en sonunda terk etme eğiliminde olacağından, “o güzel yüzün içine bakmak” da onun bağlanma örüntülerini harekete geçirecek ve bu durum onu korkutacaktır.
Sosyal medyada ise bu süreçlerin daha genel bir perspektifte devam ettiğini görüyoruz. Twitter’da atılan tweet’lerin sonucunda gelen “fav”lara ve “retweet”lere bağımlı yaşayan, günlük yaşamının çoğunu sanal alemde yaşayarak gerek dünyayla olan bağını zayıflatan, buna karşılık daha fazla kullanıcı tarafından “görüldükçe”,”takip edildikçe”,tweet’lerine “yanıt aldıkça” varoluşundan emin olan “sosyal medya fenomenleri”nin sayısı artmaya devam ediyor.
Instagram veya Facebook’ta size kullanıcılar kendilerini en havalı şekilde gösteren bir fotoğrafı paylaşarak fotoğrafın altındaki “beğen” butonuna hücum edilmesini arzulamaktalar. Artık izlenen bir film, yapılan ekstrem bir spor, gidilen yabancı bir ülke, yapılan güzel bir yemek, çocuğun ilk adımları, alınan ilk araba, sevgililer günüde eşe yapılan sürpriz, sevgilinin askerden dönmesi, mezuniyet, sevilenler ile geçirilen eğlenceli bir akşam… Bütün bunlar ”Eğer sosyal medyada paylaşılmadıysa, belki de o anlar hiç yaşanmadı” noktasına geldi artık. “Görülüyorum, öyleyse varım.”
Yapılan reklamlar, sosyal medya, giderek artan birey kültür her bireyin narsistik örüntülerini biraz daha körükler vaziyette. Bu durum da, “sevdiği kişiyi kendi egosundan öncelikli kılmak” olarak özetlenebilecek aşkı, ilişkileri ve evlilikleri sekteye uğratıyor. Belki de mevzubahsimiz “çağımızın vebası” denilebilecek boyutta önemli.
İyi ki psikiyatristler, psikologlar var diyelim. Bu söylediğim kulağa “narsistik” mi geldi? Aslında bu çok da şaşırtıcı bir yorum değil. Çünkü çocukluktan itibaren her canlı beğenilmek, fark edilmek, özel hissetmek iter. Bu torbanın içine bütün insanlar giriyor nihayetinde. Öte yandan insanlık tarihi boyunca yapılan icatlar, bilimsel gelişmeler, harikulade sanat eserlerinin arkasında bir başka “öteki” tarafından görülme arzusu yok mudur aslında?
Önemli olan görülme ihtiyacını yok etmek değil, bu ihtiyacı aile, iş, okul yaşamı ve sosyal ilişkiler içerisinde işlevsel bir boyuta çekmektir. Bunun için de gerektiğinde kişinin klinisyenlerden yardım almasının, mevcut süreçlerin iyileşmesinde güçlendirici bir etki yaratacağı muhakkaktır.
Erkin Ünalan, Klinik Psikolog ve EMDR Uzmanı - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Sınav Kaygısı ile İki Ana Adımda Başa Çıkılabilir. Genellikle duygusal ve fiziksel belirtilerle kendini gösteren sınav kaygısını bu dönemde pek çok gençte...
Bizim için, Hepimiz için, İnsan türü için En önemli olan gerçeği Hatırlatmak istiyorum: Yalnız bir kez yaşayacağız. Şu günü, şu saati, şu anı bir kez ...
Aranızda bir bağ olduğunu hissediyorsunuz. Sizi anlıyor ve herkesten farklı biri. Arkadaşlarınız bir türlü anlamıyor. Çoğu kez "aşık" ol...
Romantik ilişki içinde olduğunuz kişi ile ilgili, onsuz asla yaşayamazmışsınız gibi hissedebilirsiniz. Peki, sizce bu his gerçekten aşk mı yoksa sağlıksız bir ...
İlginizi Çekebilir :
Ruh hastalıkları sıfat, hakaret ve damgalama aracı değildir. Fakat özellikle kişilik bozukluğu olan kişiler, bu tür damgalanmalara maruz kalabiliyor üstelik ...
Geçtiğimiz günlerde Cambridge Üniversitesi’nde yapılan ve “Plos One” isimli bilimsel derginin de yayınladığı makale yepyeni bir psikoloji...
‘Belirsiz kayıp’ kavramını ilk defa bir iş arkadaşım bahsederken duydum ve çok ilgimi çekti. ‘Kayıp’ yaşadığı için çeşitli zorluklar...
Matheson et al. (2003) çiftler arasında yaşanan şiddete yönelik olarak uygulanan tedavi programlarının, genelde sadece erkeğin katıldığı eğitimsel veya...