İyi Evliliğin Sırları

İyi Evliliğin Sırları

Evlilik, kişilerin hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. İki kişinin de mutlu, huzurlu olduğu, uzun soluklu bir evlilik hayali ile bu karar alınır. Yeni heyecanlar, mutluluklar ile birlikte yeni sorumluluklar, yeni bir hayat düzeni de demektir evlilik. Bu yeni düzene alışmaya çalışırken mutlu ve uzun bir evlilik yürütebilmenin formülü nedir?

Bu konularda uzun yıllar araştırmalar yapmış biri olan Gottman, kendi kurmuş olduğu ilişki laboratuarında yaptığı araştırmalarında tartışan bir çiftin videosunun 10 dakikasını gözlemleyerek boşanıp boşanmayacaklarını %91 oranında doğru tahmin edebildiğini söylemektedir. Bu demek oluyor ki, aslında yaptığımız yanlışları ve doğruları belirlemek o kadar da zor değil.

Gottman’a göre ilişkilere zarar veren yanlışların içinde en yıpratıcı olanları, “Mahşerin Dört Atlısı” olarak isimlendirdiği hatalardır. Bunların ilki suçlama, yani “Sen her zaman…..” ya da “Sen hiçbir zaman…” diye başlayan cümlelerdir. Suçlama doğal olarak savunmayı doğurur. Eşinizi suçlamaya başladığınızda o da kendisini savunmaya başlayacaktır. İkincisi,  aşağılama-hor görmedir. Bu, tartışmalar sırasında karşımızdaki kişiyle dalga geçme, alay etme, küçük düşürme gibi sözler ve bunlara uygun beden hareketlerini içermektedir.  Ayrıca bazı yüz mimikleri de - gözleri devirme, küçümseyerek bakma – bu durumu daha da kötüleştirmektedir. Üçüncüsü, savunmadır. Herhangi bir saldırıya maruz kaldığında kişi kendini savunmaya başlar. Bunu da, yaptığı hatayı kabul etmeyerek, karşılığında karşısındaki kişinin bu hatayı yapmasına engel olmadığı için onu suçlayarak yapar. Bu durum, karşı tarafın da kendini savunmasına yol açar ki, bunun sorunun çözümlenmesine hiçbir şekilde katkısı olmadığı gibi durumu daha da kötüleştirir. Sonuncu ve dördüncü de, duvar örme olarak tanımlanan eşlerden birinin iletişimi kesmesi, çoğunlukla da ortamı terk etmesi anlamına gelir. Gottman’a göre erkekler bunu kadınlardan daha fazla yapıyorlar ve oran %85.  Bu yüzden, Gottman diyor ki; bunu bir kadın yaptığında bu gerçekten boşanmanın habercisi olabilir.

İlişkilerde tartışma olmayacak diye bir şey yoktur. Tartışmalar tabi ki olacaktır. Tartışılan konular çoğunlukla da net bir çözüme ulaşmayan konular olur. Özellikle yeni evlenen çiftlerde eşlerin aileleri, tartışma konusu olabilir ve bu büyük çoğunlukla net bir çözüme ulaşamayan bir sorun olur. Ancak önemli olan konunun bir çözüme ulaşması değil, bu tartışmaların nasıl yapıldığıdır. İyi giden evliliklerde çiftler, tartışmalarını çıkmaza sürüklemek yerine, tartıştıkları konu hakkında iletişim kurabilirler. Bu iletişimi kurarken de yukarıda bahsettiğimiz “Mahşerin Dört Atlısı”nı kullanmazlar. Onun yerine birbirlerinin görüşlerine saygı duyma ve kabul etme, espri, şefkat ve problemi çıkmaza sokmak yerine problem ile baş etmeye çalışma vardır.

Yukarıda bahsetmiş olduğum J. M. Gottman ve arkadaşı R. M. Levenson tarafından yapılan ve 14 yıl süren uzun soluklu bir araştırmaya (2000) göre; evliliklerinin ilk 7 yılında boşanan çiftlerde suçlama, savunma, duvar örme ve aşağılama-hor görme daha fazla görülürken, evliliklerinin ilerleyen dönemlerinde boşanmanın görüldüğü çiftlerde, duygusal olarak bir bağın olmaması, özellikle tartışma sırasında olumlu herhangi bir duygunun gösterilememesi boşanmayı en fazla öngören etken olarak tespit edilmiştir.

Peki, yukarıdakilerin tersine mutlu bir ilişki için yapılması gerekenler nelerdir?

  1. Partnerinizi Nelerin Mutlu Ettiğini Bilmek: İlişkilerde kişiler çoğu zaman kendilerine yapıldığında mutlu olacakları şeyleri karşısındakine yaparlar. Kendilerinin istediği bir şeyi partnerlerinin de isteyeceğini düşünürler. Oysaki, hepimiz birbirimizden farklıyız. Dolayısıyla sizi mutlu eden bir şey karşınızdakini mutlu etmeyebilir. Eğer partnerinizi mutlu eden ve onun gerçekten istediği şeylerin neler olduğunu keşfeder ve buna göre davranırsanız ilişkiniz daha da zenginleşip güzelleşebilir.

  2. Sorunları Konuşma Biçimi: Sorunlarını konuşurken dahi birbirlerine karşı saygılı ve şefkatli olmalıdır çiftler. Çünkü kişiler; kızgın, öfkeli olduklarında duygularının etkisi altında kalırlar. Ancak bir ilişkide başarılı olabilmek için kişiler hissettikleri duyguların etkisinde kalmadan davranabilmelidirler. Duygularını ayarlamayı öğrenmelidirler. Eğer duygusal olarak çok fazla üzgün hissediyorsanı,z bir konuyu çözümlemekten kaçının çünkü böyle durumlarda karşınızdaki kişiye karşı anlayışlı ya da şefkatli davranmak çok mümkün olmayabilir. Onun yerine biraz zaman geçmesini ve bu duygularınızın “soğumasını” bekleyebilirsiniz. Bu durumda dahi kesinlikle partnerinize karşı saygısızlık etmemelisiniz.

  3. İyi İletişim Kurabilmek: Bir ilişkide başarılı olabilmek için, iyi bir iletişim kurmak gerekir. Partnerler duygularını, düşüncelerini, isteklerini ve ihtiyaçlarını açıkça dile getirebilmelidirler. Ayrıca iyi bir dinleyici olmak da çok önemlidir tabi. Karşımızdakine bunları dile getirmesi için fırsat vermeliyiz. Yukarıda bahsettiğim “Mahşerin Dört Atlısı” nı devreye sokmadan bunların yapılması önemli. İyi bir iletişim kurulamadığında kişiler karşısındakinin bunları anlamasını bekler ve karşıdaki kişi de anlamadıkça öfkelenip agresif bir tutum içine girebilirler.

  4. Aşkı Canlı Tutmak: Birlikte zaman geçirmek ilişkiler için önemli bir faktördür. Özellikle evlendikten sonra çiftler birbirleriyle daha az birlikte vakit geçirir oluyorlar. Bu da birbirlerine karşı hissetikleri aşkın, sevginin zaman içinde azalmasına neden olabiliyor. Çiftlerin birlikte iyi vakit geçirmeye ve bunu sıklıkla yapmaya ihtiyaçları vardır. Randevulaşmak, birlikte eğlenenebilmek, gülebilmek çiftlerde aşkı canlı tutmak için önemlidir.

  5. Fiziksel Yakınlık: Fiziksel yakınlık kadın ve erkek için farklı olabilir. Partnerlerin birbirlerinin ihtiyaçlarını önemsemeleri ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda haraket etmeleri önemlidir. Evli çiftlerde, çocuklar olduktan sonra bunu sağlamak daha da zorlaşabiliyor fakat çiftlerin bunu sağlamak için gerekli zamanı ayırmaları ve bunu ilişkilerinde öncelikli bir yere koymaları gerekmektedir.

  6. Onay Almak: Mutlu evliliklerde çiftler birbirlerinin onayını almadan,özellikle önemli konularla ilgili, kararlar almazlar. Önemli bir karar alınırken, her iki tarafın da duygularının ve ihtiyaçlarının dengelenmesi gerekir. Partnerler bu konunun diğeri için ne kadar önemli olduğunu ve ne ifade ettiğini anlamalı ve ancak her ikisi de hem fikir olduktan ve alınan kararla ilgili mutlu olduktan sonra bir aksiyona geçmelidirler. Bunu yaparken, her şeyin tek tarafın isteklerine göre yapılamayacağının farkına varılmalı ve karşılıklı ödünler vererek gerektiğinde anlaşma sağlanmalıdır. Bu şekilde olmadığında partnerler alınan kararla ilgili mutsuzluklarını ya da şikayetlerini diğerini suçlama şeklinde tekrar gündeme getirebilirler ki bu da ilişki için oldukça zarar verici olabilir.

  7. Ayrı Zaman Geçirebilmek: Yukarıda birlikte zaman geçirmenin önemine değinmiştik. Aynı şekilde partnerinize yalnız kalması için de fırsat tanımak önemlidir. Partnerlerin birbirlerinden farklı ilgi alanlarının olması sağlıklı bir durumdur. Kişiler ayrı geçirdikleri zamanlarda, kendi ilgi alanlarına yönelerek streslerini atabilir ve bu şekilde kendilerini tazaleyebilirler. Ayrıca oralarda yaşadıkları deneyimleri daha sonra birbirleriyle paylaşabilirler. Bu, ilişkiyi zenginleştirken bir yandan da partnerinizi özlemenize ve sizin için ne kadar önemli olduğunu hatırlamanıza fırsat tanıyabilir.

  8. Farklılıkları Kabul Etmek: Sizi en başta partnerinize çeken özellikler nelerdi? Bir durun ve düşünün. Bunlar bugün sizi en fazla kızdıran özellikler olabilir. Bu farklılıkların olumlu taraflarına odaklanmak,  bunların aslında dengeyi bulmanıza yardımcı olarak iyi bir takım olmanızı sağlayan özellikler olduğunu fark etmenizi sağlayabilir. Bu da farklılıklarınızdan dolayı birbirinizi suçlamak ve onları değiştirmek yerine olduğu gibi kabul etmeyi sağlayacak bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olacaktır. Böylelikle yaşadığınız çoğu tartışmanın kaynağını elimine etmiş olabilirsiniz. Sonuçta, karşınızdaki kişi farklılıklarına rağmen sevdiğiniz kişi.

  9. Çözümsüz Problemler Olduğunu Kabul Etmek: Gottman’ın yapmış olduğu araştırmaların sonuçlarına göre ilişkilerde yaşanan sorunların %69’u çözümlenemiyor. Çiftlerin aynı fikirde olmadıkları bazı konular olabilir. Bu konularla ilgili biri diğerini ikna etmeye çalışmadan, bunu bir savaşa dönüştürmeden boşa vakit harcamak yerine olduğu gibi kabul etmek ve bir anlaşmaya varmak gerekir. İki farklı kişinin herhangi bir fikir ayrılığı yaşamadan yıllar boyu birlikte olması çok mümkün değildir. Önemli olan bu konuları nasıl ele aldıklarıdır.

  10. Karşınızdaki Kişiyi Garanti Görmemek: Bu durum ilişkilerde çiftlerin birbirlerine özensiz ve saygısız davranmalarına yol açabiliyor. Partnerinizin sizin için ne ifade ettiğini kendisine hatırlatmak ilişkinize değer katar. “Seni seviyorum “ dediğinizde, karşınızdaki kişinin sizin için gerçekten özel olduğunu hissettirerek söyleyin.  Partnerinize duyduğunuz sevgi, takdir gibi duyguları ifade etmekten çekinmeyin. Bu, partnerinizin de hoşuna gidecektir ve o da size aynı şekilde yaklaşacaktır. Oysa ki, onun artık hiçbir yere gitmeyeceğini düşünmek ve buna göre haraket etmek aradaki bağların zayıflamasına ve ilişkinizin bitmesine sebep olabilir.

İnci Canoğulları, Uzm. Psikolog/Çift ve Aile Terapisti - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

İNSANLAR GERÇEKTEN DEĞİŞEBİLİR Mİ?

Sevdiğiniz bir insan kalbinizi kırdığında size söyleyeceği ilk şeylerden birisi şu olabilir: “Bana bir şans daha ver. Nasıl değişeceğimi...

Tüm Evli Çiftlerin Tartıştığı 6 Konu

Çok mutlu ve istikrarlı evliliklerde bile, sık sık ortaya çıkan belli başlı problemler bulunmaktadır. Evliliklerin Yürümesi için Sahip Olunması için ...

Kavga Etmeyin - Mutlu Olun

Biz insanların yaptığı en zor şey muhtemelen bir başka insanla uzun süreli bir ilişki yürütmektir. Bir partnerle kurduğumuz ilişki, çocuklarımızla ya da ...

BİLİŞSEL YETENEKLER YAŞ İLERLEDİKÇE GERİLER Mİ?

“Yaşlı bireylerde fiziksel güç ve hızın azalmasıyla birlikte zihinsel kapasitenin de azaldığına dair yaygın bir inanç vardır. Yapılan son araştırmalar...

İlginizi Çekebilir :

İNSAN KENDİSİNİ NASIL VE NEDEN SABOTE EDER?

Hedeflerinize ulaşmaya çalışırken hep önünüze bir şeyler çıkıyor ve size engel mi oluyor? O “bir şeyler” acaba bizzat kendiniz olabilir misiniz? ...

Uyuşturucu Bağımlılığı

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, “sağlık nedenleriyle alınanların dışında, yaşayan organizmaya alındığında, organizmanın bir ya da birden çok...

SAVUNMA MEKANİZMALARI NEDİR VE NASIL İŞLER?

Savunma mekanizmaları ilk olarak, ismine birçoğumuzun aşina olduğu Sigmund Freud tarafından belirlenmiştir. Savunma mekanizmaları, insanların, onlara kötü ...

Aile içinde kadına yönelik şiddet, suçun kaynağı neresi?

Aile içinde başlayan kadına yönelik şiddetin asıl kaynağı nedir? Bu sorunun yanıtını DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk ...