Eski Eş Sendromu

Eski Eş Sendromu

Boşanan çiftten, birinin ya da ikisinin aradaki bağı koparamaması ve serbest olamaması durumudur. Eğer kişi yaşamının herhangi bir alanında eski eşi tarafından kontrol edildiğini hissediyorsa, eski eşinin çevresindekilere sıkça ilişkilerinden söz ettiğini fark ediyorsa, onun hala kişiye acı/zarar verme gücü varsa, kişi ona hala aşıksa, onunla ilgili herhangi bir fantezisi varsa (acı çekmesi, zarar görmesi, geri dönmesi, baştan çıkarma, tekrar ilgisini çekmek) ve boşanmış olmaktan pişman ise duygusal boşanmayı atlatması zorlaşmaktadır.

Gerçeği kabullenmek ve sağlıklı davranış şekli geliştirmek için aşağıdakiler yapılabilir;

  • Onunla yeni, sisteminizin dışında bir kişi olarak ilişki kurun
  • Size onunla bağlı-ona sorumlu gibi davranmasının farkına varın ve direnç gösterin
  • Yeni ilişki biçiminin duygusal yükü altında kalmayın
  • Sizi ona bağlaması ışığında eski eşinize karşı duyduğunuz sevgi duygusunu yeniden tanımlayın
  • Kurban rolünden vazgeçin
  • Tipik eski eş fantezilerinin farkına varın ve onlardan kurtulun
  • Yalnız olarak etkili ve mutlu yaşama becerilerini öğrenin
  • Kendi güç, bilgi ve kararlarınıza güvenin
  • Yalnız olma hakkınızın bilincinde olun, bunu zorlayın ve bundan zevk alın
  • Çocukla ilgili konuları konuşurken bireysel sınırlarınızı koruyun
  • Şu anda var olan sosyal ve bireysel gereksinimlerinizi (cinsel) değerlendirin ve bunları karşılamak için yeni ilişkiler kurun
  • Aradaki duygusal ilişkiyi besleyeceği için eski eşinizle ilgili bilgi akışını (çocuklardan gelen de dahil olmak üzere) kesin, çevrenize de bu konuyu tembih edin
  • Aradaki ilişkiyi yeniden tanımlayın, sınırlarınızı koyun (Ör: Beraber tatile çıkmamak, sosyal ve cinsel konularda konuşmamak, fiziksel temasta ve cinsel ilişkide bulunmamak, yeni kişilerle ilgili soru sormamak, ilişki sırasında gelişen ve eski eşin beceri ve uzmanlığını içeren durumlara bağlılığınızı kırın.)

Eski eş sendromundan kurtulmanın ilk adımı sizi eski eşinize ne tür bir bağın bağladığını bulmaktır. Bu bağ bulunduktan sonra duygusal ve davranışsal boyutta sizin iyileşmenizi önleyen ve acı çekmenize neden olan engellere yönelebilirsiniz. Bunlar; sevgi bağı, yalnızlık, suçluluk duygusu, eski eşe duyulan sempati, kendine acıma, öfke, kıskançlık ve geleceğe duyulan korkudur. Bu süreçte bir uzmanla bu konularda farkındalık kazanmak için beraber çalışılabilir.

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Covid-19 Travması

Tıpkı diğer travmatik olaylarda olduğu gibi Covid-19 salgın bireylerde panik, yoğun korku, umutsuzluk ve çaresizlik duygularına sebep olur. Yaşanan ...

EMDR - Göz Hareketi İle Duyarsızlaştırma ve Zihni Yeniden Yapılandırma

Mazisi oldukça kısa kabul edilebilecek EMDR uygulaması şu anda, başlangıçta tahmin edilemeyecek kadar yaygın kullanılmaktadır. 1987 yılında Francine Shapiro ...

İNSANLAR GERÇEKTEN DEĞİŞEBİLİR Mİ?

Sevdiğiniz bir insan kalbinizi kırdığında size söyleyeceği ilk şeylerden birisi şu olabilir: “Bana bir şans daha ver. Nasıl değişeceğimi...

Yaşamak istediğiniz hayat gerçekten bu mu?

Yaşamanız Gereken Hayatı Yaşamadığınızın 6 Belirtisi Abraham Maslow, "Özü hayata geçirmek" gereksinimini ortaya koyan kişiydi ve bunu insanların ...

İlginizi Çekebilir :

Kişilik Özelliğini Değiştirmek İçin Beş Hayati Adım

İnsanlar Değişmez! Yoksa Değişirler mi? Çok uzun zamandan beri kişiliğin, yani kökleşmiş birtakım kişilik özelliklerinin, davranışımızı ...

Post-Modern Kadının Yeni Kaygısı: “Tren Kaçıyor”

Gelişmekte olan ülkemizde daha düne kadar iş dünyasının üvey evlatları kadınlar, bugün aynı dünyanın vazgeçilmez, hırslı, başarılı patronları, işçileri, ...

Facebook Yeni Nesil Yetişkinlerde Sosyal Desteği Arttırıyor mu?

Sosyal destek, otonominin ve öz-saygının gelişimi açısından çok önemlidir. Bireyler, gençlikten yetişkinliğe geçiş sürecinde sosyal desteğe daha güvenirler,...

Salgınlar ve Hastalık Korkusu İçin Çareleriniz Mevcut

Son zamanlarda başta Çin olmak üzere tüm dünyada bir salgın sıkıntısıyla karşı karşıyayız. Güncel rakamlar henüz endişe verici bir seviyede değil, ülkemiz ve...