DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISI NEDİR VE ETKİLERİ NELERDİR?
Her ailenin ve aile üyeleri arasındaki ilişkilerin kendine özel dinamikleri vardır. Bir insanın yaşam boyu nasıl bir karaktere, kişilik özelliklerine, düşünce yapısına sahip olduğu, içinde büyüdüğü ailenin ve çevrenin yapısı ile doğrudan ilişkilidir.
Fonksiyonel bir ailede, aile üyeleri arasında karşılıklı saygı ve sevgi vardır. Tüm aile üyeleri birbirlerini destekler ve birbirlerine karşı korumacıdırlar. Çocuklar ebeveynlerine, ebeveynler de birbirlerine ve çocuklarına güven duyarlar. Ebeveynler, çocuklarını dış dünyaya hazırlamak için tüm bilgi birikimiyle ve duygusal desteği ile çocuklarının yanındadır. Onları başka hiçbir yerde alamayacakları kadar özel, bireysel ama bir o kadar da evrensel bir eğitimden geçirirler. Duyguları, hisleri, dünyaya dair temel bilgileri, toplumsal ve kültürel değerleri öğretirler. Çocuklarının nerelerde bulunduklarını, kimlerle arkadaşlık ettiklerini, boş vakitlerinde nelerle meşgul olduklarını, ilgi alanlarını bilirler. Çocuklarının güvenli bir ortamda büyümesi ve gelişmesi için çabalarlar. Disfonksiyonel aile yapısında ise tüm bunların neredeyse tam tersi söz konusudur. Bu tür ailelerde büyümüş çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde de hayatlarının hemen hemen her alanında pek çok zorlukla karşılaşırlar.
DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISI NEDİR?
Bir ailede sürekli olarak çatışma, ihmal oluyorsa ve yanlış davranışlar sergileniyorsa bu aile işlevini yitirir. Bu aile yapıları modern psikolojide “disfonksiyonel aile” olarak tanımlanır. İşlevsiz, disfonksiyonel ailelerde yoğun şekilde duygusal bir rahatsızlık vardır. Çoğu zaman bu tür ailelerde ebeveynler, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamakta ve onlara sevgi vermekte ihmalkârdırlar ve cinsel, fiziksel ve psikolojik istismar söz konusu olabilir. Bu ailelerde yetişen çocuklar, düzenli olarak bu ortama maruz kaldıkları için zaman içinde bu durumu normal kabul ederler ve disfonksiyonel bir aile yapısı ile başa çıkma yollarını bilemezler. Ebeveynlerinin kontrolünde olan bu çocuklar, yaşadıkları durumlardan rahatsızlık duyduklarında dahi kimlere başvurulacağını bilemezler ya da ebeveynlerinin korkusuyla yardım aramaktan çekinebilirler.
Disfonksiyonel aile yapısının özellikleri:
- Çocuklar ve ebeveynler arasında güvensizlik ve sevgi eksikliği.
- Ebeveynlerin çocukları üzerinde sağlıklı bir otorite kuramaması.
- Ebeveynlerin çocuklarına karşı ihmalkâr olması.
- Ebeveynlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde sevgi, saygı veya güven eksikliği.
- Aile üyelerinin çocukları için güvenli bir büyüme-gelişme ortamı sunmaması.
- Çocukların büyürken sürekli korku duymaları; kaygılı, incinmiş ve kırılgan hissetmeleri.
DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISINA NEDEN OLAN FAKTÖRLER
Hiçbir aile, dolayısıyla hiçbir ebeveyn, mükemmel değildir ve içinde doğup büyüdüğümüz aileyi de bizler seçemeyiz. İçinde bulunduğumuz dünya ise pek çok zorlukla ve engellerle doludur. Yetişkinler, bu engellerle başa çıkmaya çalışırken sağlıklı ve sevgi dolu bir aile kurmakta zorlanabilirler. Ya da aşağıdakiler gibi başka birçok sebep, disfonksiyonel bir aile yapısına neden olabilir.
1. FİNANSAL ZORLUKLAR
Bir aile finansal açıdan son derece zordaysa, ebeveynler bu konuda oldukça kötü hissederler. Çocuklarına ve birbirlerine karşı ekstra baskı altında hissedebilirler. Bu baskı ve olumsuz koşullar, onların ruh sağlığını ve dolayısıyla çocuklarının ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir. Ebeveynlerin üzerinde yoğun bir şekilde hissettiği baskı, kolayca toksik bir strese dönüşebilir. Bu stres ve kaygılar, aile içinde birçok çatışmaya ve uyumsuzluğa yol açarak ailenin işlevselliğini bozabilir.
2. EBEVEYNLERİN YAŞAM ÖYKÜSÜNDE DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISI OLMASI
Anne veya babanın, kendi ailelerinde veya önceki nesillerdeki ailelerinde işlev bozukluğu varsa, bu döngü kırılmadan devam edebilir ve anne-babanın kendi ailesinde de disfonksiyonel bir aile yapısı görülebilir. Çünkü disfonksiyonel bir aile yapısının hâkim olduğu evlerde büyüyen çocuklar, ebeveyn olduklarında kendi ailelerinden öğrendikleri şekilde ebeveynlik yapmaya meyillidirler. Kendi anne-babalarının çeşitli özelliklerinden şikâyetçi olsalar dahi çoğu zaman farkında bile olmadan çocuklarına ve eşlerine kendi ebeveynleri gibi davranışlar sergileyebilirler.
3. ŞİDDET
Fiziksel, duygusal veya cinsel şiddete maruz kalmış olmak, korkuya, yıkıcı davranışlara sebep olabilmektedir. Bu tür davranışlar aile üyelerinin birbirleri arasında kurduğu sevgi ve güven bağını zedeleyecek kadar yıkıcı olabilir. Bunun dışında şiddetin normalleştirildiği evlerde yetişen çocuklar, ebeveyn olduklarında kendi eşlerine ve çocuklarına da şiddet uygulayabilmektedir. Bu da elbette ailenin işlevini yitirmesine neden olabilecek en yıkıcı faktörlerden birisidir.
4. AŞIRI KATI DİNİ İNANÇ SİSTEMLERİ/KURALLAR
Bir ailede ebeveynlerin dini inançları aşırı güçlü ise, çocukların gelişimi ve düşünceleri, fikirleri ile ilgili pek çok durum tartışmaya kapalı demektir. Ayrıca bu ebeveynler kendi inançlarını çocuklarına da dayatırlar. Ebeveynler dini inançlarının getirdiği birtakım kurallar ya da görüşler nedeniyle çocuklarına karşı katı bir tutum sergileyebilirler. Bu durum, çocukların, dünya üzerindeki ilk iletişim kurdukları ve bakım verenleri olan kişilerle yani anne ve babalarıyla sağlıklı ve açık bir iletişim kurabilmelerini engeller. Dolayısıyla tüm bunlar disfonksiyonel bir aile yapısına neden olabilir.
5. OTORİTE KARMAŞASI
Disfonksiyonel bir aile yapısına neden olabilecek en önemli faktörlerden biri de, ebeveynlerin çocukları üzerindeki kontrol ve yetki anlayışlarını adeta kötüye kullanmalarıdır. Kendi otoritelerinin zedelendiğini düşündüklerinde derhal saldırgan, agresif ve zalimce bir tutum sergilemeleridir. Bu durum, ebeveynlerin birbirleri ve çocuklarıyla aralarındaki ilişkiyi ve güven bağlarını zedeleyecektir.
DİSFONKSİYONEL BİR AİLEDE BÜYÜYEN YETİŞKİNLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Çevrelerindeki Kişileri Memnun Etmek Onlar İçin Çok Çaba Gösterirler.
Bu kişiler için çevrelerindeki kişilere “hayır” diyebilmek çok zordur. Çevrelerindeki insanları ve hatta tanımadıkları kişileri bile memnun etmeleri gerekiyormuş ve her istenilene “evet” demeleri gerekiyormuş gibi hissederler. Elbette bu durumun pek çok sebebi olabilir fakat disfonksiyonel bir aile yapısının hâkim olduğu yerde yetişmiş çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde de terk edilme korkuları sebebiyle bu şekilde davranıyor olabilirler.
2. Mükemmeliyetçi Kişiler Olabilirler.
Disfonksiyonel bir ailede büyüyen kişiler, başarısızlıktan diğer insanlardan daha çok korkabilirler. Başarısızlık kaygısı bu kişilerin mükemmeliyetçi bir yapıda olmalarına, yaptıkları her şeyde mükemmelliği aramalarına neden olabilir.
3. Sürekli Suçluluk Duyuyor Olabilirler.
Bu kişiler ellerinde olmadan hatta çoğu zaman farkında dahi olmadan kendilerini, kendileriyle alakalı olan veya olmayan pek çok durum ile ilgili olarak suçlu hissediyor olabilirler. Çevrelerindeki kişiler herhangi bir durum için üzgün olduklarında kendilerini suçlayabilirler. Hatta kimi zaman kendilerini mutlu hissettiklerinde bile iyi hissettikleri için suçluluk duyuyor olabilirler. Çevrelerindeki kişiler, onu ilgilendirmeyen ya da ona danışmadan bir karar verdiğinde ve bu kararlar olumsuz sonuçlandığında kendilerini o kişiye karşı sorumluluk sahibiymiş gibi hissederler.
4. İletişim Becerileri Zayıf Olabilir.
Disfonksiyonel ailelerde yetişmiş bireyler, duygularını ve düşüncelerini çevrelerindeki kişilerle paylaşmakta zorluk yaşarlar. Yaşamlarının ilk yıllarında aile içinde sağlıklı yollarla iletişim kurmayı öğrenemedikleri için yetişkinlik yıllarında da yeni insanlarla tanışmakta ya da mevcut ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürmekte zorlanabilirler.
5. Kendilerini Acımasızca Eleştirmeye Meyillidirler.
Bu kişilerin, hayatlarının her döneminde en sert eleştirmenleri yine kendileridir. Mükemmeliyetçilikle de birlikte sıklıkla görülen bu acımasız eleştirel iç ses, kişinin kendisine olan güvenini zedeler. Onlar için hayatlarında yanlış giden her şeyin sebebi, yaptıkları hatalardır.
6. Kendilerini Diğerlerinden İzole Hisseder ve Boşluk Hissine Kapılırlar.
Çocukluk döneminde eksikliği yaşanan duygusal desteğin bir sonucu olarak bu kişiler kendilerini izole etmeye alışkındırlar. Sürekli sevgi arayışında oldukları gibi, diğerlerinin sevgisine inanmakta ve onlara güvenmekte de zorlanırlar. Duygusal taraftaki bu eksiklik, kişinin hayatında sık sık boşluk hissine kapılmasına, doyumsuz hissetmesine neden olur.
KAYNAK
Prakash R., (20 Temmuz 2018). DisfunctionalFamily- CharacteristicsandEffects.FirsteryParenting.
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Yakın zamanda istismar edildiğiniz bir ilişkiyi sonlandırdıysanız zaten yapılması gereken en zor işi başarmışsınız demektir: Ayrılmak! Psikolojik ve fiziksel ...
Zayıflama çılgınlığıyla hayattaki en önemli değerin “güzellik” haline gelmesi ve bunu yitirmeme düşüncesine saplanıp kalmak, kendimize yaptığımız ...
'Ayrılığın acısı geçer, ilişkiyi sürdürmenin acısı geçmez.' Bazı çiftler kendini yaşadığı ilişkide sıkışmış şekilde bulur -ne ilişkiyi geliştirmeyi ...
Hamilelik döneminde kaygı ve endişe yaşamak doğaldır. Bir çocuk sahibi olma, doğum yapma ve doğacak küçük bebeğinize ebeveynlik yapmakla ilgili endişeleriniz ...
İlginizi Çekebilir :
EMDR ve Obsesif Kompulsif Bozukluğu’nun Tedavisi OKB’nin tedavi edilmesinde EMDR’ın etkili olduğunu gösteren birkaç va...
Siz hiç görünüşü ve davranışları depresyonda olduğunu düşündüğünüz ama açıkça sorulduğunda bunu inkar eden bir insan tanıdınız mı? Sizin değerlendirmenizi ...
Aşkın büyüklüğü ve yoğunluğu, uzun süreli ve doyumu yüksek bir beraberliği garantiler mi? Maalesef hayır. Büyük aşkla bir araya gelmiş kişilerin bir zaman ...
Hedeflerinize ulaşmaya çalışırken hep önünüze bir şeyler çıkıyor ve size engel mi oluyor? O “bir şeyler” acaba bizzat kendiniz olabilir misiniz? ...