Çiftler Neden Boşanır? III
Çocuk Sahibi Olan Çiftler Boşanma Sürecinde Nelere Dikkat Etmeli?
Boşanma insan hayatında önemli bir stres kaynağıdır. Evlilik kurumunun daha fazla önemsendiği toplumlarda bu stres artar. Araştırmalar boşanma sürecinde yetişkinlerde kendini yetersiz bulma, yalnızlık hissi, kaygı, iş veriminde azalma, uyku ve beslenme bozuklukları gibi bir çok semptomun ortaya çıkabildiğini göstermektedir. Sürecin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini minimum düzeye indirebilmenin birinci koşulu, çiftin bu süreci öncelikle kendi içlerinde ve aralarında iyi yönetmesidir. Bu bağlamda tarafların boşanmaya yüklediği anlam ve krizle baş edebileceği maddi-manevi kaynaklarının miktarı etkili olmaktadır. Çiftler gerekirse profesyonel yardım almalıdır. Onların toparlanmış olması çocukların da bu süreci daha hızlı ve olumlu atlatabilmesini sağlayacaktır. Sürekli ağlayan bir anne veya sürekli anneyi çekiştiren bir baba çocuğa işlerin yolunda gitmeyeceği mesajını verir.
Çiftin boşanma nedeniyle çocuklarına karşı suçluluk duymaması da önemlidir. Çocuklar için aile ve ev; güvenlik, huzur, aidiyeti temsil eder. Bu nedenle anne babalar ne pahasına olursa olsun çocukları adına boşanmaktan çekinebilirler. Boşanmış ailelerin çocuklarında görülen çeşitli davranış bozuklukları, psikolojik problemler hakkında bolca yazılır çizilir. Oysa sürekli problem yaşanan kaotik bir aile ortamının da çocuklarda benzer problemlere yol açtığını gösteren çok sayıda araştırma vardır. Evlilik içi büyük çatışmaların yaşandığı evlerde, anaokuluna giden 63 çocuk üzerinde, bu çocuklar 15 yaşına gelene kadar süren bir araştırma yapılmış. Sonuçlar bu çocukların, aynı yaştaki diğer çocuklarla karşılaştırıldığında okul kırma, depresyon, yaşıtları tarafından reddedilme, davranışsal sorunlar (özellikle saldırganlık), okulda düşük başarı, hatta başarısızlığa daha çok yatkın olduklarını gösteriyor. Bu nedenle aile çocuğa gereken güven ortamını sağlayamıyorsa, huzurlu bir boşanma savaşı andıran bir evlilikten daha iyidir. Anne- babanın veya birinin suçluluk duyması davranışlarını etkileyip çocuğun her istediğini yapma, sınır koyamama, aşırı şımartma, giderek kontrolü çocuğa bırakma gibi sakıncalı sonuçlar doğurabilir.
Anne-baba çocuklarına boşanma kararını bir arada anlatmalı, çocuk boşanmadan sonra yaşamında ne gibi değişiklikler olacağı konusunda bilgilendirilmelidir. Bu konuşmada çocuğun nelerden kaygı duyabileceği iyi analiz edilmeli ve ihtiyaçlarının karşılanacağı, güven ortamının sürdürüleceği konusunda ikna olacağı şekilde ön hazırlıklar yapılmalıdır. Genellikle karşılaşılan kaygı alanlarının başında çocuklardaki değişim korkusu gelmektedir. Aynen sevilecek miyim, kendimi güvende hissedebilecek miyim, bakımımı kim üstlenecek, arkadaşlarım nasıl tepki gösterecek, ben nerede kiminle kalacağım, diğer ebeveyni ne sıklıkta ne koşullarda göreceğim, arkadaşlarımı, akrabalarımı görebilecek miyim, varsa kardeşim kiminle kalacak, okulum değişecek mi gibi sorularla karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Çocukla konuşulurken sözcükler özenle seçilmelidir. Çocuğun hep sevileceği ve annesinin her zaman annesi, babasının her zaman babası olacağı özellikle vurgulanmalıdır. Çocuk, her türlü soruyu sormaya, duygusunu ifade etmeye teşvik edilmelidir.
Boşanmanın hemen ardından ev, kent değiştirme, yeni bir evlilik gibi radikal değişiklikler ertelenmelidir. Çocuğun yaşadığı evde kalmaya devam etmesi, diğer ebeveynin evinde de kendine ait bir odası, eşyaları ve düzeni olması süreci kolaylaştırır.
Çocukların yaşı, cinsiyeti, kişilik yapısı gibi faktörler de boşanma sürecinin etkilerini belirler. Özellikle yaş en önemli faktördür. Okul öncesi dönem çocukların bilişsel gelişimsel sınırlılıkları ve duygusal açıdan olgunlaşmamış olmaları nedeniyle boşanmaya tepkileri daha fazladır. Çok küçük veya büyük yaştaki çocuklar süreçten daha az etkilenebilmektedirler.
Anne-baba bu süreçte çocukları için de gerekirse profesyonel yardım alma yolunu seçebilirler.
Uzun süreli izlem çalışmaları, boşanmış anne babaların günlük yaşamlarında uyumsuzluklarını ve zıt davranışlarını bir yana bırakabildiklerinde, ilişkilerini saygı çevresinde ve ebeveynlik sorumluluğu ile sürdürebildiklerinde, evde olmayan ebeveynin de çocukla birebir yeterince vakit geçirmesi sağlandığında, çocukların pek çoğunun başlangıç dönemindeki zorlukların ardından yeni döneme büyük ölçüde uyum sağlayabildiklerini ve ileriki yıllarda çok fazla sorun yaşamadıklarını göstermektedir.
Feryal Tükel, Uzman, Uygulamalı Psikoloji Çift ve Aile Terapisti - DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Hamilelik döneminde kaygı ve endişe yaşamak doğaldır. Bir çocuk sahibi olma, doğum yapma ve doğacak küçük bebeğinize ebeveynlik yapmakla ilgili endişeleriniz ...
Yorgunluk yönetimi nedir? Yorgunluk ve kronik yorgunluk farklı mı? Yorgunluk yönetiminden kasıt, kronik yorgunluk yönetimi mi? Yorgunluk ile kronik ...
Bayağı bir yıllar önce, seanslarda danışanlar burcumu sormaya başladılar. Önceleri umursamadım. Oğlak, dedim geçtim. Zamanla burcumun pek de makbul bir burç ...
Dijital teknoloji ve yapay zekanın hayatımızın bir parçası olduğuna günden güne şahit oluyoruz. Seçim yapmak bir anlamda insanın en çok zorlandığı alanlardan ...
İlginizi Çekebilir :
Hissettiklerimizle baş edebilmemizin önemli bir kısmı duygularımızın ne olduğunu anlamak ve onları fark etmekten geçer. Hissettiğimiz duyguların farkında...
“Şükran duygusu, geçmişi anlamlandırır, bugüne huzur getirir ve yarın için bir vizyon yaratır.” Ama nasıl? Artık hepimiz, teşekkür etmenin, şükran ...
Depresyon, geçtiğimiz çeyrek yüzyılın en yaygın hastalıklarından biri haline geldi. Her yıl depresyon nedeniyle milyarlarca dolarlık bir iş gücü kaybı...
Bir metafor olarak zihnimizi bilgisayara benzetecek olursak, travma virüs oluyor ve virüs işletim sisteminin ya da hard diskteki dosyaların bozulmasına neden ...