CAM TAVANLAR ALTINDA GÖRÜNMEZ KADINLAR
İlk kez 1978 yılında Marilyn Loden, Kadınlar Fuarı’nda cam tavan ifadesini kullanmıştır. Cam tavan, kadınların sadece kadın oldukları için kariyerlerinde yükselmelerine mâni olan sosyal engelleri tanımlayan bir metafordur.
1978’de Amerikalı yazar Marilyn Loden tarafından ilk kez gündeme getirilen ve daha sonra 1986 yılında Wall Street Journal makalelerinde yer verilen cam tavan sendromu, günümüzde daha geniş kapsamlarda ele alınarak çeşitli araştırmaların konusu olmuştur. Kadınlar, iş dünyasında büyük bir yerleri olmasına rağmen üst düzey yönetici pozisyonlarında erkekler kadar yer alamamaktadırlar. Kendilerini geliştirmelerine ve bir yöneticinin sahip olması gereken tüm yeterliliklere, becerilere ve deneyime sahip olmalarına rağmen kariyerlerinde ilerlemeye çalışırken bu görünmez engele takılmaktadırlar.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilmek için tüm dünyada kampanyalar düzenlenerek, eğitimler organize edilerek, insanları bilinçlendirmek adına pek çok çalışma sürdürülmektedir. Buna rağmen cam tavan sendromunun iş dünyasındaki etkileri hala devam etmektedir. Özellikle Türkiye, Avrupa ülkelerinin içinde en düşük kadın yönetici sayısına sahip olan sondan ikinci ülkedir. Avrupa’da kadın yönetici oranı ortalama %37 iken Türkiye’deki yöneticilerin yalnızca %22'si kadındır.
Ülkemizdeki kültürel faktörler sonucu, yerleşmiş kalıp düşünceler ve çeşitli geleneklerin de etkisiyle kadınlar cam tavan engeline takılmaktadırlar. Kadınların iş dünyasında diğer ülkelere kıyasla çok daha zor koşullarda kendilerine bir yer edinmeye çalıştıkları ortadadır. Hepimizin bildiği, aşina olduğu ve hatta çoğu zaman dikkatimizi bile çekmeyen, tıpkı erkeklere olduğu gibi kadınlara da atanan çeşitli cinsiyet rolleri mevcuttur. Kadınlar erkekler gibi yüksek sesle konuşmamalıdır, hanımefendi olmalıdır, isteklerini dile getirirken çekimser olmalıdır gibi pek çok kabul görmüş ve alışılmış kadın rolü mevcuttur. Görünmez Kadın Sendromu erkek egemen toplumlarda kadınlara atanan bu rollerin iş dünyasında da benimsenmesiyle kadınların kariyerlerinde yaşadıkları çeşitli zorlukları ifade etmektedir. Aşağıdaki durumlar görünmez kadın sendromu ile baş etmeye çalışan kadınlarda görülebilmektedir:
- Kadın çalışanların erkek yöneticiler ve çalışanlar tarafından dikkate alınmaması.
- Kadın çalışanın erkek bir çalışanla aynı bilgi birikimi ve donanıma sahip olmasına ve aynı şeyi söylemesine rağmen yöneticilerin erkek çalışanın görüşlerini ve önerilerini ciddiye alması.
- Kadın çalışanların erkek çalışanlar ve yöneticiler tarafından dikkate alınmamaya alışmaları ve doğru bildikleri, işe yarayacağını düşündükleri bilgileri ve önerileri dahi dile getirememeleri.
- Erkek çalışanların görüşlerini net bir şekilde söyleyebilmeleri ve olumsuz bir cevap aldıklarında öfkelenmeleri normal karşılanırken kadın çalışanlar aynı durumu yaşadıklarında çirkin ithamlarla sertçe eleştirilmeleri.
- Erkek çalışanların ve yöneticilerin verdikleri kararlar sorgulanmadan kabul edilirken kadın çalışanlardan da sessiz kalarak uyum sağlamalarının beklenmesi.
- Kadın çalışanların iş yerinde bir cinsel tacize maruz kaldıklarında, yaşadıklarını yetkililere bildirmek yerine iş yerini bırakmayı tercih etmeleri.
Yapılan araştırmalar, cam tavan engelinin, kadınları, erkek yöneticilerin istediği “görünmez” olma haline teşvik ettiği görülmüştür.
NEDEN CAM TAVAN ENGELİNE TAKILIYORUZ?
Kadınlar tüm dünyada işgücündeki –savaşlar, toplumsal hareketler, siyasi mücadeleler- rolleriyle uzun bir geçmişe sahiptirler. Fakat günümüzde hala işyerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda çok az ilerleme kaydedilebilmiştir. Bu durumun başlıca nedenleri de şunlardır:
PSİKOLOJİK ETKİLER
Bizimle benzer ilgi alanlarını, deneyimleri ve görünüşleri paylaşan insanlardan etkilenme ve onları sevme eğilimindeyiz. Bu insanlığın ve hatta tüm canlıların doğasında var olan bir durumdur. Özellikle yeni bir insanla ilk kez karşılaştığımızda geçerlidir. Erkek işverenler, İK uzmanları ve yöneticiler de bu sebeple kendilerine daha yakın gördükleri ve en risksiz görünen kişilerle çalışmayı ya da bu kişileri terfi etmeyi tercih etmektedirler.
CİNSİYET ROLLERİ
Farklı kültürlerde, farklı roller atansa da, kadınlara biçilen roller genel olarak tüm dünyada benzerdir. Kadınlardan kibar, uzlaşmacı ve şefkatli olmaları beklenirken, erkeklerin rekabetçi, saldırgan ve korkusuz olmaları beklenir. İşyerlerinde de yöneticilerin bazen güçlü kararlar almaları, ekiplerini başarıya ulaştırmak için rekabetçi, agresif ve korkusuz görünmeleri beklenir. Dolayısıyla kadın çalışanlar, toplumumuzda yerleşmiş cinsiyet rollerine dayalı bu beklentiler sebebiyle cam tavan engeline takılırlar ve üst pozisyonlarda görev almaları engellenir.
CİNSİYET YANLILIĞI
İnsanların bir cinsiyeti diğerine tercih etme eğilimini ifade eden cinsiyet yanlılığının etkisi işyerlerinde de görülmektedir. Bu önyargı elbette kadın çalışanları, erkek çalışanlardan çok daha olumsuz şekilde etkiler. Yapılan araştırmalara göre, iş dünyasında kadınların yaklaşık %42’si, erkeklerin ise %22’si cinsiyet nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaktadır.
CAM TAVAN ENGELİ İLE MÜCADELE ETME YOLLARI
Cam tavan engelinin kadın çalışanları nasıl etkilediğini anlamaya çalışın. Bu konuya dikkat çekmek ve gündeme getirebilmek için sık sık diğer çalışanlarla bu konuda sohbetler edin. Diğer çalışanlarla, cam tavanların kadınların başarısını ve mutluluğunu ne şekilde engellediğini, bu engellerin hangi sebeplerle ortaya çıktığını ve bu engellerin neler yapılırsa aşılabileceği ile ilgili konuşun. Bu tür konuşmaları kadın çalışanların kendi aralarında gerçekleştirmesi dahi zorlayıcı olabilir. Ancak bu konu ile ilgili bilgi birikiminizi ve kaynaklarınızı meslektaşlarınızla paylaşabilirseniz onlara da bir ışık tutmuş olursunuz.
İŞE ALIMLARDA ÖNYARGIYI AZALTIN
Çalışanları işe alırken ya da terfi ederken, çoğu zaman bilinçsizce sahip olunan önyargı faktörünü tamamen ortadan kaldırabilmek için CV ve diğer veri taramalarında cinsiyet faktörünü ortadan kaldırın. Bu süreçte adayların yalnızca cinsiyetlerini değil, ırklarını, etnik kökenlerini, iş tanımı ile ilgili olmayan ilgi alanlarını, hobilerini ve deneyimlerini de ortadan kaldırarak inceleme yapmak en doğrusudur. Yapılan araştırmalara göre, bu şekilde gerçekleştirilen işe alımlarda kadınların iş bulma şansı %25 ila %46 oranında artış göstermektedir.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE İLGİLİ EĞİTİMLER DÜZENLEYİN
Çalışanlarda ve yöneticilerde cinsiyetlere dayalı, toplumsal yapı ve geleneklere bağlı olarak yerleşmiş bilinçsiz bir önyargı mevcut olabilir. Örtük önyargılar, cinsiyet rollerine dayalı ayrımcılıklar gibi konular ele alınması ve çözülmesi zor konulardır. Çalışanlar bu konu ile ilgili rahatsızlıklarını dile getirmiş olsalar da bu engeli nasıl aşabileceklerini veya nasıl doğru şekilde hareket edebileceklerini bilemiyor olabilirler. Bu önyargının ve adaletsizliğin önüne geçebilmek için çalışanlarınız ve yöneticileriniz için çeşitli eğitimler organize edilmelidir. Bireyleri işe alan ve terfi eden yöneticilere ek eğitimler vermek de daha anlamlı ve etkili olacaktır.
İŞYERİNDE ÇEŞİTLİLİĞİ TEŞVİK EDECEK HEDEFLER BELİRLEYİN
Çalışanları ve yöneticileri toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirmek tek başına yeterli olmayacaktır. Vizyonunuzu belirlemek ve tutarlılığınızı kanıtlamak için işe alma ve terfi süreçlerinde yeni hedefler belirlemelisiniz. Bunun için ilk önce şirketinizde çeşitliliğin ne kadar olduğunu belirlemeniz gerekir. Şirketinizde hangi demografik özelliklerin olduğunu belirlemelisiniz. Ayrıca çalışanlarınızdan, kariyerlerinde ve özellikle sizin şirketinizde hangi durumlarda önyargı, saldırganlık, taciz ve başka türlü engellerle karşılaştıklarına dair kimliklerini belirtmeden geribildirimler vermeyi isteyin. Böylece şirketinizin bugün bulunduğu noktayı net bir şekilde görebilirsiniz. Sonrasında şirketinizdeki çeşitliliği artırmak ve cam tavanları yıkmak için adımlar atabilirsiniz.
KAYNAK
Gündüz Ş., 2017, Kariyer basamaklarında kadının düşmanı olarak kendisi: süper anne sendromu, görünmez kadın sendromu ve külkedisi sendromu, Karadeniz, 1(35).
Reiners B., (14 Ocak 2021). Ways to Break Through the Glass Ceiling.
(2020). Kadın Yönetici Oranında Türkiye Avrupa’da Sondan İkinci. Euronews.
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Depresyon, geçtiğimiz çeyrek yüzyılın en yaygın hastalıklarından biri haline geldi. Her yıl depresyon nedeniyle milyarlarca dolarlık bir iş gücü kaybı...
Son zamanlarda başta Çin olmak üzere tüm dünyada bir salgın sıkıntısıyla karşı karşıyayız. Güncel rakamlar henüz endişe verici bir seviyede değil, ülkemiz ve...
Beynimizin gerek psikolojik, gerekse beden sağlığımızı korumak için elinden geleni yaptığını ve daha pek çok işlevi ne denli muhteşem bir orkestrasyon...
Anne-Baba olmak veya olmaya karar vermek içgüdüsel bir davranış olduğu kadar düşünülmesi ve doğru zamanda karar verilmesi gereken bir davranıştır. Bazıları ...
İlginizi Çekebilir :
Depresyon, geçtiğimiz çeyrek yüzyılın en yaygın hastalıklarından biri haline geldi. Her yıl depresyon nedeniyle milyarlarca dolarlık bir iş gücü kaybı...
Sorun Çözme İlişkisinde Sorunu Getirenin - Diyalog Kurmayı Talep Edenin Tavrı Ne Olmalıdır? Verimli iletişim iyi bir ilişkinin temelidir. İnsanların en ...
Artan Teknoloji Kullanımı, İnternet, Facebook, Twitter vs. İnsanları Yalnızlaştırıyor Artan teknoloji kullanımının insanları yalnızlaştırmasının ana ...
Her ailenin ve aile üyeleri arasındaki ilişkilerin kendine özel dinamikleri vardır. Bir insanın yaşam boyu nasıl bir karaktere, kişilik özelliklerine, düşünce ...