BİLİŞSEL YETENEKLER YAŞ İLERLEDİKÇE GERİLER Mİ?
“Yaşlı bireylerde fiziksel güç ve hızın azalmasıyla birlikte zihinsel kapasitenin de azaldığına dair yaygın bir inanç vardır. Yapılan son araştırmalar yaşlı bireylerin beyinlerinin çoğu bilişsel görevi gerçekleştirmede genç beyinlerden daha iyi olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Peki bu, sadece yıllar içinde edinilen tecrübelerin ve bilgi birikiminin bahşettiği “bilgelik” mi yoksa beyinde meydana gelen değişikliklerle mi ilgili dersiniz?”
Beynin yapısal ve fizyolojik değişimlere uğrayabilme, öğrenme ve bağlantılar kurabilmek için yeni hücreler yaratma yeteneği olarak bilinen “nöroplastisite”nin çocuklarda yetişkinlerden çok daha fazla olduğu ve yaşlılarda çok az olduğu düşünülüyordu. Fakat yapılan araştırmalar, nöroplastisitenin her yaşta devam ettiğini hatta yaşlılarda bu gelişimin, çocukluk ve yetişkinlik dönemindeki gelişime kıyasla çok daha olağandışı ve benzersiz şekilde sürdüğü ortaya çıktı. Yaşamın sonlarına doğru, beynin ön lobları ve bu loblarda gelişen çok sayıda bağlantı sayesinde yaşlı bireyler yeni düşünme biçimleri üretebilirler. Yani beynin, kompleks düşünme, planlama, karmaşık işlemleri gerçekleştirme gibi işlerinden sorumlu ön lobu, yaşlı bireylerde gelişmeye devam eder.
Zaman içinde beslenme şekillerinin değişmesi, eğitim ve tıbbi alanlarda meydana gelen gelişmeler yaşam standartlarını yükseltti ve yaşlı nüfusunda ciddi bir artışa neden oldu. Bu süreçte yapılan çalışmalar, insanların beyinlerindeki gelişimin, yaşam koşullarına ve nöroplastisiteye bağlı olarak değişebileceğini ortaya koydu. Yaşlı bireylerin beyinlerindeki gelişimi etkileyebilecek birçok faktörün olduğu saptandı. Bunlar: genetik, epigenetik, nöroplastisite, çevresel etkenler, davranışlar, eğitim seviyesi, vasküler(damar ile ilgili) ve metabolik hastalıklar, stres gibi faktörlerdir.
Yaşlanma ve beyin gelişimi ile ilgili yapılan araştırmalar bundan önce, daha çok unutkanlığın artışı, görme ve işitme kaybına odaklanıyordu. Ancak günümüzde, tüm bunların yukarıda bahsettiğimiz yaşamsal faktörlerin de etkisiyle kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğini söyleyebiliyoruz. Ayrıca araştırmalarda, yaşlılıkta görülen beyin küçülmesinin metabolik hastalıklarla ve hipertansiyonla ilişkili olduğu, sigara, alkol tüketimi gibi riskli davranışların da gelişime engel olduğu ortaya konmuştur. Bununla birlikte çocukluk döneminde bilişsel yetenekleri yüksek olan bireylerin bu avantajı yaşam boyu sürdürme eğiliminde olduğu söylenmektedir.
Anatomik bir değişiklik olmadan çevresel şartlara uyum sağlayabilecek davranışlar geliştirme, durumları farklı şekilde değerlendirebilme, alışılmadık durumlarla başa çıkabilme yetileri “beyin esnekliği” ile ilişkilendirilir. Yapılan araştırmalarda, yaşlı beyninin ne kadar esnek olduğu ve genç bireylere kıyasla bilişsel görevleri daha farklı şekillerde yerine getirebilmek için çok kapsamlı bir düşünme kabiliyetine sahip oldukları, bu kabiliyeti benzersiz bir şekilde kullanabilecekleri ortaya çıktı. Yaşlı bireyler, hayatları boyunca zaten birçok farklı durum için çeşitli bilişsel yetenekler geliştirmişlerdir. Bu sayede beyinlerinde çok fazla enerji harcanmasına gerek kalmadan bilişsel görevleri başarıyla yerine getirebilirler.
Öğrenme ile beyin yapısında değişiklikler olması, beynin yeni bağlantılar kurma yetisi ise “beyin plastisitesi” olarak tanımlanır. Çocuklar ve yetişkinler, yaşlıların zaten yaşam boyunca edinmiş oldukları bu yetilere sahip olabilmek için fazladan enerji harcarlar. Ayrıca meydana gelen bu nöroplastisitenin amigdalada, yani beynin duygularla ilgili olan bölümünde de yoğun bir şekilde gerçekleştiği söyleniyor. Bu da bizlere yaşlı bireylerin bilişsel süreçlerde olduğu kadar duygusal süreçlerde de daha yetkin olabileceğini gösteriyor. Bu yetkinlik, sosyal ilişkilerin daha sağlıklı kurulmasını sağlar ve empati kurabilmeyi de kolaylaştırır.
Yapılan bir çalışmada, dopaminin, beynin; karar verme, problem çözebilme, sosyal beceri merkezi olan prefrontal korteksi genç ve yaşlı bireylerde farklı şekillerde etkilediğini gösteriyor. Yıllar içinde dopaminin azalması yaşlı bireylerde bu bölgenin çalışma şeklini etkileyebiliyor. Ancak çevreden ipucu aldıklarında yaşlı bireyler de beynin bu bölümüyle ilgili olan bilişsel görevleri yerine getirebilir. Hatta bunu genç ve yetişkin bireylerden çok daha başarılı bir şekilde yapabilirler. Örneğin alışveriş yapmak;ürünlerin büyüklüğünün, fiyatının, şeklinin, kalitesinin kıyaslanmasını ve indirimler, eşantiyonlar gibi ödül faktörlerini içeren karmaşık bilişsel görevlerden biridir. Birçok öğenin aynı anda bellekte tutulması gerekir. Bu nedenle gelişmiş robotlar bile bu işlevi yerine getiremezler. Yaşlı bireyler, bu görev sırasında hafızalarının zayıflığı sebebiyle zorlanabilirler fakat yapılan bir araştırmada, beynin diğer bölgelerini çok aktif şekilde kullanabildikleri için gençler ve yetişkinlerden daha başarılı bir şekilde alışveriş yapabildikleri ortaya konmuştur.
Tüm bunlarla birlikte beynin gelişimi ve beyinde meydana gelen değişiklikler kişiden kişiye farklılık gösterir. Düzenli beslenmek, yeterince uyumak, egzersiz yapmak gibi sağlıklı alışkanlıklar beynin gelişimini olumlu yönde etkiler. Yaşam boyu mücadele edilen hastalıklar, kan-damar rahatsızlıkları, metabolizmanın zarar görmesi, kronik stres gibi problemler de beynin gelişimini ve nöroplastisiteyi elbette olumsuz yönde etkileyecektir. Bu yüzden beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasına yardımcı olabilecek sağlıklı alışkanlıklar edinmek ve bu alışkanlıkları yaşam boyu sürdürebilmek çok önemlidir.
KAYNAK
https://jonlieffmd.com/blog/cognitive-ability-improve-old-age
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Hedeflerinize ulaşmaya çalışırken hep önünüze bir şeyler çıkıyor ve size engel mi oluyor? O “bir şeyler” acaba bizzat kendiniz olabilir misiniz? ...
İnkâr, sizi duygusal acılardan koruyan ve zaman zaman hepimizin kullandığı bir savunma mekanizmasıdır. Fakat bazen iyileşmeye engel olabilecek kadar ...
Duygu; insana has ve insanın içinde bulunduğu durumu anlatan bir sözcüktür. mutlu-mutsuz, öfkeli-korkulu-coşkulu gibi… Düşüncelerden kaynaklanan ...
Hemen hemen herkes, “her şeye sahip” –güç, prestij, hayranlık, sevgi dolu bir aile, pek çok arkadaş ve güvenli bir gelecek- gibi görünen ...
İlginizi Çekebilir :
Büyükşehirlerde yaşam şartları, ekonomik dengeler, yoğun iş temposu ve teknoloji kullanımı sonucunda yalnızlaşmanın artması, insanoğlunun doğadan ve kendi...
Aşık bir çiftin evlilikten umut ve beklentilerinin çok yüksek olacağını tahmin etmek zor değil. Bunun için aşkın hemen hemen her yerde geçerli, evrensel diline ...
Siz büyürken aileniz hep birlikte akşam yemeği yiyor muydu? Ailenizle birlikte tatile gittiniz mi? Aileniz tatil günlerinde bir araya gelir ...
Toplumda erkeklerin depresyonda olsalar bile ağlamaması gerektiği gibi geri kafalı bir kavram vardır. Tabii, kızlarının düğününde ya da sevilen birinin ...