Koçluk ve Liderlik Eğitimlerine Yılda 69 Milyon Dolar Harcanıyor
Türkiye’nin içinde bulunduğu Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki şirketlerin büyük bölümü koçluk ve liderlik eğitimlerine yılda yaklaşık 69 milyon dolar harcama yapıyor.
Değişen iş yapış biçimleri ile yeniden şekillenen iş dünyası, yönetim ihtiyaçlarında radikal farklılıkların gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor. Öyle ki yakın bir geçmişe kadar yalnızca üst düzey yöneticilerin aldığı koçluk eğitimleri günümüzde tabana yayılması gereken bir zorunluluk olarak görülüyor. Rekabet koşullarının gittikçe ağırlaştığı düşünüldüğünde her personelin yönetim becerilerini de geliştirmesi gerekiyor. Son 30 yılda iş hayatında ve nörobilimde yaşanan radikal değişimler, yaratıcı düşünce gücünün önemini gözler önüne seriyor. Kişilerin yaratıcı yönünü ve duygusal zekâsını kullanma becerisini geliştirilmesi gerekliliği, verilen koçluk ve danışmanlık hizmetlerini zorunlu kılıyor.
ICF-Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu Avrupa Bölgesi’nde yaklaşık 3 bin 500 koç görev alıyor. Dünya genelinde bu rakamın 47 bin 500 olduğu düşünüldüğünde, en hızlı büyüyen ekonomiler arasında olan Türkiye’nin, iş yapış biçimlerini dünya standartları düzeyine getirmesi için koçluk ve liderlik uygulamalarını, olmazsa olmaz eğitimlerinin arasında görmesi gerekiyor. Koçluk ekonomisi hızlı bir büyüme sergilerken eğitim içerikleri de çağa ayak uydurarak değişiyor.
Koçluk Sistemini Değiştirecek Yaklaşım…
DBE ve The Forton Group; güçlü yönlere sahip, etkin, gerektiğinde liderlik sorumluluğunu taşıyabilecek kişilere, 21. yy liderlik anlayışına uygun koçluk ve danışmanlık hizmetleri ile Türkiye’deki şirketlere daha güçlü yapılar kurmaları için destek veriyor.
The Forton Group’un geliştirdiği ve ICF- International Coach Federation (Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği) tarafından onaylanmış özel Koçluk Eğitimi Programı, Türkiye’de DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü İşbirliğiyle uygulanıyor.
İş yaşamını ve işe bakış biçimini tamamen değiştiren DBE-Forton Profesyonel Koçluk Eğitimlerini, DBE Kurucu Başkanı Emre Konuk ve The Forton Group Eğitim Direktörü Bob Hughes ile konuştuk…
- “DBE-Forton Profesyonel Koçluk Eğitimleri” hakkında biraz bilgi alabilir miyiz? Programın diğer koçluk eğitimlerinden farkı nedir?
Emre Konuk: Dünya geneline baktığımızda koçluğun iki türlü algılandığını görüyoruz. Bu algı biçimlerinden ilki; teknikler ve beceriler bütünü, ikincisi ise bir yönetim anlayışıdır. İşin içine girdiğimizde ikisinin çok farklı şeyler olduğunu görürüz. Geleneksel koçluk eğitimlerinin sıkıntısı sadece yönetim odaklı anlaşılmasıdır. Yöneticiler ve liderler bir araya gelir, biz de onlara koçluk eğitimi veririz. Koçluk bir yönetim anlayışıdır ama şirketlerin yönetim anlayışları ile uyuşmadığında hayata geçemez. Yönetici kendi liderlik anlayışını yürütür. Bu programda The Forton Group’un meydana getirdiği en büyük farklılık, programın sadece bir koçluk eğitimi değil aynı zamanda liderlik eğitimi haline dönüştürülmesidir. Yani eğitime gelen liderlerin yaklaşımları ne olursa olsun, onları işin içine alan ve koçluk yaklaşımına entegre eden bir sistem üzerine kurulu olmasıdır. Bu Forton’un bulduğu bir yeniliktir. Diğer hiçbir şirkette bu yoktur.
- 21.YY koçluk ve danışmanlık hizmetlerinde önemli farklılıklara gidilmesine yol açtı. Sizin değişen bu dinamikler konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Bob Hughes: Özellikle son 20 sene boyunca lider ve yönetici olarak pek çok kurumla çalıştım. Bu süre içinde iyi ve kötü liderlik örnekleri gördüm. İyi örneklerden yola çıkarak insanları motive etmek ve yeni yöntemler geliştirmek için yollar aramaya başladım. Bu yolları ararken koçluğu keşfettim. Günümüzde artık şirketler, kadrolarındaki her kademenin yönetim becerilerini geliştirmek zorundalar. İyi yönetim becerisine sahip çalışanlar günümüz rekabet koşulları içinde bilgiden bile daha değerli. Bunu kendi çalıştığım kurumlara da anlatıyorum.
Emre Konuk: Koçluk biçimleri ve tarzları her şirketin kemikleşmiş farklı yapılarına uymayabilir. Koçluk bir yönetim anlayışıdır ama onların liderlik anlayışı ile uyuşmadığında çoğu zaman hayata geçmez çünkü o kişi kendi liderlik anlayışını yürütür. Yapılması gereken şey ise karşınızdaki kişinin koçluk yaklaşımı ile liderlik yaklaşımını aynı varsayımlarla birleştirmektir. Dolayısıyla Forton’un yaptığı şey sadece bir koçluk eğitimi değil aynı zamanda liderlik eğitimidir.
- The Forton Group’un eğitimleri ne noktada ayrışıyor?
Emre Konuk: Eğitime gelen liderlerin yaklaşımlarını reddetmeden, onların yönetim tarzlarını işin içine alan ve koçluk yaklaşımına entegre eden bir eğitim anlayışı var. Forton’un en büyük farkı budur. Dolayısıyla iki kurumun yaptığı işbirliğinin temelleri de bu bakış açısına dayanıyor.
- Türkiye’de koçluk algısı, danışmanlık verilen hedef kitleye göre değişiyor mu? Örneğin; Holding yapılanmalarıyla daha küçük ölçekli şirketlerin bakışı arasında nasıl farklılıklar var?
Bob Hughes: Aslında pek çok farklı iş grubuna hizmet veriyoruz. Şu anda hali hazırda birinci hedef kitle yöneticiler olsa da Türkiye’de koçluk ve liderliğin algılanışı sadece üst düzey yönetici olmak diye geçiyor. Ve yalnızca üst düzey yöneticilere koçluk yapılıyor. Tüm zaman ve ekonomik kaynaklar bu kişilere ayrılıyor. Ancak yeni dünya düzeni diyor ki; şirketin herhangi bir kademesindeki her çalışan, herhangi bir konuda bir başkasının performansını geliştirebilmesi için koçluk ve liderlik eğitimi almalı. Şirket içindeki her birey birbirini desteklemek, yukarı çekmek için liderlik becerilerine sahip olmalı. Örneğin bir hemşire dahi, kendi hastasını daha hızlı iyileştirmek, ona ilacını zamanında içirebilmek için koçluk ve liderlik eğitimi almalı. Şöyle düşünün; sistem herkes için aynı. Hemşire tıpkı yöneticinin çalışanının performansını artırması gibi kendi hastasının performansını bu eğitimlerle arttırabilir.
- Peki, koçluk ve liderlik anlayışı teori odaklı ilerleyen bir sistem midir? Sizin uyguladığınız sistem, pratiği ne kadar eğitimin içine katıyor?
Bob Hughes: Bizim yüzde yüz teorinin hâkim olduğu veya eğitmenin anlatıp da katılımcıların sadece dinlediği bir tarzımız yok. Katılımcının yalnızca soru sorarak cevap alabildiği bir sistemin de yeterli olduğunu düşünmüyorum. Eğitimlerin yüzde sekseni uygulama ve değerlendirmelerden oluşuyor. İki eğitmen programa katılıyor. Eğitmenlerin her birinin görev alanı farklı. Böylelikle katılımcılar, bir taraftan koçluk teorisini öğrenirken bir taraftan da eğitim boyunca bir koç nasıl davranmalı görmüş oluyor. Eğitim esnasındaki her konuşma aslında birer koçluk örneği.
Emre Konuk: Aslında eğitim sırasında koçlar da programı yönettikleri için kendi deneyimlerini paylaşıyor. Bu tıpkı, travma eğitimi alan bir profesyonelin kendi travmasını çalışması gibidir. Dolayısıyla koçluk yapan kişi de sistem içinde kendini geliştirmiş oluyor.
- Bir kişinin Koçluk eğitimi verebilmesi için hangi kriterleri yerine getirmesi gerekir?
Bob Hughes: Forton Koçluk Eğitimi’nin üç ayrı modülü var. Her modülün kendine göre ayarlanmış özel sınıf içi eğitimleri bulunmakta. Bu eğitimler tamamlandıktan sonra ICF – Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği’nin istediği 60 saat sınıf içi eğitim zorunluluğu geliyor. Ancak bir kişinin ICF Sertifikalı koç olabilmesi için 100 saat, birebir koçluk yapması gerekiyor. Bütün bunları tamamladıktan sonra sınavı geçerseniz sertifikalı koç oluyorsunuz. Sektörde sertifikasız eğitim veren çok kişi var. Şirketlerin bu duruma dikkat etmesi gerekiyor.
Emre Konuk: Koç olabilmek karmaşık bir hikâye. Bir kişinin koçluk yapabilmesi için kendini, duygu ve düşüncelerini tanıması lazım. Yani kendi içinde bir değişim geçirmesi, kendini keşfetmesi gerekiyor. Bunu yapabilmesi için de tüm eğitim sürecini deneyim kazanarak geçirmesi gerekiyor.
- İyi liderlerin ortak özellikleri nelerdir?
Bob Hughes: Bütün liderlerin yahut yönetici olan insanların IQ’ları belli bir seviyenin üzerinde olur. Bu nedenle rahatlıkla gerçekleri değerlendirip uygulamaya koyarlar. İyi liderlere bakıldığı zaman ortak özellikleri duygusal zekâlarının yüksek olmasıdır. Yöneticilerin üç özelliği vardır. Birincisi; bu kişiler vizyon sahibi olmalı, hedef odaklı hareket etmelidir. İkincisi bu vizyonu gerçekleştirebilecek takım oluşturma yetisidir. Yani insanları bir vizyon etrafında toplamayı bilmelidir. Üçüncüsü ise aksiyona geçmeli ki bunun için de çalışan bağlılığını sağlaması gerekir. Koçluk ve duygusal zekasını beraber kullanabilen liderler o vizyon etrafında doğru ekipler kurarak başarıya ulaşırlar.
- Bu durumda yüksek performans gösteren kurumların başarısı, liderlerinin performansına bağlıdır demek yanlış olmaz herhalde?
Bob Hughes: Günümüz iş dünyasında insanlar beyinlerini daha çok, vücutlarını daha az kullanmaya başladılar. Özellikle performansı artıran en önemli şeyin şirket bağlılığı olduğu ortaya çıktı. Bu durumda bağlılığı sağlayan en önemli faktör olan liderlerin sorumluluğu arttı. Örneğin yakın zamanda, az maaş almasına karşın yüksek performans sergileyen bireylerin davranışlarını inceleyen bir araştırma yapıldı. Bu araştırma sonucunda kurum kültürleri açısından üç farklı sonuca varıldı. Birincisi kurumun vizyonunun ne olduğu, ikincisi ise şirket bazında insanları işin içine katmak. Mesela, sosyal medyada iletişim kurarken karşılıklı bir alışveriş vardır. Şirkete geldiğinizde birisi size ne yapacağınızı söylüyor ise bu karşılıklı bir iletişim olmaz. O yüzden liderlerin karşılıklı iletişim kurması bunu yaparken de koçluk eğitimi aldıkları kişilerin verdiği ipuçlarını dinlemesi çok önemlidir. Üçüncüsü ve en kritik olanı ise yöneticilerin koç gibi davranabilmesidir. Bütün bu davranış biçimleri kurum kültürüne yayılırsa o zaman, şirketin ve çalışanların yüksek performans göstermemesi imkânsız hale gelir.
Emre Konuk: Bizim verdiğimiz koçluk eğitimine yöneticiye yetenek yönetimini öğretiyor da diyebiliriz. Yetenek yönetiminde en önemli konu yöneticidir. İki türlü yönetici vardır. Bir tanesi size ne yapmanız gerektiğini söyler ancak nedenlerini açıklamaz. Sizin yeteneklerinizi ortaya çıkarmaz, yalnızca iş sonucu ile ilgilenir. Bizim koçluk ve liderlik özelliklerini başarılı bulduklarımız ise tam tersi kişilerdir. Onlar çalışana ilham verir ve motive eder. Böylece şirketin performansı artar.
- Koçluk eğitimlerine fazla bütçe ayıran şirketlerle daha az bütçe ayıran şirketler arasında gözle görülür ölçüde başarı farkı var mıdır?
Emre Konuk: Günümüzde insan kaynağı ciddi anlamda farklılaşıyor. Artık bu farklılığın geri dönüşümü ölçümlenebilen bir olgu haline geldi. Performans çok fazla şeyden etkilenir. Koçluk ve liderlik eğitimi alan şirketler, sonrasında karşılaştıkları pozitif tablo sayesinde çalışanlarını yeni eğitimlerle destekliyor. Biz kurumlara ölçme ve değerlendirme hizmeti verdiğimiz için bu sonuçları birinci elden izleyebiliyoruz. Buna bağlı olarak işe alım süreçleri ile ilgili de çalışıyoruz. Şirketler artık koçluk eğitimlerini ihtiyaç olarak algılıyor. Bu da iş dünyasının geleceği açısından çok sevindirici bir sonuç…
DBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi
Bizi Arayın Eğitmenlerimiz
Benzer İçerikler :
İş dünyasının büyük liderleri düzenli olarak yapılan performans yönetiminin önemine vurgu yaparlar. Performans yönetimi süreci, hedef tamamlama, geri ...
Değişime uyum sağlamak hayatın her alanında zorlayıcı olabilir. Konu bir şirketin iş süreçlerini değiştirmek olduğunda ise hem liderleri hem çalışanları ...
Tarihe baktığımızda pek çok güçlü ve utangaç lider örneği görürüz. Amerika Başkanları James Madison, Jimmy Carter, Richard Nixon ilk akla gelenlerdendir. ...
Yapılan araştırmalara göre iş dünyasında cinsiyet ayrımcılığı, yılda yaklaşık 2,8 milyon dolarlık üretkenlik kaybına yol açıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ...
İlginizi Çekebilir :
Genel olarak andragoji terimi ile ifade edilen yetişkin eğitimi tek kalıba uyan bir model değildir. Çocukların öğrenmesi için çeşitli tekniklere ihtiyaç olduğu ...
Çalışan mutluluğu çalışanın gün içerisinde yaşadığı pozitif duyguların çokluğu, negatif duyguların azlığı ve hayattan alınan haz olarak açıklanmaktadı...
Sirkadiyen ritim, yaklaşık olarak 24 saatlik bir döngüdür ve ışık ile bağlantılı olarak kendi kendine çalışır; karanlık ve ışık döngüsüne bağlı olarak ...
Yöneticiler genellikle işle ilgili teknik konuları önceliklendirip çalışanların duygusal beklenti, ihtiyaç ya da sorunlarıyla ilgili konuları göz ardı ederler. ...