İNSAN, BAŞARI VE SAYGINLIK
İnsan, doğası gereği dünyaya gözlerini açtığından itibaren muhtaç bir varlıktır. Hayatta kalabilmek için belli süre bir yardımcıya, desteğe ve yanında onunla birlikte yürüyecek birine ihtiyaç duyar. İnsanın yaşı ilerledikçe bilgisi, deneyimleri artar ve fiziksel bağımlılığı ortadan kalkar. Peki, fiziksel bağımlılığın ortadan kalkması insanın kendi ayakları üzerinde durması için yeterli midir? Kaba tabirle, psikolojik bağımlılığın da ortadan kalkması bir noktada bireyin ona bakan kişiden ya da kişilerden ayrışması “bağımsızlığını” kazanmasıdır.
İnsanı konuşurken Maslow'un hiyerarşisini göz önünde bulunduracak olursak, Maslow insan ihtiyaçlarını sırasıyla fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi ihtiyacı, değer ihtiyaçları ve kendini gerçekleştirme olarak sıralar. Bu sıralamada en temel olan fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyacı kesinlikle doyurulması gereken ve bireyin yaşam serüveninde başı çeken olmazsa olmaz ihtiyaçlardır. Bunun yanı sıra piramidin temel iki basamağı sağlıklı bir şekilde doyurulduktan sonra güvenli bağlanmayla da yakından ilişkili olan “ait olma ve sevgi ihtiyacı” gelir. Bireyin fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçları doyurulduktan sonra çevresi, yaşadığı aile, arkadaşlar bu basamakta önemli rol oynayacaktır. Sağlıklı ilişkiler, doğru yakınlıklar ve bireyin duygusal tatmini bu basamağın başarıyla tamamlanmasına sahip olduğu yetenekleri kullanabileceği, geliştirebileceği bir yaşam kurabilmesine yardımcı olacaktır.
Temel ihtiyaçlarımızı doyurduktan sonra doyurulması daha zor, tatmin olma noktasının her bireyde bambaşka olduğu “üst ihtiyaçlar” gelmektedir. Temel ihtiyaçlarımız doğal akışta ilk önce anne, temel bakıcı daha sonra aile ve çevre tarafından desteklenerek karşılansa da üst ihtiyaçları doyurmak daha çok zaman alır ve çok daha sancılıdır. Kişinin kendini keşfetmesi, ne istediğini bilmesi, ilerlediği yolda kendinden emin olması, hayat serüveninde yılmadan devam edebilmesi bu noktada çok önemlidir.
Burada inceleyeceğimiz iki kavram var: Başarı ve Saygınlık
Saygınlık, saygın olma durumu olarak tanımlanan itibar sahibi olmak demektir. Başarı ise başarılan, üstesinden gelinen iş olarak tanımlanabilir. Yüzyıllarca insanoğlu bu iki sıfatı edinebilmek için çaba göstermiş ve bu olguları hayatta yer edinebilme ve kabul görme aracı olarak görmüştür. Başarı anlayışı ve saygın olma durumu, yaşanılan kültür, çevre ve iş hayatı gibi ortamlarda farklılık göstermektedir. İş hayatında iki kavramı basit bir mantıkla ele alacak olursak; başarılı olmak, terfiyi dolasıyla yeni pozisyonları getirecektir. Fakat bu noktada insana özgü başarı tanımları ve hikayeleri de düşünüldüğünde iş hayatındaki başarıyı, başarı algısını yalnızca terfi almak olarak sınırlamak yanlış olacaktır. Kimi birey için yalnızca terfi bir başarıyken, kimi birey için yöneticisinin verdiği zor bir işi kısa bir sürede çözmek, verilen işleri daima zamanından önce bitirmek, beyin fırtınası yapılan bir konuda yaratıcı bir fikri ilk ortaya atmak gibi farklı şeyler başarı olabilir. Konuyu daha detaylı ele aldığımız da başarı duygusunun her bireyde farklılık gösterdiğini görürüz.
İnsanın yaşam süresinin üçte ikisini iş hayatında geçirdiğini varsayarsak, bireyler için başarma ihtiyacını gidermek, kendini kanıtlama ve dolayısıyla saygınlık duygusunu tatmin etmek için iş hayatı önemli bir alandır. İş hayatının insan ömründe bu kadar geniş bir yer kaplaması bireyin alkışlanma, takdir edilme, onaylanma ve dolayısıyla saygı görme ihtiyacını iş hayatı sürecinde karşılamayı beklemesini beraberinde getirecektir. Birey, yaptıklarıyla, kazanımlarıyla, deneyimleriyle başarmaya çalışacak ve toplumda yer edinebilmek, kabul görebilmek için çevresinden saygınlık bekleyecektir. Bu döngü yüzyıllardır olduğu gibi, farklı toplumlara ve kültürlere göre evrilse de, hep devam edecektir.
Buse Özbek – DBE Kurumsal Gelişim Merkezi
DBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi
Bizi Arayın Eğitmenlerimiz
Benzer İçerikler :
Çocukluktan bu yana hep daha iyi olmak adına birileriyle kıyaslandık; komşularımız, akrabalarımız, okul arkadaşlarımız ve kardeşlerimizle rekabete zorlandık. ...
İnsanı insan yapan nedir? Konuşabilme becerisi mi? Yoksa düşünebilmesi mi? Ya da topluluk olarak yaşamayı becerebilip, kentler kurması ve bu kentleri yakıp...
Duygusal zeka, hem kişinin kendi duygularının farkında olması, duygularını ifade ve kontrol edebilme kapasitesidir hem de kişilerarası ilişkileri ustaca ve ...
Günün büyük kısmını geçirdiğiniz iş yerindeki çalışma ortamının önemi ortada. İş arkadaşlarınızla iletişim kurmanın, teknolojinin nimetleri sağ olsun, artık ...
İlginizi Çekebilir :
Yöneticiler ve liderler, çalışanların motivasyonu, performansı, başarıları ve refahları için büyük çalışmalar yapıyorlar. Geçmiş yıllara oranla, çalışanların ...
“Başarıyı inşa etmenin en önemli adımlarından biri zamanı iyi yönetmek ve değerlendirebilmektir. Zaman, satın alamayacağımız ve geri getiremeyeceğimiz ...
Öncelikle diğer uygulamalarla fazlaca karıştırılan “iş rotasyonu” kavramının tanımını yapmamız gerekir. İş rotasyonu; örgütlerde üst, orta ve alt ...
Günümüzde yapılan 360 Derece Değerlendirme ve Geribildirimlere göre kadınlar liderlik yetkinliklerinde çalışanları tarafından en az erkekler kadar yüksek bir ...