Bilinçli Farkındalık (Mindfulness)
Son dönemlerin popüler kavramlarından biri olan “Mindfulness” yani Türkçe’ye çevrilmiş hali ile “Bilinçli Farkındalık”ın kökeni Budizm ve Doğu Felsefesi’nin “Farkındalık” kavramına dayanmakla birlikte aslında bir nevi spritüel beceridir. Farkındalık; aydınlanmanın ve ruhu olgunlaştırmanın son basamağıdır ve insanlar binlerce yıldır bu tekniği kullanmaktadırlar. Bu sebeple bu tekniğin modern sağlık uygulamalarında kullanılmasını uygulayıcılar aslında Doğu Felsefesi’ne ve Budizm’e borçludurlar. Bilinçli Farkındalık, köklerini Budizm'in farkındalığı ve Doğu Felsefesi’nin meditasyonundan almasına rağmen, din ve kültürden bağımsız olarak kullanılabilmektedir. Hatta öyle ki günümüzdepsikoloji ve sağlık dünyasında da birçok araştırmada ve tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda ilk çalışmalar ise Prof. Dr. Jon Kabat Zinn tarafından MIT (Massachusetts Institute of Technology) Bilinçli Farkındalık Merkezi’nde gerçekleştirilmiştir. Kabat Zinn birçok Budist öğretmen ile farkındalık üzerine çalışmalar yapmış ve psikoloji bilimi ile bu kavramı birleştirmiştir. Bunun sonucunda Kabat Zinn Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ve Farkındalık Tabanlı Mesleki Eğitim ve Öğretimde Farkındalık Merkezi'ni kurmuştur. Ayrıca Kabat Zinn, bu tekniği kullanarak kişilerin stres düzeylerini düşürmek için “Farkındalık Bazlı Stres Azaltma” (MBSR) ve Majör Depresif Bozukluğu tedavi etmeyi amaçlayan, farkındalığa dayalı bir başka terapi programı olan “Farkındalık Tabanlı Bilişsel Terapi”yi (MBCT) geliştirmiştir. Bu teknikler, özellikle Batı bilimine alışkın olan ve Doğu felsefelerine aşina olmayan kişiler ve pratisyenler için hem kolaylık olmuş hem de Doğu’nun farkındalık felsefesinin Batı’da da popülerleşmesine yardımcı olmuştur.
Peki, Nedir Bu Bilinçli Farkındalık?
Mindfulness yani Bilinçli Farkındalık kişinin şu anda olanların farkına varması ve bunları yargılamadan kabul etmesidir. Bilinçli farkındalığın çalışma sistemi “An”da kalarak, gelecek veya geçmişin içerisinde boğulmayarak basit bir tanımla, “Şimdiki An”a tüm yargılarımızdan arınarak dikkat etmek ve kabul etmekdir. Aslında bu teknik, kavramsal olmaktan çok deneyimseldir. Bir örnek vermek gerekirse; yoğun ve oldukça stresli bir iş günü geçirdiğinizi hayal edin. Etrafınızda gergin insanlar, yükselen sesler, yapılması gereken işler… Aklınızda ise yarına yetişmesi gereken raporlar, ödenmesi gereken faturalar var. Çaresiz ve yorgun hissediyorsunuz. Ancak tepki vermektense dikkatinizi gergin bedeninize, sıkışan göğsünüze yöneltiyorsunuz. Bunları fark ediyor; bu yaşananların geçici olduğunu ve kontrolün sizde olduğunu kendinize hatırlatıyorsunuz. Ardından bu durumu değiştirmek ve güzelleştirmek için çok sevdiğiniz bir anınızı düşünüyor veya çok sevdiğiniz birini arıyorsunuz ya da kulaklıklarınızı takıp müzik dinliyorsunuz. Böylece içinde bulunduğunuz sıkıntılı an ile mücadele edebiliyorsunuz. Hatta yara almadan çıkabiliyorsunuz. Çok tanıdık değil mi? Zaten çoğumuz özellikle zor zamanlarımızda bu tarzda davranışlar sergiliyoruz. Bu da bizim stresle mücadele şeklimizi gösteriyor. Özellikle, yaşamımız boyunca gelişim dönemlerimizin her bir evresinde pek çok fırsat ve güçlük ile karşılaştığımızı düşünürsek; bilinçli farkındalık bize en azından bu güçlüklerle nasıl başa çıkabileceğimizi veya yara almadan nasıl kurtulabileceğimizi öğretmiş oluyor. Böylece psikolojik dayanıklılığımız da artıyor. Üstelik mevcut deneysel kanıtlar bize bu tekniğin; psikolojik iyiliği arttırdığını, stresi azalttığını, depresyonu hafiflettiğini, psikolojik rahatsızlıkları azalttığını, bağışıklık fonksiyonunu güçlendirdiğini, ilişkileri iyileştirdiğini de gösteriyor. Sadece bununla da kalmıyor; kişinin kendi duygu ve düşünlerinin farkına varması ve olumsuz durumları düzeltmesi için bir fırsat tanıyor. Böylece kişinin, kişisel gelişimini de destekliyor. Özellikle günümüz modern dünyasında stresin kişiler üzerindeki baskısını da hesaba katarsak; farkındalık temelli terapilerin kullanımının oldukça faydalı olacağını düşünebiliriz. Sadece gündelik yaşamda değil, iş yaşamında da kullanılması mutlu çalışan sayısını arttırabilir. Çalışan insanların günlerinin çoğunu işte geçirdiğini düşünürsek; bu teknik, kişilerin çalışma hayatlarında stres yaratan noktaları öngörerek stresle daha kolay mücadele edebilmelerini veya bu noktaları düzeltebilmelerini sağlayabilir.
DBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi
Bizi Arayın Eğitmenlerimiz
Benzer İçerikler :
Zekaya olan ilgi, geçtiğimiz yüzyıl boyunca kimi zaman artan kimi zaman azalan bir çizgi izlese de bilim adamlarının yanıt aradıkları sorular aşağı yukarı hep ...
Sosyal, ekonomik, politik, siyasi ve teknolojik gelişmeler toplumların sahip olduğu kültürleri değiştirmiş ve buna uygun olarak kuşakların da yaşayış...
Çoğumuz günün büyük kısmını iş yerinde geçiriyoruz. Hayatın geri kalanından keyif almak için iş yerindeki mutluluğunuzu arttırma hedefi koyarsanız, hayatınızın ...
“Dijitalleşme sürecinde kurumlar kimi zaman empati kurmayı ihmal edebiliyor. Farkında olmadan hem müşterileri hem de çalışanları değersiz ve anlaşılmamış ...
İlginizi Çekebilir :
Günün büyük kısmını geçirdiğiniz iş yerindeki çalışma ortamının önemi ortada. İş arkadaşlarınızla iletişim kurmanın, teknolojinin nimetleri sağ olsun, artık ...
COVID-19 virüsünün Çin’de Aralık 2019 da görülmesinin ardından insanların yaşamı dünyanın heryerinde altüst oldu. Ancak bu süreçte kendi yaşam ...
Değişime uyum sağlamak hayatın her alanında zorlayıcı olabilir. Konu bir şirketin iş süreçlerini değiştirmek olduğunda ise hem liderleri hem çalışanları ...
Yapılan araştırmalara göre iş dünyasında cinsiyet ayrımcılığı, yılda yaklaşık 2,8 milyon dolarlık üretkenlik kaybına yol açıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ...