Mutlu insanların sırrı ne?
Mutlu insanların özellikleri neler? Kendilerine gülmeyi ve bizi güldürmeyi nasıl baÅŸarıyorlar? Bazı insanlar dertlerini zincir yaparken diÄŸerleri nasıl bu kadar eÄŸleniyor diye merak ettik ve Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Zeynep Zat’a bu soruyu sorduk.Hayattan keyif alabilen ve zorluklarla karşılaÅŸsalar da kendi güçleri ile yaÅŸamı iyi götürebilen bir grup var. Kendileriyle alay ediyorlar (dikkat edin, baÅŸkalarıyla deÄŸil, kendileriyle), her ÅŸeyi ve herkesi çok da ciddiye almıyorlar, zayıf yanlarıyla ve hayatta karşılaÅŸtıkları olumsuz olaylarla daha kolay baÅŸ edebiliyorlar. Bunu yaparken de gülüyorlar. Bir anlamda, bir baÅŸ etme yolu olarak mizahı kullanıyorlar. Siz ‘Müdürüm bugün beni haksız yere tersledi’ diye saatler hatta günler boyu karalar baÄŸlayıp otururken, onlar aynı durumda ‘Amaaan boÅŸver’ deyip kaldıkları yerden devam edebiliyorlar. Müdür örneÄŸini, ‘EÅŸim bana kendimi yetersiz hissettiriyor’, ‘Ä°ÅŸ arkadaÅŸlarımla mesafeliyiz’ ya da ‘Bütün arkadaÅŸlarım evlendi, bir ben iliÅŸkilerimi yürütmeyi beceremedim’ gibi örneklerle de çeÅŸitlendirebilirsiniz.
Görünen o ki, bir kısmımız hiç kafamıza takmaz, gülüp geçerken; bazılarımız için atlatması o kadar da kolay olmuyor. Peki, neden? Bazılarımız için günlük yaşamda karşılaştığımız durumlara gülüp geçmenin bu denli güç olmasının bir nedeni bunların bizim için tetikleyici olmaları... Bu ne demek? Günlük yaşamdaki olayları kafaya takıp birkaç gün evden çıkamamak aslında buzdağının görünen kısmı... Görünmeyen kısımda ise genellikle karşımıza geçmişte yaşanmış olumsuz yaşam olayları çıkıyor. Örneğin, bugün birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın ya da eşimizin bizim için yaptığı olumsuz bir yorum karşısında bir cevap veremiyoruz. Yüzümüz düşüyor ya da o an etrafa çaktırmasak da akşam eve gidince içten içe epey dert ettiğimizi anlıyoruz. Hatta kendimizi her zamankinden fazla yemek yerken buluyoruz.
Geri dönüp baktığımızda ise geçmiÅŸte babamızın da zaman zaman bizi eleÅŸtirdiÄŸi, ‘Sen zaten yapamazsın, neyi yaptın ki ÅŸimdiye kadar’ dediÄŸi ya da küçük hatalar yüzünden büyük laflar iÅŸittiÄŸimizi hatırlıyoruz. Yani, kendimizle ilgili ‘deÄŸersizim’ inancına zaten sahibiz. Hele ki, bu duruma erken yaÅŸlardan itibaren ve sık sık maruz kaldıysak, bu bakış açısını edinme ihtimalimiz yükseliyor. DeÄŸersiz hissettiÄŸimiz anları biriktiriyor; yeni olaylara ‘deÄŸersizim’ penceresinden bakmaya baÅŸlıyoruz. YaÅŸadığımız yeni olaylarda kendimizi deÄŸersiz hissedip, gülüp geçmeyi bir yana bırakın, kendimizi çok kötü hissediyor, küstüm çiçeÄŸi gibi içimize kapanıp insanlarla aramıza mesafe koyabiliyoruz. GeçmiÅŸteki bu travmatik yaÅŸantıları terapide çalışmak, bu anılara karşı duyarsızlaÅŸmayı saÄŸlayabiliyor. GeçmiÅŸteki o anı artık bugünkü yaÅŸantımızı kontrol edemiyor. Ä°ÅŸte o zaman gülüp geçmek de daha kolay oluyor.
Pardon Siz Nerelisiniz?
Åžimdi gelelim çukurun yanından bile geçmeyenlere… Onlar neyi farklı yapıyor? Bu dünyada baÅŸlarına gelen her olumsuz ÅŸeyden kendilerini sorumlu tutmuyorlar. ‘Ben çirkinim, yeteneksizim, ÅŸiÅŸmanım’ demiyorlar. Oldukları gibi iyi olduklarını, ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını biliyor, geri kalanı için de hayıflanmıyorlar ve müdürleri onları terslediÄŸinde bunu kiÅŸiselleÅŸtirmek yerine durumun müdürün kendisi ile de ilgili olabileceÄŸini fark edip kendilerine dert etmiyorlar. Bunun için çok düşünmelerine de gerek kalmıyor, otomatikleÅŸmiÅŸ ÅŸekilde böyle davranıyorlar.BoÅŸ Verebilmek Ciddi Ä°ÅŸ BoÅŸ verebilmenin bir beceri olduÄŸunu söylüyor Uzman Psikolog Zeynep Zat. “Süpervizorüm Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk der ki, bu hayatta boÅŸ verebilmenin kendisi ciddi bir beceridir.” Ancak burada boÅŸ vermek tanımını sorumsuzluk ile karıştırmamak gerekiyor. Sizin sorumluluÄŸunuzda olmayan davranışları, tepkileri, davranışları, iÄŸneleyici sözleri hemen üzerinize almamak demek. Bunun yerine, “Bir dakika, bu benimle deÄŸil, onunla ilgili ve ben bunu umursamayabilirim”diyebilmek; rahatsız olmamak, etkilerinden korunmak, onları taşımamak diye de düşünebilirsiniz. Bu anlayışa gelmek acaba biraz deneyim ve yaÅŸ mı gerektiriyor? Uzm. Psk. Zat, bunun sadece pratik gerektirdiÄŸini söylüyor. Bu perspektiften bakmaya baÅŸladıkça ‘boÅŸ vermek’ keyifli bir alışkanlığa dönüşüyor.
Kabul Et, Bul ve Gül
BaÅŸ etme yollarından biri de hata yapmamış gibi yapmak… Ancak bu, mizah kadar iÅŸlevsel bir yol deÄŸil. Hatta iliÅŸkileri kopma noktasına getirebilen, karşı tarafta olumsuz duygular uyandırabilen bir yöntem. KiÅŸi bunu niye yapıyor? Anlaşılan o ki anne-babadan ya da bakım verenlerden hata yapmanın kabul edilemez olduÄŸunu öğrenmiÅŸ ve kendi hatalarını da kabul edemiyor. Oysa hata yaparsanız en kötü ne olur? Bunun üzerine çalışıldığında kiÅŸi, ‘Ben de insanım aslında’ demeye, kendine gülmeye, hata saklama çabalarını itiraf etmeye baÅŸlıyor. Hatasını sahipleniyor, onun yabancı deÄŸil, bir bütünün parçası olduÄŸunu kabul ediyor. Hatta bir üst seviyeye geçebilirse kendini ti’ye alıyor. Formül ÅŸu: Kabul et, nereden geldiÄŸini bul, onunla bütünleÅŸ ve ona gül… Gülüyorlar Çünkü... Hani bazı kadınlar vardır… Sıradan bir hayatları var gibi görünür ama evin, ailenin ve hatta mahallenin neÅŸesidirler. Nasıl bu kadar neÅŸeli olduklarını anlamakta zorlanır insan. Bu kadınların mutluluk halini açıklayan bir araÅŸtırma var. Gallup AraÅŸtırma Åžirketi’nin ‘Mutluluk Bulucu’ adını verdiÄŸi deÄŸerlendirme aracını kullanarak farklı ülkelerde yaptığı araÅŸtırmaların sonucunda, bizim bu yazıda ‘BoÅŸ verebilenler, gülenler, kendileri ile barışık olanlar’ olarak adlandırdığımız grubun bunu yapamayanlardan farklı olan ÅŸu özellikleri ortaya çıkıyor:
** Bir gün içinde, keyif aldıkları şeyleri sıklıkla yapıyorlar. Örneğin sevdiklerini gün içinde daha fazla görüyor ya da işyerindeki molaları keyif aldıkları şeyleri yaparak geçiriyorlar.
** Her ne yapıyorlarsa o konuya yoÄŸunlaşıyorlar. Çalışıyorlarsa sadece yaptıkları iÅŸe, daÄŸa tırmanıyorlarsa sadece tırmanışa, ev iÅŸi yapıyorlarsa ev iÅŸine… Böylece diÄŸer olumsuzluklar bu anlarda akıllarına gelmiyor bile.
** Hayatlarında bir anlam buluyorlar. Örneğin yaptıkları işin başka insanların hayatına kattığı değeri önemsiyorlar. Çocuk yetiştirmeyi, besleyip giydirmekten öte dünyaya bir çocuk kazandırmak olarak yorumluyorlar.
Güldükçe Güzelleşiyor Hayat
Kendine gülebilmenin bir tür baÅŸ etme yolu olduÄŸunu söyleyen Uzm Psk. Zat, böylece hayatın hafifleÅŸtiÄŸini söylüyor. Kilosuna, hatta sadece 3-5 kilo fazlasına takılıp kalan bir kadın düşünün. Kiloya öyle takılmış ki içine dönmüş, iliÅŸki kurmaktan sakınıyor, yüzü gülmüyor ve aslında kilosu yüzünden deÄŸil, kilosundan rahatsız olması yüzünden yalnızlığı deneyimliyor. Ve hepimiz biliyoruz ki, samimiyetle gülen insanlar çok seviliyor. Kaç kilo olurlarsa olsunlar… Bırakın yalnız kalmayı, arkadaÅŸ ve partner seçenekleri artıyor. Ä°ÅŸ yerinde ciddi bir toplantıda yaptıkları bir espri atmosferi deÄŸiÅŸtirmeye yetiyor, bazen onları liderlik konumuna taşıyabiliyor ve inanın bunun devamı geliyor. NeÅŸeleri onlara yeni iÅŸ imkanları da yaratabiliyor. NeÅŸenin ve gülmenin iÅŸe yaradığını görünce onu kullanma halleri de artıyor. Zat’ın verdiÄŸi ÅŸu bilgi bizi ÅŸaşırtıyor: Ayna karşısında gülümsemesini, ortama girmeden önce esprisini çalışan insanlar var! Bunu neden yapıyorlar? Çünkü onlar neÅŸenin mucizevi etkilerini biliyorlar.
Para mı Mutluluktan Mutluluk mu Paradan?
‘Para mutluluk getirir mi?’ diye sorduk yıllarca. Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk ise soruyu tersten soruyor. Mutluluk para getirir mi? Getiriyor… Ä°ÅŸ yerinde çalışanların mutlu olması verimi direkt olarak artırıyor ve para kazandırıyor. Peki bireysel hayatta? Nice insan var ki en çok para kazandığı dönemde aslında hiç de mutlu olmuyor ve hatta mutlu olmadığı için daha çok para kazanıyor. Konuk, “Esas sorulması gereken insanın hayatta gerçek anlamda nasıl mutlu olacağını bulmasıdır. Mutlu olmak, mutlu yaÅŸamak hayattaki en zor sanattır ve onu yaÅŸamak zaten insanlığın en kutsal amacıdır” diyor. Yani para araç, mutluluk ise bir amaç…
Mutlu Ä°nsanlar...
- Anlamlı yaşarlar.
- Odaklanırlar.
- Yeteneklerini anlamlı işlerde kullanırlar.
- Keyif alırlar.
- Doyum hissederler.
- Eylem içindedirler.
- Zamanı unuturlar.
- Kendilerini verirler.
- Bağlanırlar.
- Kendileri olurlar.
- Kendileri gibi hissederler. Peki Mutlu Hisseden İnsanların Ortak Özellikleri Neler?
- ArkadaÅŸlarla, aileyle ve iÅŸ hayatındaki insanlarla güçlü iliÅŸkiler kuruyorlar ve o iliÅŸkilerden besleniyorlar. (Bu noktada hep sızlanan eÅŸi dostu bir gözden geçirmekte fayda var çünkü mutsuzluk bulaşıcı…)
- Ekonomik yaşantılarını -çok para kazanmasalar da- etkin bir şekilde yönetebiliyorlar.
- Mesleki olarak çok yükselmiş olmaları, hatta çalışmaları bile gerekmiyor ama yaptıkları işe saygı duyuyorlar.
- Gündelik işlerini yapabilecek kadar fiziksel sağlığa ve enerjiye sahip oluyorlar.
21.12.2015 / Hürriyet.com.tr
http://www.hurriyet.com.tr/mutlu-insanlarin-sirri-ne-40029738
Benzer İçerikler :
Türkiye'de internet kullanıcılarının yüzde 90'ının Facebook hesabı var. Psikologlara göre, beğenilme ihtiyacı, sosyalleşme gereksinimi, yalnızlık, ...
26 yıldır psikolojik terapi birikimiyle hizmet veren DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Psikolog Zeynep Zat, Sevgililer Günü'ne ilişkilerinde ...
Yorucu bir eğitim yılını daha geride bırakan öğrenciler için şimdi tatil zamanı. Ailelere önerimiz, çocuklarının bir sonraki ders yılına uyum sağlamalarını ...
En heyecanlı çocukluk anılarından olan bayramlar; yeni alınacak kıyafetler, ayakkabılar, harçlıklar, oyuncaklar ve şekerler gibi geçmişten beri süregelen ...
İlginizi Çekebilir :
Öğle uykusunun Çin'de çalışanlar için "anayasal hak" olduğunu biliyor muydunuz? Peki İsmet İnönü'den Vehbi Koç ve George W. ...
Ocak ayında Ä°stanbul’da açılacak olan KidzMondo’nun çalışanları, Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden eÄŸitim alıyor. Enstitü BaÅŸkanı Uzman ...
Ãœniversite öğrencilerine yönelik yarı zamanlı iÅŸ fırsatları hiç olmadığı kadar artmış durumda. Satış temsilciliÄŸinden satranç öğretmenliÄŸine binlerce iÅ...
Geçen hafta, 30'lu yaşlardaki kadınların anneleriyle olan mesafeli ve çekişmeli ilişkilerine dair hikâyelerini paylaştığım bir yazı yazmıştım. Konuyu ...