Emre Konuk

Zihnimiz Bize Nasıl Kazık Atar 5

Geçen hafta sizlere zihnimizin inançlar karşısında kanıtları bile nasıl göz ardı edebildiÄŸini gösteren bazı olay ve çalışmalardan söz etmiÅŸtim. Buna en iyi örnek “Pearl Harbor Baskını”ydı. Hatırlayacak olursanız, Amiral Kimmel her türlü kanıta raÄŸmen, kendi düşünceleri ve inançları doÄŸrultusunda hareket etti ve bunun bedelini ödedi: Pearl Harbor baskını, Amiral Kimmel’in mahkemeye çıkması ve görevden alınması.

Bu hafta size, sadece inançlarımızın ve düşüncelerimizin deÄŸil, beklentilerimizin de benzer bir çarpıtmaya yol açtığından bahsedeceÄŸim. Buna en iyi örnek insanların nedensel iliÅŸkiler kurarken, beklentileri ya da basit gözlemleri doÄŸrultusunda yaptıkları hatalar… Gelin insan zihninin bu oyununu aÅŸağıdaki örneklerle inceleyelim:

Bir grup hastadan sorumlu bir doktorun düştüğü yanılgıyı anlatan bir örnekle başlayalım. Bu doktor, çalıştığı klinikteki bazı hastalarda bazı belirtilerin (X belirtileri) diğerlerine göre daha baskın olduğunu gözlemliyor ve bu belirtilerin kayıtlarını tutmaya başlıyor. Sonuçta görüyor ki, gözlemlediği X belirtilerini gösteren hastalardan 80 tanesinde A hastalığı gelişirken, 20 tanesinde A hastalığı ortaya çıkmıyor. Bu sonuç doktora gözlemlediği X belirtilerinin, beklediği gibi A hastalığına işaret ettiğini düşündürtüyor.

İlk bakışta doktorun bu sonucu anlamlı gibi görünüyor çünkü doktorun gözlediği X belirtileri % 80 oranında A hastalığına işaret ediyor. Ancak her şey bu kadar basit değil. Doktorun bu gözlemi değerli olmakla birlikte, bu sonuç X belirtilerinin (semptomlarının) A hastalığının işareti olduğu anlamına gelmez, yani istatistiksel olarak anlamlı bir bulguya işaret etmez. Çünkü doktorun bu varsayımını doğrulaması için, X belirtilerini gösteren hastalarla, X belirtilerini göstermeyen hastaları karşılaştırması gerekiyor. Allahtan doktor da sonradan bunu fark ediyor ve geriye dönüp belirti göstermeyenleri de inceliyor.

Doktor bu karşılaştırmayı yapmak için, geriye dönüp baktığında, X belirtilerini göstermeyip A hastası olanların sayısının 40, olmayanların sayısının ise 10 olduğunu görüyor. Bu sonuç da doktora gözleminin ve varsayımının haklı olduğunu düşündürtüyor ve doktor A hastası olanların, olmayanlardan iki kat daha fazla (yani biri 80, diğeri 40) olduğunu söyleyerek varsayımını derinleştiriyor. Ama aslında bu mantık yanlış, kanıtı da aşağıdaki tablonun biraz daha objektif ve dikkatlice incelenmesinde:


1. gözlem: X Semptomları var               A Hastası          A Hastası deÄŸil          Toplam
_______________________________________  80                      20                             100
2. gözlem: X Semptomları yok
_______________________________________  40                     10                               50

Yukarıdaki tablo gösteriyor ki, doktorun edindiÄŸi sonuç yanlış. Doktor mantıksal bir hata yapmanın da ötesinde matematiksel bir realiteyi göz ardı ediyor. DoÄŸrusu ise basit bir oran-orantı hesabında yatıyor. X semptomlarını gösteren 100 hasta var, bunların beÅŸte dördü yani 80’ni A hastası. X semptomları olmayan hasta sayısı ise 50, bunların da beÅŸte dördü yani 40 tanesi A hastası. Yani X semptomları olsun ya da olmasın A hastalığı çıkma olasılığı ya da oranı aynı; beÅŸte dört. Dolayısıyla belirtilerin hastalıkla hiçbir ilgisi yok. Peki bu kadar açık bir mantık hatası nasıl oluyor da görülemiyor, üstüne üstlük sürdürülebiliyor, hala savunulabiliyor? Bu doktor ya henüz ilkokul yıllarında öğretilen oran-orantı hesabını bilmiyor ya da bizim teorimizde olduÄŸu gibi inançları ve beklentilerine dayanarak sonuçları yorumluyor ki, bu da yanlış ya da çarpık bir sonuca götürüyor. Sonuç olarak doktor yanlış baÄŸlar kurarak X semptomlarıyla A hastalığı arasında bir nedensellik kuruyor ki, biz buna “hayali korelasyon” diyoruz.

The Week dergisinde çıkan bir haber de benzer bir çarpıtmaya örnek. Haberde akÅŸam 7’de motor sürenlerin sabah 7’de motor sürenlere göre 4 kat daha fazla kaza geçirme tehlikesi olduÄŸu söyleniyor. Bunun kanıtı olarak da, akÅŸamları yollarda 4 kat daha fazla ölüm olmasını gösteriyorlar. İlk bakışta bu haberin iddiası çarpıcı ve makul gibi görünüyor deÄŸil mi? Ama maalesef bu argüman yanlış, daha da ötesinde yanlı. Çünkü burada sabah ve akÅŸam motor sürüp, kaza geçirmeyenlerin oranı yok; yani “negatif kanıtlar” göz ardı ediliyor. Ayrıca akÅŸam ve sabah yollardaki araç sayısının farkı da dikkate alınmamış. Nitekim araç sayısı arasındaki fark bile, kaza geçirmeyenlerin oranına bakmaksızın argümanın yanlışlığını gösteriyor: akÅŸamları yollarda sabahlara oranla 4 kat daha fazla araç oluyor. Bu da bize sabah ya da akÅŸam motorcuların kaza geçirme olasılığının aynı seviyede olduÄŸunu gösteriyor.

Tüm bu çalışmalarda insanların yanlış ilişkilendirmeler yaparak veya olayların negatif yönlerini görmezden gelerek, ne denli hatalı yargılara vardığını gösteriyor. Günlük akış içerisinde bizlerin de benzer şekilde ne kadar çok bu yanılgılara düştüğümüzü bir düşünün. Üstelik bazen bu hatalı yargılarımız çok ciddi sonuçlara bile yol açabiliyor. Halbuki bu yanılgıya düşmemek için yapılması gerekenler çok basit:

1. Bir olayın başka bir olayla ilişkili olup olmadığını anlamak için olayların birlikte görüldüğü zamanları düşünmeye kalkmayın.
2. Negatif durumlara ya da kanıtlara dikkat edin.
3. Bir şeyleri sadece sizin beklentileriniz ile aynı yönde ya da sadece beklenmedik
diye iliÅŸkilendirmeyin.

05.04.2009

Haftaya “akıl oyunlarına” devam…

Benzer İçerikler :

Evlilikler Nasıl Başlar Nasıl Biter 3

Geçen hafta şöyle bir soru sormuştuk: Nasıl oluyor da insanlar uzun süreler ciddi mesailer harcayarak özenle seçtikleri eşleriyle bir zaman sonra karşılıklı ...

Müşteri Bağlılığı - IV

Geçtiğimiz haftalarda müşteri bağlılığı konusunu ele almış; bağlılığı sağlamanın püf noktalarından biri olan minimum müşteri eforu stratejisinden bahsetmiştik. ...

Kendimizi GeliÅŸtirirken

EÅŸlerin bir ÅŸikâyetle terapiye baÅŸvurma tarihi pek de öyle eskiye dayanmaz. Eskiden yen kırılır kol içinde kalır, ya da tam tersi olabilir hesabı, çarÅ...

Müşteriler Neden Markalarla Evlenir

Geçen hafta Marka evliliğinden, daha doğrusu markayla evlenmekten söz ettik. Deyim çok yerindeydi çünkü evlilik demek, bağlanmak yani duygusal bağlar...

İlginizi Çekebilir :

Marka EvliliÄŸi 3

Önce geçen iki haftanın kısa bir özetini yapalım. Markanın bilinirliği onun iyi bir marka olduğunu garanti etmez. Çünkü hedef, markanın bilinir olması...

Paranormal Mantık

Haftalar boyu sizlerle müeddep, yani edepli, yani terbiyeli ve makul gözüken insanların dahi mantıklarının nasıl şaştığını paylaştım. Artık meseleyi noktaladım ...

Otoriter Rejimler Nasıl Ortaya Çıkar

Bilim adamları senden benden farklı olmayan, normal diyeceğimiz insanların nasıl olup da dehşet verici katliamlara neden olabildikleri, şiddet ...

Epigenetik İlkeler - III

Son iki haftadır, insana dair çok tartışılan"doğa mı (genetik mi) yoksa yetiştirilme mi (çevre mi)?"sorusundan bahsediyor ve bu meşhur soruya bir...