Zihni Sinir Projeleri
Geçen hafta İstanbul’un dünya metropolleri içinde en güvenli olanlarından biri olduğunu ama bunun böyle devam etmeyeceğini söyledik.
Yaklaşan seçimler nedeniyle de, daha önce yine bir genel seçim öncesi, belki memleketine, yaşadığı şehre veya ilçeye bir hayrı dokunsun isteyen bir politikacının veya belediye başkanının dikkatini çeker de birşeyler yapmak ister diye yazdığımız bir yazıyı, yaklaşan yerel seçimler nedeniyle bir kez daha yayınlayalım istedik.
İstanbul’un nüfusu her yıl, çoğunluğu çocuklar ve gençler olmak üzere yaklaşık 400.000 artıyor. Önemli bir kısmı, bir aile kurup ona bakacak bir meslekten ve gerekli becerilerden yoksun olarak yetişiyor.
Bir ülkede en büyük katma değeri o ülkenin üstün yetenekli insanları, iyi yetişmiş sanatçıları, bilim adamları, düşünürleri, profesyonelleri, uzmanları, iş adamları ve politikacıları sağlar. Bir kültüre bu insanlar “ruh” ve para kazandırır, biçim ve yön verir. Sayıları, çıtayı nereye koyduğunuza bağlı olarak %1 ile %10 arasındadır. Sosyolojideki yeni adı: Yaratıcı Sınıftır. Gelişmiş dediğimiz ülkeler bu %10’a odaklanan, geliştirmek için program ve proje üreten ülkeler oluyor.
Artık hayal kurabiliriz.
Senaryomuzun konusu İstanbul’un son 10–15 yılda hızla göç almış, hızla büyümüş, işsizlik oranı yüksek, asayişi gittikçe bozulan, eğitim sistemi yetersiz kalan, alt yapı sorunları olan ve “varoş” olarak sınıflandırılan bir ilçesi.
Halkı için elinden geleni yapan bir belediyesi var. Yaklaşık 80.000 hanede 400.000 kişi yaşıyor. Elektrik, su ve doğalgaz hemen her hanede var. Ulaşmak ve gelişmelerine katkıda bulunmak isteyeceğimiz çocuk ve genç sayısı, çıtayı nereye koyacağımıza bağlı olarak 1000 ile 10.000 arasında değişiyor.
Projenin Finansmanı
Her işin ucu paraya dayanıyor. Bu durumda para bir seferlik değil, sürekli gerekiyor. Bir ilkemiz var: Hizmet kime gidecekse o finansmana katkıda bulunacak. Yani aileler ellerini ceplerine sokacak. Can yakmayacak ama katkıda bulunacak. Bu aynı zamanda aldıkları hizmetin kalitesini de garantileyecek. Yani hizmeti alamazsam, hesabını sorma hakkım olacak.
Hedef projenin yürütüleceği, tüm aktivitelerin yer alacağı bir merkez oluşturmak. Merkeze uygun bir de ad buluyoruz: Gelişim ve Kültür Merkezi gibi. Arsayı Belediye veya devlet veriyor. Zaman içinde gereksinimlere göre genişleyebilecek metrekarede bir yer.
Her hane, her ay kullandığı su, elektrik ve doğalgaz oranında bir para ödüyor. Ortalama hane başına 4.00 YTL. düşüyor. Az tüketen belki de hane başına yalnızca 1.00 YTL. ödeyecek. Yani kesinlikle can yakmayacak. Hatta farkına bile varılmayacak. 80.000 haneden, ayda ortalama 4 liradan 320.000 YTL elde edilecek. Bu, yılda 3.840.000 YTL veya yaklaşık 2.650.000 dolar demek oluyor. Gelir garanti olduğu için, ayrıca AB fonlarından, Dünya Bankasından, Unicef’den istersem çok uzun vadeli ve çok düşük faizli krediler ve hatta hibeler de bulabiliyorum. Projeye pek çok kuruluş da sponsor olarak katılıyor.
Yönetim
Projenin sahibi yerel yönetim oluyor. Ancak Merkezin yönetimi profesyoneller tarafından yürütülüyor. Yönetim Kurulu’na politika, ideoloji bulaşamıyor. Kimlerden oluşacağı daha sonra düşünülüyor. İçeriği, hedefleri, uygulanacak programları Danışma Kurulu belirliyor, Yönetim kurulu onaylıyor. Bütün aktiviteler belgeleniyor ve her program bir araştırma formatında yürüyor. Yani kaynakların verimli kullanılıp kullanılmadığının hesabı veriliyor.
İçerik
Ana hedef:
1. Yukarıda saydığımız profili ileride oluşturacak çocuk ve gençlerin kendilerini geliştirebilecekleri, yaşadıkları çevreye, ülkelerine, belki dünyaya katkıda bulunacakları ortamı hazırlamak
2. Bütün bunların sağlanmasında birinci derecede rol oynayacak olan “ailenin güçlenmesini” destekleyecek programları hayata geçirmek
Artık bundan sonrası hayal gücümüzle sınırlı. Para olduktan sonra…
04.01.2009
Benzer İçerikler :
Geçen hafta kadın erkek meselesinde bir türlü hallolmayan bir şeylerin olduğunu ve her şeyi açıklamasa bile, yapısal farkların katkısı olabileceğinden söz...
Kadın erkek işinde bir türlü hallolmayan bir yan var. Bir teoriye göre ayrı planetlerden geliyor olmamız önemli rol oynuyor. Yani Mars ve Venüs meselesi. Diğer ...
Geçen hafta beyin yıkamanın ne olduğundan söz etmiş ve örnek olarak Patricia Hearst olayını vermiştik. Patricia Hearst’ın zalimce SLA tarafından ...
Geçen hafta şöyle bir soru sormuştuk: Nasıl oluyor da insanlar uzun süreler ciddi mesailer harcayarak özenle seçtikleri eşleriyle bir zaman sonra karşılıklı ...
İlginizi Çekebilir :
Son iki hafta Harlow'un maymunlarla yaptığı "bağlanma" deneylerini anlattık. Bebekliklerinde anneleriyle yakın bedensel temas kurması engellenen, ...
Son iki haftadır, insana dair çok tartışılan"doğa mı (genetik mi) yoksa yetiştirilme mi (çevre mi)?"sorusundan bahsediyor ve bu meşhur soruya bir...
Herhalde 14–15 yaşlarında olmalıyım. Okulda fena halde canım sıkılıyor. Bildiğiniz can sıkıntısı. Canı sıkılan ergen ne yapar? Tabii ki okulu kırar. Yıl ...
Tahminlerimize göre, başlık “stres” olunca, ilk akla gelen, stresin fiziksel sağlığa ilişkin olumsuz etkileri. Ancak bugün, çok önemli olsa da...