Yemekle Kavga: Düşman Kim? - 3
Geçen hafta, çevremiz ve uyarıcıların yeme davranışımızı, yani neyi ne kadar yediğimizi büyük ölçüde belirlediğinden söz etmiştik. Bu veriye dayanarak, Brian Wansink ve çalışma arkadaşları, çevremizi değiştirmek ve böylece daha az yememizi sağlamak için çeşitli taktikler önermişlerdi. Aşağıda bunlara ek öneriler bulacaksınız.
Bu önerilerin basit öğrenme ilkelerine dayandığını ve alışkanlıkları değiştirmede sık kullanıldığını söyleyebiliriz. Bir örnek verecek olursak: Öğrenilecek şey çok zor ve karmaşıksa parçalara böl ve uygulanabilir hale getir. Pek çok beceriyi bu ilkeyle öğreniriz. Örneğin; araba kullanacaksak önce tenha bir yerde deneriz. Aşağıdaki önerilerin az gayretle uygulandığında sonuç vereceğinden büyük ölçüde emin olabilirsiniz.
Bir grup, özellikle masaya oturduğunda çok fazla ve çok hızlı yiyor. Bu kişi yeme tarzını yeniden tasarlamak zorunda:
1. Daha başta yüksek kalorili yiyecekleri masaya getirmemek
2. Küçük tabaklar kullanmak
3. Masadaki yiyecek adedini sınırlı tutmak
4. Tabakta yiyecek bırakma alışkanlığı edinmek
5. Tatlı yerine meyve yemek
6. Tabağın yarısını sebze ile doldurmak
Bir baÅŸka grup; “durmadan atıştıranlar”:
1. Atıştırdığınız yiyecekleri evde, civarda bulundurmamak.
2. “Bulunsun” diye bu tür yiyecekleri depolamamak.
3. Açlık krizi yaşandığında yiyecek başka seçenekler oluşturmak. Meyve ve sebzeler bir çoğunun işine yarar. Protein ağırlıklı gıdalar çoğu zaman işe yarar.
4. Ne yenecekse bir tabaÄŸa konup, masaya oturarak yenebilir.
5. Dayanamadığımız yiyecekler gözden ırak bir yerde durabilir.
Davetler ve Partiler: Bir sıkıntı da, parti, davet ve özellikle açık büfelerde “kendini kaybetmektir”.
1. Yiyecekten en az 1 metre uzakta durmayı deneyebilirsiniz. Daha yakın olursanız, beyninizle kolunuz arasındaki bağ kopabilir.
2. Yemeğinizi gidip alıp masanıza döndüğünüzde, tabağınızda en çok 2 tür yemek bulunsun
3. “SaÄŸlıklı” diye düşündüğünüz yiyecekleri tabaÄŸa bolca koyup, diÄŸerlerine daha az yer bırakmak
4. EÄŸer davet bir “iÅŸ yemeÄŸi” ise oraya eÄŸlenmeye deÄŸil iÅŸ yapmaya geldiÄŸinizi kendinize hatırlatabilirsiniz.
5. Eğer olabiliyorsa bu tür davetlerden erken ayrılın. Gidip gelip yemekten kurtulmuş olursunuz.
“Dışarıda” Yemek: Bu daha çok haftanın birkaç günü dışarıda yeme geleneÄŸi olan kiÅŸiler için sorun olur. Bu metotla, orta ve özellikle uzun vadede, farkına varmadan bol kilo alınır.
1. Et yani protein ağırlıklı bir yemek seçilebilir
2. Bir tek “baÅŸlangıç” ile yetinilebilinir.
3. Tatlı atlanıp meyve ile idare edilir
4. Ekmek tabağı masanın öbür ucunda durur veya garsona ekmek getirmemesi söylenir
5. EÄŸer birden fazla “baÅŸlangıç” istemiÅŸseniz garsona bunların yarısını paket etmelerini söylersiniz ve eve götürürsünüz.
6. Yemekte bol su içebilirsiniz
7. Yerken çatalınızı sık sık masaya bırakabilirsiniz
8. İlle tatlı yiyecekseniz biriyle paylaşmayı önerebilirsiniz
Atıştırmak: Amerika’da günlük kalorinin %30’u atıştırmalardan alınıyor. Yani yalnızca atıştırma makul bir düzeye inse ÅŸiÅŸmanlık problemi ortadan kalkacak. Cennet ülkemizde atıştırma sorunsalı ne haldedir bilmiyoruz. Daha doÄŸrusu Türk insanı günlük kalorisinin yüzde kaçını bu metodu kullanarak alıyor bilemiyoruz. Ama basit bir gözlem, bunun bu coÄŸrafyada da üzerinde düşünülmesi gereken bir sorun olduÄŸunu gösteriyordur sanırım:
1. Etrafta protein ağırlıklı yiyecek bulundurun. Yoğurt, tavuk, ton balığı, meyve vs.
2. Yukarıdaki öneriyi hafife almayın.
3. Bir şey yerken bilgisayarınızı kapatın veya işten uzaklaşın.
4. Yemek stres veya can sıkıntısı ile ilgili ise çiklet çiğneyin
5. Çoğu zaman susadığımızda kendimizi aç sanırız. Her iki meşrubattan birini su ile değiştirin. Tercihan sudan başka bir şey içmeyin
Kaynaklar
Brian Wansink. Mindless Eating. Hay House, 2009
Kelly Brownell. The Learn Program for Weight Management Mind, Scientific American. September, 2009.
11.10.2009 / Yemekle Kavga
Benzer İçerikler :
“Fast food” hakkında senelerdir pek çok ÅŸey yazılır, çizilir. Özellikle fiziksel saÄŸlık bakımından olumsuz koÅŸullar ile iliÅŸkisini ortaya koya...
Geçen hafta, nerede kronik hale gelmiş, aşılamamış bir sorun varsa orada sorunu aşmak için bulduğumuz çözümün ya da çarenin kendisinin sorun haline...
İnanması ne kadar güç olsa da, insanoğlunun dünyaya getirdiği minik insancıklar, hayatta kalmalarını sağlayan bir dolu refleks, duyu, dürtü, her yaşantıyı ...
Dostlar pek çok açıdan yaÅŸamımızın “olmazsa olmaz” birer parçası. Ancak zaman zaman yoÄŸun hayat temposu içinde kendimize odaklanmaktan bizler için ...
İlginizi Çekebilir :
Önce geçen haftanın bir özetini yapalım: Bir çalışan işyerinden memnun olabilir ama bu onun iş yerine bağlanmasını garantilemez. Aynı şekilde bi...
Geçen haftaki yazımızda geleneksel ekonominin genellemeleriyle insanı standardize ettiÄŸinden ve “öngörülebilir” varsaydığından, bu yaklaşıma meydan ...
Var olan müşterileri korumanın ve dahası, onların yeni müşteriler getirmelerini sağlamanın yolu nedir? Önümüzdeki haftalarda, müşterilerinizi sadık ve kazançlı ...
Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...