Emre Konuk

Paranormal Mantık

Haftalar boyu sizlerle müeddep, yani edepli, yani terbiyeli ve makul gözüken insanların dahi mantıklarının nasıl şaştığını paylaştım. Artık meseleyi noktaladım derken fark ettim ki en eğlenceli kısmını es geçmişim. Bugün size önceki bölümlerde anlattığım mantıksız düşünce tarzlarından bazılarının doğaüstü/paranormal inançları açıklamak için nasıl kullanıldıklarını göstermeye çalışacağım.

Bütün cazibesine karşın, doğaüstü inançlarım bir türlü olamıyor. Bazen parmaklarımı üç kere tahtaya vuruyorum veya “ellemterefiş kem gözlere şiş” filan diyorum ama olmuyor, sırıtıyor. Bu inançsızlığımın temel nedeni; doğaüstü olayların tanımı gereği fizik kurallarına göre açıklanamamasıdır.

Psişik olaylar, örneğin; fiziksel bir araç olmadan insanlar arasında düşünce transferi olması, doğumları sırasındaki yıldızların konumlarının insanların kişilikleri üzerindeki etkisi ya da fiziksel bir güç uygulamadan nesneleri hareket ettirmek, eğer kanıtlanırsa, fizik kurallarının tümden değişmesini gerektirecektir. Nitekim ortada kanıt da yoktur. Şimdiye kadar hiç kimse geleceği görme yeteneği sayesinde borsada dünyaları kazanmadı ve ayrıca psişik olayları kontrollü şartlarda tekrarlamanın imkansız olduğu da kanıtlandı.

Sonuç olarak, doğaüstü olaylar dikkatli bir incelemeye tabi tutulduğunda sahte oldukları bulunmuştur. Örneğin: En ünlü 30 Amerikalı astrologa bir kişinin doğum tarihi ve bir tanesi o kişiye ait olan 3 kişilik profili verildi; hiç biri bu kişinin profilini doğum tarihiyle eşleştirmekte başarılı olamadı. Bir başka örnek de bir-iki yıl önce ülkemize de gelip sanatını icra eden, hatta yarışma programlarına katılan Uri Geller’dır. Yıllar önce Stanford Üniversitesindeki laboratuara, “doğaüstü” marifetlerini göstermek için davet edilen Uri Geller, rezil olup apar topar laboratuarı terk etmek zorunda kalmıştı.

Yıllar önce Prof. Acar Baltaş öğrencilere kendi burçlarının raporu diye başka burçların raporlarını vermişti. Onlar da bir güzel uyduğunu söylemişlerdi. Buna benzer yarım düzine araştırma buldum. İnsanlar bir şeye inanıyorlarsa, realiteyi inançlarını pekiştirecek tarzda yorumluyorlardı.

Ben de benzer bir sorudan kalkarak 3000 kişiye kapsamlı bir Kişilik Envanterini uyguladım. Sonuç bazı kesimler için üzücü oldu tabii: Hiç bir burcun hiçbir kişilik özelliği ile en ufak bir bağlantısı, ilişkisi çıkmadı. Aslında bir kaç kişilik özelliğinde var gibi gözüküyordu ama biraz kurcalayınca bu ilişkinin burçlarla değil mevsimlerle olduğunu gördüm. Kusura bakılmasın bilim böyle söylüyor. Ne yapalım ki, herkes ömrünün geri kalanını bu acı gerçeği kabullenerek geçirmek zorunda kalacak.

Doğaüstü inanç ile ilgili iki soruyu iyi ayırt etmeliyiz: İlk olarak, bu inançlar insanın zihninde nasıl oluşuyor? İkincisi de, başlamışken, nasıl sürdürülüyor? Maç başlamadan önce her iki kale direğine üçer kere vuran kaleci, her maça mutlaka aynı çorapla çıkan voleybolcu, ellerini karşısındakinin bedenine yaklaştırdığında şifa verdiğini düşünen ‘enerjici’, bu enerjiden medet uman kişi ve kendine göre bir formülle oynayan kumarbazın yaptıkları... Nasıl oluyor da bu insanlar eylemleri ile sonuçları arasında anlamlı bir ilişki olmadığı halde bu davranışlarına devam edebiliyorlar?

Bir araştırmada, Bobo adı verilen oyuncak bebek, her 15 saniyede bir, çocuklar o sırada ne yapıyor olurlarsa olsunlar, ağzından bir bilye çıkardı. Çocuklara, yeteri kadar bilye toplarlarsa odadaki oyuncaklardan birini alabilecekleri söylendi. Çocukların %75’i çok belirgin batıl inançlar geliştirdi. Bilye alabilmek için Bobo’nun karşısına geçip dilini çıkarmak, Bobo’yu öpmek, burnuna dokunmak gibi. Çocuklar bu davranışlarının onlara bilye kazandırdığını sanıyorlardı. Benzer birçok çalışma yetişkinlerde de aynı sonucu verdi. Yani, doğaüstü inancın temelinde basit öğrenme ilkeleri yatıyor.

Peki, çok inanılan bir şey gerçekleşmediğinde neden inancımızı değiştirmiyoruz? L. Festinger kıyametin yakında kopacağına inanan bir tarikatla ilgili olarak gözlemini anlatıyor. Günü gelip de kıyamet kopmadığında, müritler lidere daha çok bağlanmışlar. Festinger bunu, inanç sistemleriyle oynamanın çok daha fazla rahatsızlık yaratmasına bağlıyor. “İmanını eksik etmemek” sorgulamaktan çok daha kolay. İmanınızı eksik etmeyin.

Kaynaklar

1. I.L.Janus and L.Mann., Decision Making. New York: Free Press, 1977. 2. J.Baron., Thinking and Deciding. Cambridge: Cambridge University Press, 1988 3. Stuart Sutherland., Irrationality. Pinter and Martin LTD, 2007. 4. Festinger, L., When Prophecy Fails. New York: Harper & Row, 1956. 5. Vyse, S. A., Believing in Magic. Oxford Press 1997. 17.05.2009

Benzer İçerikler :

Mutluluk: 5 Gerekli Unsur

Mutluluğumuzu arttıracağını düşündüğümüz çoğu şey yanlış yönlendirmelerden kaynaklanan bilgiler ve genelde de çoğu tümüyle yanlış. Genel olarak mutluluğun ...

Kendini Gerçekleştiren Kehanetler

Geçen hafta David Rosenhan’ın bir araştırmasını özetlemiştim. Sekiz sahte hasta, yani normal kişi, akıl hastanesine sanki hastaymış gibi baş...

Yaratıcılık

Scientific American Mind dergisinin editörü Mariette DiChristina, yaratıcılık konusunda farklı bakış açıları ve geçmişleri olan üç önemli uzmanla; Fordham...

Korku Kültürü - III

Geçtiğimiz haftalarda, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan bahsetmiş; “korku ticareti”nin psikolojik bir silah olarak, etkilemek ve ...

İlginizi Çekebilir :

Yöneticiler İçin Başarı Stratejileri 1

CCL (Center for Creative Leadership) bizim bugün liderlikle ilgili ne biliyorsak pek çoğunu borçlu olduğumuz bir araştırma ve eğitim kurumu. 1983’de...

İki Dillilik / Çok Dillilik Ve Beyin Gelişimi - II

Geçtiğimiz hafta, iki dillilik/çok dillilik ve beyin gelişimi üzerine konuşmuş, iki dil öğrenerek yetişmenin birtakım bilişsel becerilerin gelişimine belirgin ...

Döngüleri Kırmak 4

Önce kısa bir özet: Nerede kronik hale gelmiş, aşılamamış bir sorun varsa orada kısır bir döngünün oluştuğunu görebiliriz. Yani sorunu aşmak için bulduğumu...

İletişim Kuramı Ve Çift İlişkileri

Geçtiğimiz haftalarda, insan ilişkilerini, psikopatolojiyi ve psikoterapiyi kişilerarası ilişkiler bağlamında ve iletişim biçimleri üzerinden inceleyen bir ...