Otoriter Rejimler Nasıl Ortaya Çıkar
Bilim adamları senden benden farklı olmayan, normal diyeceğimiz insanların nasıl olup da dehşet verici katliamlara neden olabildikleri, şiddet uygulayabildikleri sorusuna cevap bulmak istediler...
Geçen hafta bunlardan bir ikisini özetledim. Milgram katılımcılardan “öğrenme” deneyinde “başarısız” olanlara elektrik şoku vermelerini istemişti. Katılımcıların üçte ikisi 450 voltluk akımı vermişlerdi. Yalnızca araştırmacı öyle istiyor diye.
Stanford “Hapishane Araştırmasında” ise, denekler hükümlü ve gardiyan olarak ayrılmışlar, ancak araştırma 6. günde, gardiyanların aşırı şiddet uygulamaları nedeniyle yarıda kesilmişti. Unutmayalım, burada “gardiyanlar” Stanford Üniversitesinde okuyan sağlıklı öğrenciler. Hiç bir patalojileri yok.
Araştırmacılar bu ve benzeri araştırmalardan iki önemli sonuç çıkardılar:
- Bireyler bir gruba dahil olduktan sonra, entelektüel ve ahlaki yargılama kapasitelerini yitirirler. Bu nedenle gruplar potansiyel olarak zararlıdır.
- İnsanlar gruplara ayrılır ve eşit güce sahip olmazlarsa ve ellerine güç verilirse, kaçınılmaz bir biçimde zorbalık yapmaya başlarlar.
Pek çok araştırmacı bu karamsar yaklaşımı eleştirdi. Bir kere Stanford deneyinde araştırmacı gardiyanlara şöyle bir talimat vermişti: “Mahkumlarda korku duygusu yaratabilirsiniz... Hayatlarının tamamen bizim kontrolümüz altında olduğu düşüncesini yaratabilirsiniz...Hareket özgürlükleri olmayacak, bizim izin vermediğimiz hiç bir şey yapamazlar, söyleyemezler.”
Stanford “Hapishane Araştırmasını” eleştirenlerin söylediği şeylerden biri de; grupların öyle her zaman kabul edilemez, antisosyal davranışlarda bulunmadığıdır. Örneğin gruplar baskıya ve zorbalığa karşı çıkarlar. Tarih haksızlığa karşı ayaklanmış grupların hikayeleri ile doludur. Ayrıca, insanlar toplumun kabul etmediği normları benimsemiş gruplardan da uzak dururlar.
BBC Hapishane Deneyi
İki araştırmacı; Reicher ve Haslam Stanford deneyini BBC’nin sponsorluğunda tekrarladılar. Denekleri Zimbardo’nun yaptığı gibi yönlendirmediler. Mahkumlara belli şartlarda gardiyan statüsüne geçme olanağı tanıdılar. Sonra da bu hakkı kaldırdılar.
İlk başta, mahkumlar son derece uysal davrandılar. Gardiyan olamayacaklarını öğrendiklerinde, kendilerini grup üyesi olarak hissetmeye başladılar ve gardiyanlarla işbirliği yapmaktan vazgeçtiler. Dahası, bu paylaşılan kimlik duygusu, gelişmiş bir organizasyon ortaya koymalarını sağladı. Araştırmanın ileriki zamanlarında, mahkumlar, daha olumlu ve güçlü hale geldiler. Teori buraya kadar güzel işledi.
Ancak gardiyanlar araştırmacıları epey şaşırttı. Çoğunluğu, grupların ve gücün tehlikeli olduğu düşüncesi nedeniyle rahatsızlık hissettiler ve mahkumların davranışlarını denetlemede isteksiz davrandılar. Hiç bir zaman ortak kimlik duygusu oluşturamadılar. Araştırmanın ilerleyen aşamalarında, gardiyanların yönetim kapasitesi neredeyse tamamen ortadan kalktı.
Altıncı günden sonra, mahkumlar gardiyanlara meydan okumak için işbirliği yaptılar ve bazı gardiyanları da aralarına alarak, kendi deyimleri ile: kendini kendini yöneten, kendini disipline eden bir komün oluşturdular. Komünün kurallarını bozan ve verilen görevlere uymayan katılımcılara yaptırım uygulanmadı.
Bu noktada belki de en şaşırtıcı sonuç; komün yaşamını destekleyen bakış açılarını yitirmeleri oldu. Komüncülerin bir kısmı, gardiyan olmalarını sağlayacak bir darbe önerisinde bulundular. Siyah bereler ve siyah güneş gözlükleri talep ettiler. Gerekirse güç kullanabilecekleri bir düzeni savundular. Dahası eski demokrat komüncüler, otoriter rejime engel olabilecek girişimleri de engellediler. Yani iş dönüp dolaşıp 30 küsur yıl önce yapılan Stanford deneyinde varılan sonuca dayandı. Araştırmacılar Stanford çalışmasındakine benzer bir güç kullanımına fırsat vermeden, sekizinci günde çalışmayı sonlandırdılar.
Alınacak Dersler
- Gardiyanlar sahip oldukları gücü kullanmadılar. Bir kısmı komüncü oldu.
- Komüncüler ortak değerlerine sahip çıkıp, kurallara uymayanlara yaptırım uygulamadılar. Kaos ortaya çıkınca otoriter bir rejime kaydılar.
Kısacası bu deneyde zorbalık, mahkumların ve gardiyanların daha demokratik ve insani bir arayış içine girmeleri ama değerlerini koruyacakları sosyal sistemi geliştirememeleri nedeniyle ortaya çıkıyor. Sosyal sistem çöktüğünde, insanlar alternatiflere daha açık hale geliyorlar. Oysa ortak olarak paylaşılan değerler ve inançların devamlılığını sağlayan şey, sahip olunan toplumsal güç. Bu güç kullanılmadığında diğer kültürleri benimseme eğilimi ortaya çıkıyor. Şiddet ve zorbalık içerse bile.
Acaba kendi demokrasi maceramıza bakacak olursak bu şablonu görebilir miyiz?
Kaynaklar
- Obedience to Authority. Stanley Milgram. Harper Perennial, 2004
- Psychology in Organizations: The Social Identity Approach. Second Edition. S., Alexander Halsam. Sage, 2004.
- The Psychology of Tyranny. Alexander Halsam & Stephen D. Reicher. Scientific American Mind, Vol. 16, No. 3, 44-51.
30.10.2005
Benzer İçerikler :
Birkaç haftadır travmalardan ve ‘Hayatın Tuzaklarından’ söz ediyoruz. Önce kısa olmasına gayret ederek bir özet yapalım: 1. Bir yaşantının ...
Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu ele almıştık. Atlamış olanlar için, öncelikle, hipnozun klinik bir yöntem olarak kullanılmasının, ve ...
İşe, birkaç hafta önce, Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde yaptığımız “kişilik özellikleri ile evlilik uyumu” arasındaki ilişkileri irdeleyen ...
Sizler de fark etmiş olmalısınız ki egzersiz bir nevi doğal enerji kaynağı. Yalnızca iyi olanı daha iyi hale getirmekle kalmıyor; aynı zamanda pek çok derde ...
İlginizi Çekebilir :
Daha önce bu köşede, varsayımların, herhangi bir alana dair yaklaşımımızı, tutum ve davranışlarımızı belirleyen yapı taşları olduğundan bahsettiğimizi...
Yarın eğer bir Terapistle ya da Psikolojik Danışman’la randevunuz varsa, gittiğinizde kapısının mühürlendiğini ve faaliyetine son verildiğini...
Birkaç haftadır travmalardan ve ‘Hayatın Tuzaklarından’ söz ediyoruz. Önce kısa olmasına gayret ederek bir özet yapalım: 1. Bir yaşantının ...
CCL’in (Center for Creative Leadership) “başarılı yöneticiler” ve “inişe geçen yöneticilerle” yaptığı araştırmaya devam ...