Nasıl Zayıflayacağız? 2
Geçen hafta, kilosuyla kronik sorunu olan bir danışanın portresini çizmiştik. Figen Hanım yaklaşık 15 yıldır zayıflamaya çalışmakta, zaman zaman başarılı olmakta, ancak bir zaman sonra da hepsini, bazan fazlasıyla geri almaktadır. Bu başarısızlık sürekli kızgınlık, öfke ve suçluluk yaşamasına neden olmaktadır. Yıllarca, aslında keyif alması gerekirken yemekle kavgalı yaşamış ve bu zamanla kendisiyle kavgaya dönüşmüştür. Bu döngü, yemekle kronik sorunu olan kişilerin tipik döngüsüdür.
Döngüyü Kırmak
Herhangi bir sorun kronik hale geldiğinde genel strateji:
1. Hedefi doğru tanımlamak
2. İşe yaramayan ve sorunun devamına neden olan yöntemi bırakmak
3. Hedefe ulaştıracak doğru stratejiyi, yöntemi bulmaktır.
Kilo sorununda ilk hata; sorunu “kilo verememe-zayıflayamama” sorunu olarak tanımlamaktır. Bu tuzağa kişiye yardımcı olmaya çalışan uzmanlar da düşer. Sonuçta kişi her zayıflayışında nasıl zayıflanacağını öğrenir ama istediği kiloda nasıl kalacağını ve daha önemlisi herkes gibi normal yemek yemek nasıl birşeydir öğrenemez.
Dolayısıyla ana hedef: Kişinin yemekle ve kendisiyle girdiği kavgayı bırakmayı, herkes gibi normal yemek yemeyi ve yemekten keyif almayı öğrenmesidir.
İşe yaramamaya mahkûm bir başka yöntem; aşırı düşük kalorili rejim uygulamaktır. Düşük kalorili rejimler, açlık krizlerine neden olur ve kırmaya çalıştığımız döngüyü pekiştirir. Rejimde yasakların olması ve kiloyu hızla vermeye çalışmak da aynı şekilde döngüyü kırmamızı engeller. Zayıflama programlarının %98’inin başarısızlıkla sonuçlanmasının ana nedeni bunlardır.
Yöntem
İlk yapacağımız şey; bir diyabet ya da endokrinoloji uzmanına görünmek ve ortada organik bir sorunun olmadığından emin olmaktır.
Diyelim 100 kiloyuz ve günde ortalama 3.500 kalori alıyoruz. Hedefimiz yemekle kavgayı bitirmek ve bir yıl içinde 75 kiloya inmek.
1. Yasak yok. Herşeyi yiyebiliriz.
2. Kendimize soracağımız soru şu: 3.500 kaloriyi günde ortalama kaç kaloriye indirirsem az bir zorlanmayla bir haftayı geçirebilirim? Diyelim ortalama 3.300 kaloride karar kıldık ve her gün yediklerimizi ve yanına kalorilerini yazdık. Bu aşamada “sağlıklı-dengeli beslenme” meselesini bir kenara bıraktık. Herşeyi aynı anda çözemiyoruz.
Bu yöntem bize bir taşla birkaç kuş vurmamızı sağlar: Her zamankine yakın bir kalori aldığımız için açlık krizine girmeyiz. Yasak olmadığı için kafayı yemeğe takmayız. Takarsak da mesele yok, çünkü herşey serbest. Hafta içinde istersek bazı günler daha az kalori alarak kendimize kredi açar, bu krediyle Cumartesi akşamı arkadaşlarla gittiğimiz yemekte ne istiyorsak onu yeriz. Burada hedef; kavgayı bitirmek ve uzun yıllar kontrolümüz dışında yaşadığımız bir süreci acı çekmeden kontrol eder hale gelmektir. Genellikle de, birkaç hafta içinde bu sağlanır.
3. Kilo vermek demek; yağları eritmek demektir. Böyle olduğu için de gıda rejimleri yağ tüketimini kısıtlar. Bu çoğu zaman neredeyse alınan yağı sıfırlama noktasına varır. Bu strateji ister istemez gün içinde aldığımız gıdalarda karbonhidrat oranını yükseltir. Bu, hem çok sık acıkmamızı, hem de ensülin salınımını arttırdığı için kilo almayı hızlandırır. Ana politika; özellikle rafine karbonhidrat ve şeker oranını düşürmek, sebzeyi, salatayı, proteini ve yağı şimdilik serbest bırakmaktır.
4. Her hafta aynı soruyu soruyoruz: Bu hafta az sıkıntıyla geçebildi mi? Eğer görece rahat geçirmişsek, bu hafta kaç kaloriye inelim? Uzmanlar tarafından tavsiye edilen inebileceğimiz kalori miktarı 1.200. Bunun altına inmek ciddi sağlık riskleri oluşturuyor. Ayrıca beynimiz de gıdasını alamıyor. Bunun altındaki gıda rejimlerini bir doktor gözetiminde yapmak gerekiyor.
Önümüzdeki hafta konuya devam edeceğiz ama artık noktayı da koyacağız.
16.03.2008
Benzer İçerikler :
Geçen hafta sizlerle Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde yaptığımız bir dizi araştırmanın sonuçlarını paylaşmaya başlamıştık. Bunlardan ilki şu soruya ...
Bir yazımda “şiddet ve boyun eğme” ilişkisi üzerinde durmuş ve şu soruları sormuştum: Nasıl oluyor da bir Hizbullah üyesi evinin bodrumunda bir ...
Geçtiğimiz hafta, çocukların güçlü yanlarının alıştığımızdan farklı bir sınıflandırmasını yapmıştık. Biraz daha içerikten bağımsız, biraz daha yol, yöntem ile ...
Daha önceki yazılarımızda Kahneman ve öğrencilerinin karar alma ve bununla bağlantılı olarak, karar almayı etkileyen ikna yöntemlerinden söz etmiştik. İyi bir...
İlginizi Çekebilir :
Bir süredir, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan, korkunun yaşamlarımız üzerinde çarpıcı bir belirleyiciliği olduğundan bahsediyoruz. Önce, son ...
Ne çok işitmişizdir: "İnsan akıllı hayvandır". Ama değildir. Yani aklımızı düşündüğümüzden çok daha az kullanırız. Örneğin; matematik problem...
Acaba bir insan doğasından söz edebilir miyiz? Eğer bunu yapabiliyorsak, şunu iddia etmiş oluruz: Yer yüzündeki tüm insanlarda ve kültürlerde ortak olan çok ...
Önce kısa bir özet. 1. Temel sorumuz şuydu: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin uzak geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? Evet,...