Mutluluğun Yolları 2
Geçen hafta lafı şöyle bağlamıştık: Mutlu olduğunu söyleyen kişiler daha çok olumlu duygulara sahipler, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle veriyorlar ve yaptıkları şeylerin onlar için anlamlı olduğunu, yani daha büyük bir amaca hizmet ettiğini söylüyorlar.
Bugün olumlu duyguların, yaşantıların yaşamımıza neler katabileceğini özetleyelim. Tam 75 yıl önce yapılan bir araştırmayı psikologlar, eğitimciler ve yönetim bilimcileri, en az 50 yıl, hiç dikkate almadı. Eğer alınsaydı ve derinleştirilseydi bugün ruh sağlığı, eğitim politikaları ve organizasyon modelleri ile ilgili olarak belki de çok farklı bir yerde olacaktık.
Dr. Elisabeth Hurlock araştırmasında 4, 5, ve 6. sınıf öğrencilerinin, matematik dersinde takdir, eleştiri, kayıtsız kalma biçiminde geri bildirim almalarının, matematik performansına bir etkisinin olup olmayacağını merak etti. Sonuçlar 2, 3, 4, ve 5. günlerde çocukların kaç tane matematik problemi çözdüklerine bakılarak belirlendi. Çocukları 3 gruba ayırdı. Bir matematik testi uygulandı. 1.Gruptaki çocuklar teker teker başarılı oldukları için takdir edildi. 2.Gruptaki çocuklar da teker teker başarısız oldukları için eleştirildi. 3.Gruptaki çocuklara hiçbir şey söylenmedi. Bunlar sınıfta herkesin içinde yapıldı.
Kuru Bir Aferin
“Takdir edilen” ve “eleştirilen” çocukların 2.Gündeki performansı arttı. Ancak 3.Günden sonra “eleştirilen” öğrencilerin performansı düştü ve 5.Günde “kayıtsız” kalınan öğrencilerle aynı düzeye geldi. Takdir edilen öğrenciler 5.Günde çok daha fazla sayıda sayıda problem çözüyorlardı. Genel gelişme şöyle oldu. Takdir edilenler %71, Eleştirilenler %19, Kayıtsız kalınanlar ise %5 daha fazla sayıda problem çözüyorlardı. Yani kuru bir aferin bile performansı %71 arttırmaya yetiyordu.
Nobel ödüllü Psikolog Daniel Kahnemann’a göre gün boyu 20.000 “an” yaşarız. Bunların her biri birkaç saniye sürer. Hafızamızda yer eden resimlere, imajlara baktığımızda da, bunların zaman içinde belli bir noktanın hatırlanması olduğunu görürüz. Genellikle hatırlananlar ya “olumlu” ya da “olumsuz” anlardır. Nötr anlar neredeyse hatırlanmaz. “Olumlu” ve “olumsuz” yaşantıların bazıları yaşamımızda son derece köklü değişikliklere neden olurlar.
Altın Oran
Köklü değişimlere yol açan yaşantıların sayısı azdır, ama öyle kolay hatırlanamayan yaşantıların da önemli olduğunu anlıyoruz.
Pozitif Psikolojiyle uğraşan araştırmacıların gittikçe çoğalan bulgularına göre, küçük ama sık olumlu yaşantıların yaşam kalitesine katkısının çok fazla olduğunu görüyoruz. John Gottman çiftlerle yaptığı bir dizi araştırmada, 5’e 1 gibi bir “sihirli” bir oran olduğunu gördü. Yani bir çiftin ilişkisinde 5 olumlu yaşantıya 1 olumsuz yaşantı yer alıyorsa o beraberlik sağlıklı ve uzun ömürlü oluyor. Bu oran 1’e 1 yaklaştığında evlilik boşanmanın eşiğinde demek oluyor.
Gottman bu gözlemlerinin doğru olup olmadığını sınamak için iki matematikçiyle işbirliği yaptı. Yeni evlenen çiftlerin 15 dakikalık sohbetlerini kaydetiler.Konuşmalarda geçen olumlu ve olumsuz mesajları saydılar. Sonra da 5’e 1 kuralına göre hangi çiftlerin boşanacağını, hangilerinin ise beraberliklerini sürdüreceklerini tahmin ettiler. 10 yıl sonra baktıklarında boşanacak çiftleri %94 oranında doğru tahmin ettiklerini gördüler. Bir daha tekrar edelim: Bu tahminler yalnızca 15 dakikalık konuşmalar izlenerek yapıldı. Ders: Eşinize bir adet olumsuz bir şey yaptığınızda, tamir için beş adet iyi bir şey yapacaksınız. Hayat lunapark değil.
Bu oran iş yerlerinde de geçerli. Frederickson ve Losada’nın araştırmasında olumlu-olumsuz iletişim 3’e 1 oranının üzerine çıktığında ekiplerin verimliliği anlamlı bir biçimde artıyor. Ancak iş yerlerinde bu oran 13’e 1 oranının üzerine çıkarsa verim düşüyor. Anlaşılan olumsuza tümüyle kayıtsız kalmak da doğru değil. Yani “Pollyana”cılığın alemi yok.
Sağlık ve Uzun Ömür
180 Katolik Rahibeyle yapılan araştırma daha da ilginç. Araştırmacılar, yaşları araştırma sırasında 75-95 arasında olan rahibelerin 20’li yaşlarda yazdıkları günlükleri incelediler. Baktıkları şey; günlüklerde geçen olumlu ve olumsuz yaşantıların sayısıydı. Günlüklerinde olumlu yaşantıların sayısı olumsuz yaşantılara göre daha fazla olan rahibelerin 10 yıl daha fazla yaşadığını gördüler. Daha da ilginci, olumsuz yaşantıları daha fazla olan rahibelerin 25’i, olumlu yaşantıları olanların ise ancak 10’u araştırma sırasında ölmüşlerdi. Sigaranın erkeklerin yaşamından 5.5 yıl, kadınlardan da 7 yıl götürdüğünü düşünürsek, olumsuz duyguların etkisi daha da belirginleşiyor. Yazık, sigarayı bırakmakla cebelleşen Reha Bey’e bir iş daha çıktı.
Başka araştırmalar, örneğin iyimserliğin sağlıkla yakından ilgili olduğunu gösteriyor. İyimserlerin enfeksiyonla savaşan T4 hücrelerinin sayısı daha fazla. İyimserler yılda 1’den daha az, kötümserler ise yılda 3.5 kere doktora gidiyorlar. Ayrıca olumsuz duyguların ve yaşantıların insan sağlığı ve ruh sağlığı ile ilişkisini gösteren binlerce de araştırma var.
Önümüzdeki hafta olumlu duyguları arttırmak ve olumsuzları azaltmak için günlük yaşamımızda neler yapabiliriz, hangi stratejileri yaşama geçirebiliriz, bunun üzerinde duracağız.
13.03.2005
Kaynaklar
- Tom Rath & Donald O. Clifton, How Full Is Your Bucket?, Gallup Press, 2004
- John Gottman, Why Marriages Succeed or Fail?, Fireside, 1994
Benzer İçerikler :
Var olan müşterileri korumanın ve dahası, onların yeni müşteriler getirmelerini sağlamanın yolu nedir? Önümüzdeki haftalarda, müşterilerinizi sadık ve kazançlı ...
Geçen hafta sizlere, psikolojinin günlük yaşamımızın ne denli içinde bulunduğundan bahsetmiş ve hayatın içinden bir konu olması nedeniyle, sürekli psikolojiye ...
CCL’in (Center for Creative Leadership) “başarılı yöneticiler” ve “inişe geçen” yöneticilerle yaptığı araştırmayı özetlemeye ...
Bu köşeyi sıklıkla takip eden okurlarımız bilirler, bilinmeyenlere ve yanlış bilinenlere değinmeyi kendimize vazife edinmişizdir. Geçen haftalarda popüler ...
İlginizi Çekebilir :
Bir süre önce yemek, kilo alma, zayıflama ve bütün bunların etrafında oluşan, bütün dünyada devasa boyutlara ulaşan ve içine ilaç şirketlerind...
Bildiğiniz gibi bir süredir çeşitli sosyal etki unsurları ve ilgili ikna stratejileri üzerine konuşuyoruz. Son olarak geçtiğimiz hafta, insanların kişisel ...
Geçtiğimiz hafta motivasyon konusuna giriş yapmıştık. Çarpıcı bilimsel çalışmalara rağmen onlarca yıldır meselenin doğru anlaşılamadığına, motivasyon hakkında ...
Geçen hafta beyin yıkama olgusuyla sinirbilim ve duygusal-bilişsel psikolojinin ilişkisinden biraz söz etmiştik. Beyin yıkama sürecinde kişilerin özgür ...