Mutluluğun Yolları 1
Geçen hafta bizi neler mutlu eder ve neler mutlu etmez üzerinde durduk. Gördük ki,gelir düzeyi bir yere kadar mutluluğumuza katkıda bulunuyor, sonra bir etkisi yok. Aldığımız eğitimin, çekici olup olmamamızın ise hiç bir etkisi yok. Terfi etmek vepiyangodan para almak gibi edinimler başta mutlu ediyor ama sonra eski halimize dönüyoruz. Sağlığımız ciddi biçimde bozulsa, örneğin felç geçirsek bile, önce keyfimiz kaçıyor, sonra eski düzeyimize dönüyoruz. Gençler yaşlılara göre daha mutsuz ve hele TV başından ayrılmıyorlarsa daha da mutsuz. Arkadaşlar ve sosyal çevre mutluluğumuza en büyük katkıyı yapıyor. Evliler de bekarlardan daha mutlu ancak buradaki ilişki biraz karmaşık. Yani başka bir yazının konusu olmayı hak ediyor.
Daha fazla erteleyemiyeceğimiz soruyu sorabiliriz: Mutluluğu tanımlayabilir miyiz? Aslında soru biraz anlamsız gibi, çünkü kime sorsak bize mutluluğun tanımını yapar ve çoğu da birbirinden farklı olur.
Keyifli Yaşam
O zaman soruyu belki şöyle sorabiliriz: Mutluluk araştırılabilir, yani bilimin alanına girebilir mi, yani ölçülebilir mi? Evet bu yapılabilir. Örneğin insanlara ne kadar mutlu olduklarını, yaşamdan ne kadar doyum aldıklarını sorabiliriz. Çok mutlu ve çok mutsuz olduklarını söyleyen kişileri ayırır, onların duygularına, düşüncelerine ve davranışlarına bakabilir, birbirlerinden nerelerde ayrıldıklarını görebiliriz. Bu yöntem bize ayrıca mutluluğun yollarını da gösterebilir.
O zaman bir sürü araştırmadan çıkan bir sonuçla işe başlayabiliriz: Mutlu olduğunu söyleyen insanların sahip oldukları olumlu yaşantıların sayısı olumsuz yaşantılara göre çok daha fazla. Örneğin; doyum, kıvanç, dinginlik, huzur, iyimserlik, umud, özgüven, orgazm, coşku, neşe, sıcaklık, rahatlık gibi. Bu duygulara sahip kişiler “keyifli bir yaşam” sürdürdüklerini söylüyorlar. Bu yaşantıların sayısı arttığında, süresi uzadığında ve yoğun yaşandığında yaşamdan alınan keyif de artıyor. Peki, bu beceriyi edinmek mümkün mü? Bir yere kadar evet. Allahtan mutluluğa giden yol yalnızca keyiften geçmiyor.
Yaşama Bağlanma
Olumlu yaşantıların bir çeşidi de doyumlardır. Doyumlar aldığımız zevklerin tersine, duygularla ilgili değil, davranışlarımız ve eylemlerimizle ilgilidir: Okumak, dağa tırmanmak, dans etmek, briç oynamak, spor, iş, arkadaşlık gibi. Doyumlar, zamanı algılamamızı engeller, yaptığımız işe kendimizi tümüyle vermemize, bağlanmamıza yol açar.
Mutluluk yalnızca anlık yaşantıların toplamı değildir. Mutluluk, “kendimiz olmayı” da içerir. Kendimiz olmak; sahip olduğumuz güçlü yanlarımızın, yeteneklerimizin yaşama geçirilmesiyle mümkündür. Yeteneklerimiz bizi doyuma götüren en doğal yoldur.
Anlamlı Yaşam
Yaşamın anlamlı kılınması, bizim yaşama bağlanmamıza, kendimizi tümüyle, dolu dolu bir şeylere odaklamamıza önemli bir katkıda bulunur. Burada anahtar beceri; sahip olduğumuz yetenekleri ve güçlü yanlarımızı belirlemek ve kendimizden, yani aldığımız doyumlardan ve keyiflerden daha büyük, daha anlamlı bir şeyin hizmetine sunmaktır.
Araştırmalara baktığımızda, çok mutlu olduğunu söyleyen kişiler, yaşamdan keyif aldıklarını, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle verdiklerini ve yaptıkları şeylerin onlar için anlamlı olduğunu, yani daha büyük bir amaca hizmet ettiğini söylüyorlar.
“Sürdürülebilir bir mutluluk” mümkün müdür? Bu da gelecek haftanın konusu.
06.03.2005
Benzer İçerikler :
Geçtiğimiz birkaç hafta, yaptığımız bir dizi araştırmayı özetlemeye başlamıştık. Bunlardan ilki şu soruya cevap arıyordu: Acaba iyi giden evliliklerle, kötü ...
Akla Ziyan Sorular Siz şimdi bu yazıyı okuyorsanız bu şu demek: Ben bu haftaki yazımı bir nedenden ötürü yazamadım ve bu yazı bu gibi durumlar için yedekte ...
Biliyorsunuz bir zaman önce kilolu olmanın ve şişmanlığın, aşırı boyutlarda olmadığı sürece, sağlıkla ve hastalıkla bir ilişkisinin olmadığına değinmiştik. ...
Önce geçen haftanın önemli noktalarını bir özetleyelim: Kilonun, yani bedende biriken yağın kendisi kalp, kanser, diyabet, gibi rahatsızlıkların nedeni...
İlginizi Çekebilir :
Kargalar henüz kahvaltılarını yapmadan toplantıya başlıyoruz. Bu gavur tayfası erken yatıyor, erken kalkıyor. Köln Katedrali’nin hemen dibinde bir ...
Tsunami’nin vurduğu bölgelerden yalnızca biri olan Khao Lak’ta “örgütlenmemizi” tamamladık sayılır. Eğer “ekipler bölgeye intikal ...
Nedeni Yanlış Anlamak II Geçen hafta sizlere, insanların nedensel çıkarımlarda bulunurken yaptıkları bazı hatalardan bahsetmiştim. Bu hafta, bu mantık ...
Geçtiğimiz hafta motivasyon konusuna giriş yapmıştık. Çarpıcı bilimsel çalışmalara rağmen onlarca yıldır meselenin doğru anlaşılamadığına, motivasyon hakkında ...