Kenya'nın Melekleri
Hizmet aşkıyla tutuşan milletvekillerimizi, Başbakanımızı ve Reisi Cemhuriye’mizi, (Swahili dilinde öyle deniyor) kazasız belasız seçip işleri düzene soktuktan sonra şu Afrika’yı da bir hale yola koyalım dedik.
Yaklaşık bir 10 gündür Nairobi ve civar bölgeleri teftiş etmekteyim. “EMDRIA İnsani Yardım Programı” çerçevesinde Kenya’lı terapistlere travma ağırlıklı bir terapi eğitimi veriyoruz. Kaldığımız ve çalıştığımız yer bir Hıristiyan kuruluşuna ait hastane. Zaten Kenya’da ve herhalde bütün Afrika’da metrekareye beş adet Hıristiyan misyoner kuruluş düşüyordur. Yani her tarafımız rahibe kaynıyor. Zaten bu hep böyle olmuştur. Tsunami nedeniyle Thailand’a gittiğimde de misafirhanede rahibelerle kalmıştık. Kör talih.
Neyse başlarında da rahibe Mary var. Tabii hemen durumdan vazife çıkarıp olayı projelendiriyorum. “Rahibe Olmak: Kenya’nın Melekleri” adlı araştırmama başlıyorum. Bulmuşum onca rahibeyi kaçırır mıyım?
Neticede vakit geçirmeden Matmazel Mary ile eğitim aralarında derinlemesine görüşmelere başladık. Bu arada adının başındaki Matmazel sözcüğünün rastgele mi orada bulunduğunu, yoksa bir rütbe mi olduğunu, yani ilerde Madam olma ihtimalinin olup olmadığını sorguladım tabii. Aklım sıra mizah yapıyorum. Yani nasıl insanlar yaşları ilerledikçe bariton, bas-bariton ve sonunda bas oluyorlar, onun gibi. Matmazel Mary sorumu son derece akademik düzeyde ele aldı ve kısa ve öz cevaplar verdi.
Bunları anlatıyorum çünkü projenin neden yarım kaldığını anlamak için önemli. Millet doğal olarak gece olunca, makul ve müeddep, yani edepli ve terbiyeli kişiler olarak vakitlice yataklarına intikal ediyor. Benim için de hayat zaten hep tam o noktada başlamıştır.
Gecenin bir vakti, gündüzden gözüme kestirdiğim “yatılabilir” salıncağa gidip “şöyle bir uzanayım” dedim. Aynı zamanda bin yıldır ertelediğim bazı kozmik soruları da sorma olanağı bulurum diye düşündüm.
Kısacası ben salıncağa şöyle bir oturduğumda altımdan acı acı çığlıklar geldi. İlk aklıma gelen, arada bir etrafta dolaşırken gördüğüm, priz yalamış köpekler gibi verevine verevine yürüyen ve emeklilik yaşını ciddi biçimde zorlayan yaşlı köpeğin üzerine oturduğum oldu. Sadece oturmakla kalmadım bir de elimle “hoşt” filan diyerek birkaç tane vurdum da.
Kısa zamanda altımdaki varlığın köpek olmayıp, Matmazel Mary olduğunu anladım. Hemen kendimi toparlayıp Matmazel Mary’ye kendisini köpek zannettiğimi söylemek gafletinde de bulundum. Ama ne diyebilirdim ki? Hadi yanlış zamanda yanlış yerde olduğumuzu anlattık, iyi de “kadını niye dövüyorsun” demezler mi adama.
Tabii Matmazel Mary’ye ve hemen etrafına toplanan diğer Matmazel’lere durumu anlatmak biraz zaman aldı. Allahtan Kenya’da yakın dostlarım vardır da beni kurtardılar. Yoksa Kenya “Himaye-i Mahlukat” ve “Hıfz-ı Hayat-ı Vahşiye” yasalarına göre durum vahimdi. Gene kibar insanlar. Bizde olsa; ırza tasaddi, fiili livata da dahil olmak üzere kim bilir nelerle suçlanırdık.
Yine de olay çabuk duyuruldu. Proje yattı. Matmazel Mary ile görüşmek bir daha nasip olmadı. Beni gören diğer Matmazeller yanımdan kıkırdıyarak geçiyorlar.
Memlekete dönünce artık bir kurşun döktürürüm. Bu kaçıncıdır başımı ne yapıp edip belaya sokuyorum.
Haftaya Kenya’da demokrasi.
09.09.2007
Benzer İçerikler :
Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden çift ilişkilerinden bahsetmiş, eşler arasındaki çatışmaların kaynaklarına değinmiş, ve ilişkinin simetrik ...
İki haftadır temaları bir biriyle yakından ilişkili iki yazı yazdım. İlkinde temel soru şuydu: Nasıl oluyor da artık savaşlarda sivilleri, çocukları öldürmek ...
Geçtiğimiz hafta, iknaya mahsus bir çifte standardı ele almış; başkalarını etkileyebilmenin, çok istenen ve uğrunda çok çaba sarf edilebilen bir ...
İş dünyasını temelde birkaç kriter ya da hedef ilgilendirir: Verim, karlılık, çalışan bağlılığı, müşteri bağlılığı ve işten ayrılma oranı. Belki bunlara ...
İlginizi Çekebilir :
Diyelim eşimizle gece “güzel bir seks yaptık” ve arkasından da bebekler gibi uykumuzu aldık. Sabah bombalar gibi kalktık, hazırlandık ve çıkmadan...
Geçtiğimiz hafta hayat arkadaşları arasındaki ilişkiyi merceğimize almış ve bu ilişkinin dostluğa en çok gereksinim duyulan dinamik olduğunu vurgulamıştık. ...
Bazı okurlar bilirler; bu köşede sıklıkla psikolojik nitelikli ve diğer bilimsel olgulara yer veriyor ve yapılan araştırmalardan faydalanarak bu olguların...
İnsan denen yaratık çelişkiyi sevmiyor. Beyin, duygularla düşünceler arasında, düşüncelerle davranışlar arasında bir çelişki olmamasına gayret ediyor....