Kariyer Mutluluğu: Her gün yaptığınız işi seviyor musunuz?
Bu, kendimize sorabileceğimiz en basit ama en önemli soru olabilir. Ancak, yalnızca insanların %20’si bu soruyu kesin bir şekilde “evet” olarak cevaplayabiliyor. Yani insanların %80’i değişik derecelerde “işimi sevmiyorum” diyor.
Hepimizin her yeni güne başlarken yapacak bir işe ve sabırsızlıkla bekleyecek bir şeye ihtiyacı var. Ne olursak olalım, her gün ne yapıyorsak, yaptığımız şey, bizim kimliğimizi şekillendirir. Eğer biriyle tanıştığınızda size yönelttiği ilk sorulardan biri olan “Ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna verdiğiniz cevabı tatmin edici ve anlamlı buluyorsanız, “kariyer mutluluğu” dediğimiz olguya erişmiş ya da erişiyorsunuz demektir.
Eğer düzenli olarak keyif aldığınız bir şeyi – bu karşılığında bir ücret aldığınız bir iş yerine bir tutku veya ilgi alanı da olabilir – yapma fırsatınız yoksa, hayatınızın diğer alanlarında yüksek mutluluğa sahip olma ihtimaliniz giderek azalır. Yapılan araştırmalarda, yüksek seviyede kariyer mutluluğuna sahip kişilerin, diğer bireylere göre, hayatlarından mutluluk duymaya iki kat daha yakın oldukları görülmüştür.
Gallup’a göre kişilerin olumsuz yaşam olayları içerisinde, bir yılı aşkın bir süre işsiz kalmanın onları en çok etkileyen olay olduğunu, bu olaydan ancak 5 sene sonra kendilerini toparlayabildiklerini ortaya koymuştur. Çarpıcı bir bulgu; eşin ölümünden sonra bile kişiler mutluluklarına bir kaç sene içinde kavuşurken, uzun sure issiz kalmış kişiler işsiz kalmadan önceki mutluluk seviyelerine ayni şekilde kavuşamıyorlar.
Benzer şekilde, işlerine bağlı olmayan olan kişiler, günün sonuna doğru kendilerini daha mutlu hissederken, yüksek bağlılık gösteren kişiler hem günün başında hem de sonunda çok daha yüksek seviyede mutluluk hissediyorlar. Bağlı olmayan kişilerin günün sonunda hissettiği mutluluk ile, bağlı olan kişilerin günün başında hissettikleri mutluluk ayni seviyede olduğu bulunmuş. Bu da demektir ki işini seven kişi için Pazartesi sabah 9`da bile, sevmeyen kişinin Cuma saat 6`da hissettiği mutluluğu hissetmesi mümkün. Fark bu kadar çarpıcı. Yine bir araştırmaya göre, işinde aktif olarak bağlı olmayan bir kişinin, bağlı olan bir kişiye oranla 1 sene içerisinde depresyona girme riski 2 kat daha fazla.
Sağlık açısından ise, sevmediği işi yapan kişilerin sevdiği işi yapan kişilere oranla, iş günlerinde, gün boyu daha yüksek stres seviyesine sahip olduğunu kanıtlamıştır. Stres, zaman içinde, psikolojik sağlığınıza olduğu gibi fiziksel sağlığınıza da zarar verir. Kısacası, kariyer mutluluğunuz düşük olduğunda, bu, zamanla, hayatınızın diğer alanlarından duyduğunuz memnuniyetin azalmasına da sebep olmaktadır. Dolayısıyla, kariyer mutluluğu, geçen hafta sözünü ettiğimiz 5 alan içinde, kişinin genel olarak mutluluğuna etki edecek alanların belki de en başında gelmektedir. Özellikle belirtmek gerekiyor ki kariyer mutluluğu için ille de yüksek bir maaş alıyor olmak gerekmiyor. Önemli olan, kişinin sıklıkla ve düzenli olarak sevdiği şeyi yapıyor olması.
Birçok kişi, hatta başlı başına birçok kültür, işin sevmemiz gerekmeyen bir şey olduğu kanısı üzerine hayatlarını kurmuş durumda. Tamamıyla kusurlu olan bu algı, adeta toplumlara ve ekonomik modellere işlenmiş durumda. Bu nedenle, insanlar iş saatlerini mümkün olduğu kadar azaltmak ve bir an önce emekli olmak için çabalayıp duruyorlar. Ancak, ironik bir biçimde, emekli olmaya yaklaştıklarında veya olduklarında, hayatın çalışmadan ne denli sıkıcı olabileceğini fark ediyorlar.
İşten keyif almanın başlıca unsurlarından biri, her gün güçlü yönlerimizi kullanma fırsatına sahip olmak. Fiyaskolar yerine güçlü yönlerimize ve günlük başarılarımıza odaklandığımız zaman daha fazlasını öğreniyoruz; ilerliyoruz. Araştırmalara göre, en iyi yaptıkları şeylere odaklanan kişiler, başarısızlıklarına odaklanan kişilere göre, işlerine ilgi duymaya 6 kat daha fazla, harika bir hayat kalitesine sahip olmaya ise 3 kat daha fazla yakınlar.
Özetlemek gerekirse; yüksek kariyer mutluluğuna sahip kişiler, her sabah uyandıklarında önlerinde zevkle bekledikleri bir şey oluyor. Her gün güçlü yönlerini kullanma ve aşama kat etme fırsatları ellerine geçiyor. Bu kişilerin, hayatlarına dair net bir amaçları ve hedeflerine ulaşmak için belli bir planları var. Diğer insanlar, bu kişilerin, kariyerlerine çok fazla vakit harcadıklarını düşünürlerken, aslında, onlar, yalnızca, sevdikleri işe daha fazla zaman ayırmış oluyorlar. Sonuç olarak, yüksek kariyer mutluluğuna sahip bireylerin, yaşamlarından memnuniyet duyma ve hayattan zevk alma ihtimalleri daha yüksek oluyor.
Önümüzdeki hafta yöneticilerin çalışanların kariyer mutluluğuna katkılarından söz edeceğiz.
03.09.2010
Benzer İçerikler :
Hatırlayalım, temel sorumuz şöyleydi: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? İşaretleri iyi ...
Geçen hafta Marka evliliğinden, daha doğrusu markayla evlenmekten söz ettik. Deyim çok yerindeydi çünkü evlilik demek, bağlanmak yani duygusal bağlar...
Önce geçen haftayı bir özetleyelim: 1. ‘Gerçek’ güvenilir kaynaklar tarafından sunulursa, çarpıtılmış bile olsa, inanılır. 2. Bilimsel...
Bir süredir, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan, korkunun yaşamlarımız üzerinde çarpıcı bir belirleyiciliği olduğundan bahsediyoruz. Önce, son ...
İlginizi Çekebilir :
Tahminlerimize göre, başlık “stres” olunca, ilk akla gelen, stresin fiziksel sağlığa ilişkin olumsuz etkileri. Ancak bugün, çok önemli olsa da...
Geçen hafta Fransızın iflah olmaz, bir hayli komik kaçan İngilizce alerjisinden söz etmiştik. Aslında alerji başta Amerika olmak üzere, İngiltere yani ...
Geçen hafta İK’nın stratejik ortaklığı meselesini irdeledik. Özetle şöyle dedik: 1. Yönetimler İK’yı stratejik ortak olarak görmüyorlar. 2. ...
Pozitif Psikoloji Klinik Psikoloji özellikle 2. Dünya Savaşından sonra, tıbbı kendine model olarak aldı ve ağırlıklı olarak hastalıklarla, yani iyi olanla ...