İşim, Eşim ve Kişiliğim
Geçen hafta sizlerle Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde yaptığımız bir dizi araştırmanın sonuçlarını paylaşmaya başlamıştık.
Bunlardan ilki şu soruya cevap arıyordu: Acaba iyi giden evliliklerle, kötü giden evlilikler söz konusu olduğunda kişiliklerimizin payı nedir?
Özetlediğimiz ilk sonuç şöyleydi: En belirgin eğilim; psikolojik uyum ya da eski deyimiyle “nevrotik eğilimle” ilgili boyutlarla evlilikteki uyum arasındaki sıcak ve yakın ilişki idi.
Eğer psikolojik uyum yüksekse, yani:
- İhtiyaçlarımızı giderecek, dolayısıyla hayattan doyum almamızı sağlayacak teknikleri ve becerileri geliştirmişsek,
- En azından oda hararetinde bir özgüvenimiz varsa ve kendimizi durmadan suçlamıyorsak,
- İnsanlara güveniyorsak, yani niyetlerini ve davranışlarını kuşkuyla karşılamıyorsak,
- Kronik bir gerginlik içinde değilsek evlilik uyumumuz artıyor.
Bunlar evlilik uyumuna etki eden özelliklerden yalnızca birkaçı...
Kadınlar ve Erkekler
Şimdi gelelim evlilik uyumu yüksek ya da düşük olan kadın ve erkeklere. Yazının bundan sonrası, ruh ikizinizin seçiminde, gönlünüzü kime kaptırırsanız iyi olur ya da kimden uzak duracaksınız gibi hayati öneme haiz sorularla ilgili. Hemen altını çizeyim; burada söylenenler bizim yorumlarımız değil, araştırma sonuçlarıdır.
Kadın
- Planlama ve organize olma becerileri düşük olmayacak. Yani çocuklar, evin yönetimi ve iş belli bir ahenk ve estetik içinde yürütülecek. Bunlar tabii işin kolay kısmı. Esas zor olanı başaracak; kocayı da yönetecek.
- Strese toleransı düşük olmayacak.
- Eşinden daha baskın olmayacak. Yani ilişkileri yönlendirme isteği yüksekse bunu uygun ortamlarda yansıtacak, eşiyle ilişkisinde, Amerikan ağzıyla diyecek olursak; “baskınlığını yönetecek”.
- Eşinin ihtiyaçlarına duyarlı ve empatik olacak. Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim; erkek tayfasından böyle bir beklenti yok.
- Eşinden daha fazla dışadönük olmayacak. Türkçeye çevirecek olursak; orda burda sürtmeyecek. Eğer ille sürtmesi gerekirse eşi kadar sürtecek.
- Kuşkucu ve şüpheci olmayacak. O işi eşine bırakacak.
- Bağımsız karar alma yetisi eşinden daha fazla olmayacak. Yani burnunun gösterdiği yere gitmeyecek.
Maalesef durum bu. Evliliğinden doyum aldığını söyleyen kadınların kendileri için söyledikleri bunlar. Biz yalnızca tercüman oluyoruz.
Erkek
- Strese toleransı düşük olmayacak. Eğer düşükse, eşinin strese toleransının kesinlikle düşük olmaması gerekiyor.
- Baskınlığı düşük olmayacak ama her hal ve şartta eşinden daha baskın olacak.
- Bir miktar şüpheci ve kuşkucu olacak. Ne işe yarıyorsa?
- Kurallara bağlılığı öyle çok yüksek olmayacak.
- Duygularını ifade edememe ileri düzeydeyse ve eşi rahat ifade edebiliyorsa sorun var.
- Eğer içedönükse dışadönük bir hatunla ilişkisini ömür boyu “yönetmek” zorunda olduğunu bilmesi gerekir.
- Bağımsız karar alma yetisinin eşinden daha gelişmiş olması gerekiyor.
- Kendini sorgulama ve suçlama eğiliminde olan bir hatunla bir araya gelmemesi gerekiyor.
- Oto-kontrolü düşük olmayacak. Eğer düşükse eşininki ondan daha da düşük kesinlikle olmayacak.
Şöyle bir bakınca erkeğin de işi o kadar kolay değil anlaşılan. Dikkatli okuyucu yukarıdaki listelerden bir “cennet” ve “cehennem” senaryosu çıkarabilir. Buzdolabının kapısına, bilgisayarının bir tarafına kondurabilir. Bilimin kendisine yaptığı bu katkıya şükranlarını ifade edebilir. Bizden bu kadar.
Kaynak
Hejan Epözdemir, Emre Konuk; “Evli Çiftlerin Kişilik Özellikleri İle Evlilik Uyumları Arasındaki İlişkiler”; 15. Ulusal Psikoloji Kongresi, 2008.
26.10.2008
Benzer İçerikler :
İnternette henüz ilkeleri, kuralları, standartları, yasaları tam bilinmeyen bir gerçeklik oluşmakta. İnsanlar hiç tanımadıkları, bilmedikleri kişilerle uzun...
Geçen hafta insan canlısının ortak paylaştığı ihtiyaçlardan kalkarak, liderler ve yöneticilerin çalışanlarıyla ilişkilerini yönetebilecekleri kısa bir ...
Geçtiğimiz hafta, irrasyonel tarafımız üzerine konuşmuş; hayatımızın pek çok alanında, mantığa aykırı biçimde hareket ettiğimizi söylemiştik. Kelimele...
Önce geçen haftanın bir özetini yapalım: Kırmızı etle hastalık arasındaki ilişkiden yaklaşık yarım yüzyıl önce, ilk söz eden Ancel Keys oldu. Başta her tü...
İlginizi Çekebilir :
Geçtiğimiz haftalarda sizleri, birçoğumuzun ısrarla kabul etmek istemediği irrasyonel tarafımızla yüzleşmeye davet etmiş; sanılanın aksine, akıldışının ...
Figen Hanım büyük bir şirketler grubunda üst düzey yönetici. Yedi yıldır aynı firmada. Herkes onu çok seviyor. Pek çok kişi ona hayran. Yöneticisi aynı zamanda ...
Geçtiğimiz haftalarda, doğanın (genetik) ve yetişmenin (çevre) insan yaşamı üzerindeki göreceli belirleyiciliğine dair felsefi tartışmayı ele almış, bu...
Geçen hafta cevabını arayacağımız bir soru sorduk: Yarışmaya, statüye ve kıyaslamaya odaklanmayan bir yaşam düşünülebilir mi? Başarıyı; kıyaslamanın, yarışın ...