İkna - VI
GeçtiÄŸimiz hafta, iknaya mahsus bir çifte standardı ele almış; baÅŸkalarını etkileyebilmenin, çok istenen ve uÄŸrunda çok çaba sarf edilebilen bir “meziyet”, baÅŸkalarından etkilenmenin ise genellikle direnç gösterilen olumsuz bir özellik veya durum olarak algılandığını dile getirmiÅŸtik.
Bugünün yazısına geçmeden, bu çifte standardın nedenlerini hatırlamakta fayda var. Öncelikle, kendimize ait olan/olduğuna inandığımız fikirleri, birer bilimsel gerçeklikmişçesine benimsiyor, sahipleniyor, bunlara aşırı değer atfediyor ve duygusal olarak bağlanıyoruz. Duygusal bağ geliştikten sonra ise fikirler, vazgeçilmesi güç aidiyetlere dönüşüyor ve düşünsel boyutta esneklik göstermekte zorlanıyoruz.
Aidiyet duygularının yanı sıra, söz konusu alandaki veya iliÅŸkideki konumumuz (hiyerarÅŸinin neresinde konumlandığımız veya kendimizi konumlandırdığımız) da baÅŸkalarının görüşlerine açık olup olmamamızı önemli ölçüde etkileyebiliyor. En iyiyi bilen veya bilmesi gereken kiÅŸinin kendimiz olduÄŸuna dair sarsılmaz inanç, öteki kiÅŸinin/kiÅŸilerin yeterliliÄŸine duyulan güven eksikliÄŸi, ve hiyerarÅŸi içindeki “dengeleri bozma” endiÅŸesi gibi çeÅŸitli etmenler, yaklaşımımızı belirliyor.
Oysa, önceden de dikkat çektiğimiz üzere, diğerlerine ait daha değerli fikirlerin olduğu pek çok zaman ve durum var. Herhangi bir ortamdaki en deneyimli, en becerikli veya en bilgili kişi olsak bile, bu böyle. Dolayısıyla en yararlısı, mümkün olduğu sürece bir ekip olarak çalışmak. Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu bulgular bu yönde. Örneğin, davranış bilimci Patrick Laughlin ve meslektaşlarının yaptığı bir araştırma, bir çözüm bulmak üzere işbirliği yapan bireylerin, grup olarak, yalnızca ortalama bir bireyden değil, ekipteki en iyi problem çözücüden de daha iyi sonuçlar elde ettiğini gösteriyor.
Peki, grup çalışmasının bireysel çalışmadan daha iyi sonuçlar vermesinin sebebi ne? Öncelikle, doÄŸası gereÄŸi, bir grup, tek bir kiÅŸiden daha fazla bilgi, deneyim ve bakış açısı barındırır; çeÅŸitlilik daha fazladır ve çeÅŸitlilik, herhangi bir konuyu farklı ÅŸekillerde düşünebilmek, deÄŸerlendirebilmek ve ideal çözümü bulabilmek için seçenekler edinmek bakımından kritik önem taşır. BaÅŸka bir deyiÅŸle, grup üyeleri, farklılıkları ile sürece ve çözüme katkıda bulunurlar. Konunun farklı boyutlarını yakalayabilir veya aynı boyutu bambaÅŸka bir biçimde yorumlayabilirler. Grup ile çalışırken birinin söylediÄŸi tek bir kelime aracılığı ile hiç alışık olmadığımız bir biçimde düşünebiliriz ve zihnimiz, daha önce hiç çıkagelmemiÅŸ olan olan parlak fikirler ile dolabilir. Kısacası, grup süreci, tek kiÅŸilik bir süreçten çok daha dinamiktir; çok farklı niteliklerde, nice fikir gövde bulur. E, boÅŸuna “beyin fırtınası” denmiyor.
Grup çalışmasının bir başka avantajı ise görev paylaşımı yapılabilmesi. Bireysel çalışmanın aksine, grup çalışmasında, kişiler, işin tümünden sorumlu olmak durumunda değillerdir; yalnızca belirli görevlerle ilgilenebilirler. Bu da zamanlarını ve çabalarını daha kısıtlı bir konu üzerinde yoğunlaştırmaları ve böylelikle daha odaklı çalışmaları anlamına gelir.
Grubun diğer bir olumlu yönü, sürece ve çözüme olduğu gibi, işyerindeki sosyal atmosfere de katkıda bulunması. Herkes, birbirine ve birbirinin fikrine saygılı biçimde kendini ifade ettiği sürece, grup olarak çalışmak, bireyleri işbirliğine ve ilişki kurmaya yönlendirir, memnuniyeti arttırır. Buna bağlı olarak kişinin motivasyonu yükselir, potansiyelini daha çok kullanır, verimliliği artar. Herkes için kazan-kazan durumu.
Grup çalışmasının artılarını sıralıyoruz diye her şeyi gruba bırakmayı önerdiğimiz düşünülmesin. Gerçek şu ki, tamamen grup kararına dayanan işlerin idealin altında bir performans ile sonuçlanması oldukça sık karşılaştığımız bir durum. Önerimiz, yalnızca çözüm arayışı/değerlendirme sürecinin ortak çalışma ile tamamlanması; karar sürecinin değil. Araştırmaların gösterdiği üzere, en iyi sonucu veren strateji, kolektif çözüm arayışı sonrasında, liderin, tartışılan fikirleri gözden geçirmesi ve nesnel bir yaklaşımla karar alması. Liderin nihai karar mekanizması olmasının, grup çalışmasındaki motivasyonu düşürebileceği sanılabilir. Ancak ortak değerlendirme sürecinin, problemin çözümü bakımından önemi vurgulandığı ve kararı belirlemese de her bir görüşün dikkate alınacağı temin edildiği sürece, böyle bir sorun yaşanmaması beklenir.
Deneyin; memnun kalacaksınız.
Kaynak
Goldstein, N. J., Martin, S. J., Cialdini, R. B. (2008). Yes!: 50 scientifically proven ways to be persuasive. NY: Free Press.
Cialdini, R.B. (2006). İknanın Psikolojisi. MediaCat.
Benzer İçerikler :
Geçtiğimiz haftalarda hatırlarsanız sizlere, nasıl oluyor da bazılarımızın bizi üzdüğünü, yıprattığını hatta zarar verdiğini bile bile, aynı erkekleri ya da ...
Geçen haftaki yazımızda ÅŸirketlerin minimum “müşteri eforu stratejisini” uygulamaya geçirebilecekleri çeÅŸitli taktiklerden söz etmiÅŸtik. Kısaca...
Mutluluğun, evrensel bir boyutu olmakla birlikte, kültürden kültüre, hatta kişiden kişiye değişen bir yanı da var. Öyle ki, psikolojinin gelişmekteki bir alt ...
Motivasyon...Bugünün dünyasında gerek kişisel, gerek sosyal, gerekse profesyonel anlamda baş köşeye oturmuş bir mesele; üzerine sayısız kitap yazılan, eğitim ...
İlginizi Çekebilir :
Bazı okurlar bilirler; bu köşede sıklıkla psikolojik nitelikli ve diğer bilimsel olgulara yer veriyor ve yapılan araştırmalardan faydalanarak bu olguların...
Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...
Önce geçen iki haftanın kısa bir özetini yapalım. Markanın bilinirliği onun iyi bir marka olduğunu garanti etmez. Çünkü hedef, markanın bilinir olması...
Çocuklarımızın oyun oynadığı vakitler, çoğu zaman bizler için diğer işlerimizle uğraşabileceğimiz, kendimize vakit ayırabileceğimiz derin bir nefes aldığımız ...