Emre Konuk

Güvenli Bağlanma 2 (Harlow'un Maymunları 2)

Geçen hafta bağlanmanın doğası, yaşamımızda ne kadar önemli yeri olduğu, bağlanmanın oluşumunda meydana gelecek tersliklerin neye mal olabileceği üzerinde duracağımızı söylemiş ve anne çocuk ilişkisi söz konusu olduğunda, eğitimi ve pratiği derinden etkilemiş Psikolog Harry Harlow'un araştırmalarını özetlemeğe çalışmıştık.

Harlow, bebek maymunları 'süt veren telden yapılma anneyle' ve 'süt vermeyen ama yumuşak kumaşlarla kaplı anneyle' bir odaya koydu. Küçük maymunlar, metalden yapılma 'vekil anneye' sadece acıktıklarında yaklaştılar ve karınlarını doyurur doyurmaz da kumaştan yapılma 'vekil annenin' yanına giderek tüm zamanlarını onunla geçirmeye başladılar.

Bu şaşırtıcı bir sonuçtu çünkü o zamanki yaygın inanış; insanlar arası kurulan tüm bağların, ortak içgüdüsel dürtülerin (açlık, susuzluk, cinsellik, korunma-barınma vs.) sonucu olduğu idi. Kısacası, duygusal bağın oluşabilmesi için açlık ve susuzluk dürtüsünün tatmin edilmesi gerekiyordu.

Yukarıdaki deneyle anlıyoruz ki bu görüş, annebebek arasında kurulan bağı açıklamak için yetersiz kalıyor. Bu bağ (buna sevgi de diyebiliriz) ancak anne ve bebeğin yakın bedensel temas kurmasıyla sağlanabilir. Kısacası Harlow, sevginin ve bağlanmanın tat alma ile değil, dokunma ile ilgili olduğunu vurguluyordu.

Bebeğin Eğitimi

1930 - 1950 arasında çocuk yetiştirme anlayışı, çocuğa karşı soğuk ve mesafeli olunmasını öğütlüyordu. Pediatrist Dr. Benjamin Spock (kitabı halen çok satar), annelerin belli bir emzirme programına uyması gerektiğini ortaya atmıştı. Skinner'a göre çocuğun ağlamasını kesmek için ödül ve ceza kullanılmalıydı. Örneğin çocuğu, ağladığında kucağa almayarak yani ağlamasını ödüllendirmeyerek bir süre sonra ağlamaması sağlanmalıydı.

Harlow bunu da test etti. Yavru maymunun bağlandığı anne su fışkırttı, demir çubuklarla yavruları yaraladı. Buna rağmen yavrular, karınları tokken bile 'Cadı Anne'den vazgeçemiyordu. Sevginin gücü bu olmalıydı. Bu deneyde Harlow, Skinner'ın teorisini sarsmıştı. Yavru maymunlar, ceza veren 'Cadı Anne'ye bağlanmıştı.

Bebeklerin kucağa alınmaya, okşanmaya, kısacası anne sevgisini hissetmeye ve bağlanmaya ihtiyacı vardı. Harlow, soğuk ve kuralları belli çocuk yetiştirme anlayışını kökünden sarsmıştı.

Harlow'un en sarsıcı açıklamalarından biri de "önemli olanın sevgi ve bağ kurmak olduğuyla emzirmenin çalışan orta sınıf anneler için lüks sayılabileceği"ydi. Yani Harlow'a göre annenin artık evde çocuklara bakması gerekmiyordu çünkü anne veya babanın çocuğa sevgi vermesi yeterliydi. Bir de şunu ekledi: "Çocuğun temel ihtiyacı sevgidir ve bunun ille de anne tarafından verilmesi gerekmez."

Bu konuşma, 60'ların Amerika'sında eğitim görmüş, bir süre çalışma hayatında aktif rol oynamış, sonra da evlenerek kendini çocuklarına ve kocasına adamış pek çok kadının yeniden iş gücüne katılımında etkili oldu. CBS gibi televizyon kanalları Harlow'un deneylerinin pratikteki sosyal sonuçları hakkında belgeseller yayınladı. Feminist akım da bu sonuçlardan etkilendi.

Ancak işler laboratuarda Harlow'un beklediği gibi gelişmedi. Harlow "Yumuşak kumaştan" 'vekil anne' yanında büyüyen maymunlarını çiftleşmeleri için dışarı çıkardığında beklemediği bir durumla karşılaştı. Maymunlar saldırgan anti-sosyal davranışlar sergiliyor, çiftleşmek bir yana dişi maymunlar erkeklere saldırıyor ve ne erkek ne de dişi maymunlar hiçbir düzeyde birbirleriyle yakınlık kuramıyorlardı. Harlow hayal kırıklığına uğramıştı çünkü o, bütün deneylerinin sonuçlarını yorumlarken hep "yumuşak vekil annenin" gerçek anne yerine geçtiğini varsaymıştı.

Harlow bir yerlerde büyük bir hata yaptığını kabul ediyordu. Bu sonucu yorumlarken "gerçek annenin yerine peluştan da yapılmış olsabir vekil annenin geçebileceğini varsaymak yanlıştı" dedi.

Temas, Hareket ve Oyun

Bunun üzerine Harlow yeni bir deney yaptı. Peluştan yapılma 'vekil anne'yi hareket edebilen ve sallanabilen bir duruma getirdi. Bebekler, vekil anneleriyle hem yakınlık kuruyor hem de oynayabiliyordu. Bu deneyin sonucunda Harlow, normal bir çocuk yetiştirmek için sadece temasın yetmediğini, temas, hareket ve oyunun bir arada olması gerektiğini gördü. Üstelik bu oyun süresi, deney boyunca günde yarım saat ile kısıtlanmıştı. İlerde normal birer ergen olabilmeleri için bebek maymunların günde yarım saat peluş vekil anneleriyle oynamaları yetmişti. Sadece temas kuran ama oyun ve hareketten mahrum kalan yavrular ise ergenliğe ulaştıklarında antisosyal davranış göstermeye devam ettiler.

Peluştan vekil anneyle ama aslında annesiz büyümüş sayılabilecek yetişkin ve anti-sosyal maymunları (zorla da olsa) çiftleştirdiğinde ve yavrular dünyaya gelmeye başladığında, bu annelerin bir kısmı yavrularını öldürürken, diğer bir kısmı da yavrularına ilgisiz davranıyordu. Çok az bir kısmı ise yeterli düzeyde annelik yapabilmişti.

Bugün yeni doğan bebekler ilk anda annelerinin karnına koyuluyorsa, yetiştirme yurtlarında çocuklara sadece yemek vermenin yeterli olmayacağı bakıcılara ve görevlilere öğretiliyorsa, bütün bunların temeli, büyük ölçüde Harlow'a ve onun deneylerinin sonuçlarına dayanıyor.

21.01.2007

Benzer İçerikler :

Popüler Psikoloji Mitleri - II

Geçen hafta sizlere, psikolojinin günlük yaşamımızın ne denli içinde bulunduğundan bahsetmiş ve hayatın içinden bir konu olması nedeniyle, sürekli psikolojiye ...

Gerçeği Sorgulamak 2

Önce geçen haftayı bir özetleyelim: 1. ‘Gerçek’ güvenilir kaynaklar tarafından sunulursa, çarpıtılmış bile olsa, inanılır. 2.  Bilimsel...

İletişim Kuramı Ve Hipnoz

Bugünkü yazımızda, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu konuşacağız. Hipnoz, birçoğumuzun merak ettiği, ancak pek az bildiği ya da anlayabildiği bir olgu. ...

Davranışsal Ekonomi Üzerine - IV

Geçen haftaki yazımızda geleneksel ekonominin genellemeleriyle insanı standardize ettiğinden ve “öngörülebilir” varsaydığından, bu yaklaşıma meydan ...

İlginizi Çekebilir :

En İyi Yöneticiler Neyi Farklı Yapar? 5

Gallup’un yüksek performans gösteren 8000 yönetici ile yaptığı geniş kapsamlı bir çalışmayı özetlemeyi sürdürüyoruz. Bu aşamada başarılı yöneticilerin...

Dil Ve Kognisyon

Dünyada 7 bin küsur yaşayan dil olduğu söyleniyor. Bu diller, bildiğiniz gibi,fonetik, morfolojik, semantik, etimolojik ve çeşitli bakımlardan birbirinden çok ...

Nasıl Zayıflayacağız?

Önce geçen haftayı bir özetleyelim: 1. Düşük karbonhidratlı gıda rejimlerinde insanlar diğerlerine göre çok daha fazla kilo verdiler, acıkma tetiklenmediği ...

İnanıyorum Öyleyse Gerçektir

İnancımın aynı zamanda gerçeği yansıttığına “inanmazsam” hayatta bayağı zorlanırdım. Ailemin, sevgilimin, arkadaşlarımın beni sevdiğine...