Evlilikler Nasıl Başlar Nasıl Biter 4
Geçen hafta hangi evliliklerin iyi gittiğini, hangilerinin kötü gittiğini anlayabilmek için araştırmalara bakalım demiş ve bunun için de Gottman’ı seçmiştik.
Gottman’ın 25 yılı aşan çalışmalarına baktığımızda, temelde dört soru sorduğunu görüyoruz:
- Evlilikleri kötü gidenler nasıl bir döngü içine giriyorlar. Onları, sorunlarını aşmak için kullandıkları hangi stratejiler başarısız kılıyor?
- Evlilikleri iyi gidenler, sorunlarını aşmak için hangi stratejileri uyguluyor ve başarılı oluyorlar?
- Buradan çıkan sonuçlar ölçü alınırsa, evlenmek üzere olan ya da yeni evli çiftlerin sorunları aşma yöntemlerine bakarak hangilerinin boşanacağını ya da boşanmanın kenarına geleceklerini önceden kestirmek mümkün mü?
- Evlilikleri iyi giden çiftlerin yaptıklarına bakarak, kötü gidenler için sistematik bir yaklaşım geliştirilebilir mi?
Bundan sonrası, eşinden bir an önce kurtulmak isteyenler için altın kuralları ve taktikleri içeriyor. Ne de olsa çeyrek yüzyıla yakın bilimsel bir birikim söz konusu. Evet, dönülmez akşamın ufkunda boşanmaya doğru belki yavaş ama emin adımlarla ilerleyenler genellikle 6 ana strateji uyguluyor:
1. Tartışmalara Kaba ve Sert Başlamak:
Tartışma daha başında iğneleme, alay, küçümseme, suçlama ile başlarsa buna ‘tartışmaya sert başlamak’ diyoruz. Böyle başlandığında çözüme ulaşamama olasılığı %94. Dolayısı ile bir tartışmanın ilk 3 dakikasına bakarak, o tartışmanın(evliliğin) nasıl biteceğini kestirmek mümkün. Konuya yabancı olanlar için, giriş mahiyetinde birkaç öneri:
“Yapma yaa...”
“Baylıyorum bu bulunmaz Hint kumaşı hallerine”
“Anasının eteğinin altından çıkamayan bilmem neyi nasıl yapacak”
“Ona buna dalaşacağına önce bir aynaya bak”
“Ya hayatta bir şeyi de becerdiğini görelim”
“Hoşt”
2. Mahşerin Dört Atlısı:
Yukarıdaki yöntem işe yaramazsa “Mahşerin Dört Atlısı” işi bitirecektir. Niye dört de daha fazla değil? Herhalde fazlasına gerek yok ondan.
Tartışmalar sürerken çiftlerin durmadan suçlama, küçük görme, savunma ve içine kapanma arasında gidip geldiği görülüyor.
a. Suçlama: Tartışmalarda şikayet ve suçlamayı ayırmak gerekiyor. Şikayet dediğimiz zaman; eşime ilettiğim şunu yap ya da yapma tarzında önerileri anlıyoruz: “Akşamları ben de senin kadar yorgun oluyorum. Eve geldikten sonra lütfen bana yardımcı ol”. Yani şikayet yalnızca davranışlarla ilgilidir. Bunlar kızgın bir ses tonuyla da söylenmiş olabilir. Suçlama dediğimiz zaman; karşımızdakinin kişiliğine, karakterine yönelik söylenenler anlaşılıyor. “Anlamıyorum nasıl bu kadar vurdum duymaz, bencil olabiliyorsun. Bana yardım edeceğine defalarca söz verdin”.
b. Aşağılama-Hor Görme: İğneleyici, küçük düşürücü sözler, hor görme, aşağılama, şaka ile dokundurmalar ve bunlara eşlik eden beden dili bu kategoriye giriyor. Bu yöntem en kötüsü. Eşim durmadan onu aşağıladığımı ve küçük gördüğümü düşünüyorsa herhangi bir sorunu oturup çözmemiz mümkün olmaz. Bu stil genellikle eşler arasında yaşanan çatışmalar uzun süreler aşılmamışsa daha sık kullanılıyor.
Bu arada, birbirlerini hor gören ve aşağılayan çiftlerin enfeksiyon hastalıklarına(nezle, grip vd.) daha sık yakalandıklarını söylemeden geçmeyelim. Yani sağlığa da zararlı.
c. Savunma: Suçlanan bir insanın kendini savunması doğaldır. Ama evlilik ilişkisinde kişinin karşı suçlamaya girmeden de olsa kendini savunması, ne yazık ki bir işe yaramıyor. Tersine, savundukça karşı taraf suçlamalarına devam ediyor. Çünkü aslında, kendimi savunduğumda karşımdakine, ‘problem bende değil sende’ demiş oluyorum. Doğal olarak bu oyun yukarıdaki sırayla oynanmıyor. Taraflar duruma göre birini bırakıp diğerini kullanabiliyor.
d. Duvarını Örme: Tartışmanın bir noktasında taraflardan biri ilişkiden çekilir, tepki vermemeğe başlar. Yani etrafına bir duvar örer. Gottman’a göre bunu daha çok erkekler kullanıyor. Oran %85. Bu tarz genellikle evliliklerin daha ileri yıllarında devreye giriyor. Uzun yıllar evliliğinde suçlama, savunma, aşağılanma, yaşayan kişinin bir noktada ilişkiden çıkıp duvarını örmesi doğal bir savunma yolu olarak görülebilir. Doğal olmasına doğal olabilir ama, karşı tarafı ne yazık ki rahatlatmaz. Normal bir ilişkide, taraflar karşısındakini dinlediğini, anladığını belli eden işaretler verir. Duvarını ören kişi hiçbir tepki vermez. Eşinden uzaklaşırken evliliğinden de uzaklaşır.
19.02.2006
Benzer İçerikler :
Geçen hafta çalışan bağlılığının nasıl arttırılabileceğini irdeledik. Devam ediyoruz. Ama önce kısa bir özet. Yüksek performans gösteren iş birimlerinde ilk ...
Son birkaç yazımızda müşteri bağlılığı ile ilgili etmenlerden söz etmiş, minimum müşteri eforu stratejisi ile müşteriyi merkeze koyarak hareket etmenin ve ...
Son iki yazımızda, yaşamlarını geçmişte yaşadıkları travmatik süreçlerin etkisinde sürdüren, kendileriyle ilgili tanımlarını ve duygularını (ben sevilmem,...
Geçtiğimiz hafta, dış kaynakların etkisiyle oluşan, yoğun biçimde içselleştirilmiş ve makul sınırları olmaksızın yaygınlaşmış korkulardan söz etmiş; bir ...
İlginizi Çekebilir :
“Fast food” hakkında senelerdir pek çok şey yazılır, çizilir. Özellikle fiziksel sağlık bakımından olumsuz koşullar ile ilişkisini ortaya koya...
Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu ele almıştık. Atlamış olanlar için, öncelikle, hipnozun klinik bir yöntem olarak kullanılmasının, ve ...
Bir zaman önce Gallup’un çalışan bağlılığı ile ilgili yaptığı araştırmaları özetlemiştik. Gallup “çalışan memnuniyeti” ve “çalışa...
Son bir kaç yazımda değişimin örgüt kültürü ile ilişkisi üzerinde durmuş, liderin ve yönetimin örgüt kültürünü yerleştirmede oynadığı önemli rolün üzerinde ...