Değişim niye o kadar zordur? II
Çiftlerle uğraşırken, kimin değişebileceği kimin değişemeyeceği konusu seanslarda kader gibi eninde sonunda gündeme gelir: “Bu yaştan sonra bir insan değişir mi, bir insanın kişiliği nasıl değişebilir ki” formunda sorular en sık rastlananıdır. Soruyu soran da genellikle evlilikleri için çıkış yolları arayan hanımlardır. Çünkü erkek tayfası pek çok işi olduğu gibi “evliliği kurtarma” işini de eşine havale etmiştir. Soru ender olarak “değişmez deyin de ben de gönül rahatlığı ile boşanayım”, bazen de “değişmez deyin de ben de katlanmayı öğreneyim” anlamını taşır. Çoğu zaman da ümitsizlik içinde bir yalvarışı dile getirir: “Eşimin değişebileceğine beni inandırın”.
Kişilik Yapısı
Kafa karışıklığı, evliliklerde sorunları aşabilmek için neyin değişmesi gerektiği ve nelerin değişip değişemeyeceği ile ilgilidir. Bu alanda kullanılan dil elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Kişilik, kişilik yapısı, karakter gibi kavramlar önümüzü açan kavramlar değil. Gerçekten de bir insanın karakterinden, kişilik yapısından söz ettiğimizde, o kişinin değişik durumlarda istikrarlı olarak benzer davranışları gösterdiğini ve bunun geniş zaman dilimleri içinde devam ettiğini dile getirmiş oluruz. Kişilik yapısı dediğimiz zaman da teknik açıdan anlaşılan budur. Yani bir insan onbeş yaşında dışadönükse kırk yaşında da dışadönüktür. Kırk yaşına kadar dışadönük olan birisi birden bire içe dönük davranışlar göstermeye başlarsa, o kişinin olsa olsa depresiv bir süreç yaşadığı anlaşılır.
Pek az kişilik özelliği kendi içinde bir sorunu barındırır. Büyük bir çoğunluğu hepimizin şu veya bu derecede paylaştığı özelliklerdir:
- İçedönüklük-Dışadönüklük
- Duyarlılık-Gerçekçilik
- Duygusal-Mantıklı
- Alttan alma-Baskınlık
- Ketum-Açık sözlü gibi.
Bu özelliklerin hiç biri kendi içinde patoloji barındırmaz. Sorun yaratabilir mi? Kişinin kimlerle hangi konumda ilişki içinde olduğuna bağlı olarak evet. Örneğin: İçedönük, gerçekçi, mantıklı, ketum birinin dışadönük, duyarlı, duygusal ve açık sözlü biriyle bir evin içinde yaşamaya karar verdiğini düşünelim. Yaşamın ne kadar zorlanacağına dair örnekler vermeyeceğim. Burada önemli olan; yaşanan sorunun bu iki kişinin sahip oldukları kişilik özellikleri veya aralarındaki “kişilik farkından” kaynaklanmadığını, tersine bu farkı kapatmaya çalışırken uyguladıkları yöntemden kaynaklandığını bilmek gerekir.
Farkı Kapatmak
Burada belirleyici bir unsur da farkın derecesidir. Tüm kişilik özellikleri yaşama belli bir oranda yansır. Kişi aşırı dışadönüktür veya dışadönüklüğü orta derecededir ya da biraz dışadönüktür. Diyelim kişi aşırı dışadönük. Birlikte intihar etmek istediği kişi de aşırı içedönük. Birinin puanı 10 üzerinden 9, diğerininki ise 2. Eğer her ikisi de karşısındakinin tam olarak kendisine benzemesini isterse, çok bekler. Ancak demokrasilerde çare tükenmez. Her ikisi de birbirine doğru 2 adım yaklaşırsa fark, birbirlerinin yaşamına renk katacak bir boyuta kavuşabilir.
Bu basit gibi görünen iki adımı atmak mümkün müdür? Evet mümkündür ama kolay değildir. Zorluk, ilişki yaşanmaz hale gelene kadar bu iki kişinin bir problem çözme formatı geliştirememesiyle, farkları kapatacağım diye ilişkilerinde sağlıksız döngüleri oluşturmalarıyla ve edinilen alışkanlıklarla ilgilidir.
Döngüler
Döngüler yaşamı kolaylaştırır ve iyi olanın kalıcılığını sağlar. Eşime hoşlanacağını düşündüğüm bir hediye alırım, sevinir ve o da bir hoşluk yapar. O yapınca ben de bir hoşluk yaparım. Döngü oluşur. Ancak tüm döngüler için böyle söyleyemeyiz. Nerede bir ilişki sorunu varsa orada bir döngü oluşmuştur.
Bu döngülerin en yaygını; kadının “dırdır” yaptığı, adamın “duvarını ördüğü”, eşine erişemeyen kadının dırdırını arttırdığı, dırdır artınca adamın duvarını sağlamlaştırdığı döngüdür. Bir diğer örnek: Çocuk ağlar, ağladığı için azar işitir. Azar işitince daha çok ağlar, daha çok ağlayınca daha çok azar işitir. Bu da klasik döngülerdendir. Aynı koreografi makro düzeyde de oynanır: “Türbancılar” bastırdıkça “laikler” daha çok bastırır. Pozisyonlar giderek sağlamlaştırılır. Artık kimse kolay kolay dansı değiştiremez. Bu döngüler her iki taraf için de ciddi sıkıntı yaratmasına karşın, on yıllarca hiç değişmeden devam edebilir.
Döngüler kırılabilir mi? Evet, ama bu da her zaman dünyanın en kolay projesi değildir. Bazen çok iyi planlamak, bazen çok bastırmak, bazen da yaratıcı yanımızı harekete geçirmek gerekebilir. Değişmesi gerekenin, kişiliklerimizin değil, kurduğumuz döngülerin olduğunu bilmemiz gerekir. Sorunla baş etme yöntemimiz; sorunun kendisidir. Yani değişecek olan ilişkidir.
Haftaya devam.
01.01.2006
Benzer İçerikler :
Geçen hafta iş yerinde dostluk ilişkileri konusunu ele almıştık. Kısaca hatırlatacak olursak, iş yerinde gerçekten yakın bir arkadaşa sahip olmanın kişiye pek...
Geçen hafta sizlerle Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde meslektaşlarımla birlikte cevabını aradığımız soruları ve araştırma sonuçlarını paylaşmıştım. Temel ...
Önce özetimizi yapalım. 1. Marka-müşteri ilişkisi söz konusu olduğunda en büyük katma değer “marka bilinirliğinden” değil, “marka...
Birkaç haftadır sizlere liderleri lider yapan özelliklerden bahsediyorum. Hatırlayacağınız üzere, yapılan araştırmalar liderlikte güçlü yanlara odaklanmanın...
İlginizi Çekebilir :
Yıllar önce davetli olduğum bir yemekte global ölçekte büyük bir Fransız firmasının Genel Müdürü ve eşiyle tanışmıştım. Masamızda benden başka hemen herkes ...
Terapistlere travma eğitimleri ve süpervizyonları için birkaç yıldır netameli coğrafyalara gidip geliyorum. Hem monoton hayatıma bir renk katılıyor, hem de ...
Geçen hafta, örgütlerin ve şirketlerin bir değişim programı uygulasalar da, kültürlerini değiştirmedikleri için nasıl saf dışı kaldığı üzerinde durmuştuk...
Geçen hafta insan canlısının ortak paylaştığı ihtiyaçlardan kalkarak, liderler ve yöneticilerin çalışanlarıyla ilişkilerini yönetebilecekleri kısa bir ...