Emre Konuk

Bir Masal Daha: Antioksidanlar

Biliyorsunuz bir zamandır inançlarımızı nasıl zihinsel cambazlıklarla ‘gerçeklere’ dönüştürdüğümüzün örneklerini veriyorum. Bugün sıra antioksidanlarda.

Masalımız şöyle: Antioksidanlar ‘zararlı’ serbest radikallerin etkisini azaltarak kanser riskini azaltır, kalp hastalıklarını önler ve yaÅŸlılığı yavaÅŸlatır. Bu arada, antioksidan ve serbest radikaller nedir diye hiç sormayın. Eczaneden alırken soruyor muyuz ki. Bu “sihirli” yiyecekleri ve de hapları yutmamız, tüketmemiz, yani ekstradan antioksidan desteÄŸi almamız, televizyonda, gazetelerde internette her yerde birçok uzman tarafından öneriliyor. Biz de, anlaşılması zor bir mekanizma üzerinden ve bilimsel bir dille öne sürüldüğünden, “herhalde bir bildikleri vardır” diyerek bu oldukça çekici düşünceyi keyifle kabul edebiliyoruz.

Antioksidanların olumlu etkileri olduÄŸuna dair düşüncenin en temelinde, serbest radikaller teorisi yatıyor. Bu teoriye göre, vücudumuzda zararlı organizmaları parçalamakta kullanılan bu maddelerin fazlası, yanlış bölgelerde olduklarında hücre DNA’sına zarar vererek yaÅŸlanmaya ve çeÅŸitli hastalıklara neden oluyor. Antioksidanlar ise serbest radikallerle etkileÅŸime girerek, onların vereceÄŸi zarardan vücudumuzu koruyor. Dolayısı ile deniyor ki, daha çok antioksidan tüketelim ki bu zararları en aza indirgeyelim.

Buradaki mantıkla ilgili bir sorun var:

1. Serbest radikallerin bu kadar zararlı olduğunu nereden çıkarıyoruz? Biz onları vücudumuza zararlı organizmaları parçalamakta kullanıyoruz.
2. Antioksidanların, serbest radikallerle etkileşerek onların zararlı etkilerini önlüyor olmaları, onları daha çok tüketmenin bizi genç tutacağı, kalp hastalıklarını, kanseri önleyeceği anlamına nasıl geliyor?
3. Bol bol antioksidan tüketen insanlarda kanser riskinin daha düşük olduğu söyleniyor. Bu doğru değil. Ama doğru olsa bile yine mantık hatası var çünkü bu insanlar antioksidanları meyve ve sebzeden yani içinde bir dolu başka faydalı madde de bulunan yiyeceklerden alıyorlar, daha az sigara ve alkol tüketiyor, daha çok spor yapıyorlar.

Aynı hata kolesterol meselesinde de yapılmıştı. Kalp damarlarını tıkayan plaklarda kolesterole rastlanınca, kolesterolü yüksek gıdalar yasaklanmış ve ben de 15 yıl yumurta yiyememiştim. Neyse konuyu saptırmayalım.

Son maddeye iliÅŸkin olarak, bu konuda yapılan çalışmalara eleÅŸtirel bir gözle bakmak gerekiyor. Yüksek antioksidan tüketen insanlarla düşük antioksidan tüketen insanlar arasında, kanser riski açısından fark olmadığını gösteren bir ton araÅŸtırma var. DoÄŸru olsa bile, iki ÅŸeyin birbiriyle iliÅŸkili olması, bunlardan birinin diÄŸerine “neden” olduÄŸu anlamına gelmiyor.

Bunun da ötesinde, Finlandiya’da, yüksek akciÄŸer kanseri riski taşıyan 30.000 kiÅŸi ile yapılan bir araÅŸtırmada, katılımcılara B-karoten ve E Vitamini veriliyor. AkciÄŸer kanseri oranlarının herhangi bir ÅŸey verilmeyen kontrol grubuna göre daha yüksek olduÄŸu görülüyor. Ayrıca kanser ve kalp krizinden ölümlere de daha sık rastlanıyor.

Bir başka örnek; 18.000 katılımcının yer aldığı benzer başka bir araştırmaya etik olmadığı gerekçesi ile ara veriliyor, nedeni ise antioksidan tablet alan grubun akciğer kanserine yakalanma riskinin diğer gruba göre daha yüksek olduğunun görülmesi.

Cochrane’in (saÄŸlık araÅŸtırmalarını derleyip raporlayan kuruluÅŸ) yapılan tüm araÅŸtırmaları derlediÄŸi çalışmasında ise (100.000’in üzerinde katılımcı) antioksidanların herhangi bir faydasının olduÄŸuna dair inandırıcı bulgu olmadığı, hatta B-karoten alan gruplarda, ölüm oranlarının küçük fakat istatistik açıdan anlamlı derecede daha yüksek olduÄŸu dile getiriliyor. Yani meretin fazlası kanser ediyor adamı. Kurtarırsan da kalpten gidiyorsun.

Bu tür araştırmalar, yiyecek ve ilaç sektörlerinin kazançlarını baltalamamak adına yayınlanmıyor. Biz de çok fazla sorgulamıyoruz. Akıl almayacak bir güzellikte çalışan metabolizmamızda, diğerleri kadar önemli bir göreve sahip herhangi bir elemanı ele alıp, ona kontrolümüzde olmayan iki önemli meselenin yani yaşamın ve gençliğin sırrını yüklemek, hayatımızı buna göre şekillendirmek, paramızı ve bazen da yaşamımızı, yaşam ve gençlik uğruna harcıyor olmak bizi rahatlatıyor.

Meraklısı İçin

1. Goldacre, B. (2008). Bad Science. Harper Collins Publishers, London.
2. Jan Pokorny, Nelly Yanishlieva and Michael H. Gordon Antioxidants in Food: Practical Applications (CRC Press Inc, 2001)
3. Medline Plus: Antioxidants
4. Cochrane Reviews

06.05.2010

Benzer İçerikler :

Kalabalığın Aklı

Bugün dananın kuyruğu kopuyor. Bir rivayete göre fazla heyecan yapmamamız gerekiyor. Çünkü inanmamız gerekir ki Türk insanı her seçimde olduğu gibi bu sefer de ...

Uzak Durulacak Kadınlar ve Erkekler

Okurlar bazı yazıları ısrarla kendilerine göndermemi isterler. Bu yazı en çok talep görenlerden biri. İki yıl önceye ait. İmbikten geçmiş uzman görüşü, bayram ...

Mutluluk ve Başarı

Temel sorumuz şuydu: Başarıyı; kıyaslamanın ve yarışın tuzağına düşmeden, örselenmeden ve yıpranmadan yani tadını çıkararak ve mutluluğu ıskalamadan yaşamak...

Korumacı Cinsiyetçilik

Daha önce en çok satan ilişki manuellerine kadın ve erkeklerle ilgili tutumların yansımalarından bahsetmiştik. John Gray örneğinden yola çıkarak, ...

İlginizi Çekebilir :

Kendimize Ettiklerimiz

Geçen hafta “benliÄŸimizin” ya da “benlik duygumuzun” nasıl oluÅŸtuÄŸunu sorgulamış ve meseleyi şöyle özetlemiÅŸtik: 1. BaÅŸkalarına...

Kendimizi GeliÅŸtirirken

EÅŸlerin bir ÅŸikâyetle terapiye baÅŸvurma tarihi pek de öyle eskiye dayanmaz. Eskiden yen kırılır kol içinde kalır, ya da tam tersi olabilir hesabı, çarÅ...

İkna ve Etkileme: Kendi Yalanına İnanmak

İnsan denen yaratık çelişkiyi sevmiyor. Beyin, duygularla düşünceler arasında, düşüncelerle davranışlar arasında bir çelişki olmamasına gayret ediyor....

İnsanın Doğası 5

Geçen hafta insan canlısının ortak paylaştığı ihtiyaçlardan kalkarak, liderler ve yöneticilerin çalışanlarıyla ilişkilerini yönetebilecekleri kısa bir ...