Aldatma ve İhanet 4: Terapiye Yansıyanlar
Efendim hayat biter ihanetler bitmez. Söz, bugün bu dosyayı kapatıyoruz. Bugün, aldatayım derken kendimizi nasıl yakalatıyoruz meselesini irdeleyeceğiz.
Bunların içinde en hüzün vereni, eşinden bir türlü istediğini alamayanlar oluşturur. Aldatan kadınsa yakalanmaz. Erkekse mutlaka yakalanır. Durum acıdır çünkü bütün operasyon aslında eşinin ilgisini çekebilmekle, bunu alamayınca da yaşanılan kızgınlıkla ilgilidir. Annesinin sevgisini arayan, bulamayınca olmadık davranışlar gösteren, bunun sonucu bir ton dayak yiyen, yedikçe daha beter şeyler yapan çocuğun yaşadığına çok benzer. Çocuk kendisine sevgi gösterene yaklaşır, ama anneyi de terk etmez.
İlişki kurulan kişi genellikle olmayacak biridir. Ya “çok çirkindir/şişmandır/zayıftır” ya da eğitim/kültür/ekonomik durum/yaş açısından hiç uygun değildir. Yakalanmak için tüm deliller “dalgınlıkla” ortaya saçılır. Restoranda yenen yemeğin fişi ceket cebinde unutulur. Oysa pek ala bilinir ki eşi her gün giysilerinin ceplerini boşaltıp asmaktadır. O güne kadar hiç okuma adeti yokken, Playboy dergisi tuvalette bırakılır. Gece sevgilisiyle “chat’leştikten” sonra bilgisayar kapatmadan yatılır. Ve bir bahar akşamı yakalanılır. Ender durumlarda eş yakalamayı göze alamaz. Büyük olasılıkla sonuçlarını göze alamadığı için. Bu durumda çaresiz kalan günahkarımız tarihi hatasını yapar ve suçunu itiraf eder. Bunu yaparken de karısından aferin alacağını sanır. Bu açılma/içini dökme/itirafın maliyeti çok ağırdır. Hasar da büyüktür. Neticede iş terapiye yansır. Daha başında bu yola baş vurulsa iş çok daha acısız halledilecekken, bize bir ton iş çıkar. Çekilen acılar da cabası.
Cümlelerin akışından sevgili okurum anlamıştır: Bu olayın kahramanı erkektir. Kadınlar böyle yollara başvurmaz. Onlar aynı nedenlerle aldatabilir ama yakalanmaz. Hem aldattığı kişi ile, hem de eşiyle cinsel ilişkisini sürdürmez. Eşini aldattığı zaman genellikle eşiyle işini bitirmiştir. Evlilik sürebilir ama bu artık duygusal ve çoğu zaman da cinsel açıdan kopuk bir yaşamdır. Aldatan kadınsa ilişkiyi toparlamak bu yüzden çok zordur. Erkekse çok daha kolaydır. Ama sonuçta evlilik ve çift terapisine en iyi cevap verenler bu kategoriye girer.
Bu guruba giren hem cinslerim bende hep hüzün yaratmıştır. Onun için izninizle onlara bir kaç uyarıda bulunacağım. İşte özellikle bekarlar ve tabii birbirlerini aldatan veya aldatmayı düşünen kişiler için imbikten geçmiş know-how:
Canım Kardeşim,
Eşinle sorunlarını çözebilmek için, eşini önce aldatıp, sonra kendini yakalatmak, sonra da terapisti boylamak çok yıpratıcı ve maliyeti yüksek bir stratejidir. Bu stratejiden tek faydalanan taraf terapisttir. Hayatı basitleştir.
Aşkın büyüklüğü, mutluluğu garanti etmez. Hatta bazı İslam tefekkürlerine bakılırsa toksik etkisi vardır, yani kontrendikedir. Aşıkken evlenme. Anneannenin sözünü dinle ve “soyu soyundan, köpeği mandıradan” al.
- Birisinden hoşlanıyor olman o kişiyle yatmanı gerektirmez. Eğer duhul vaki olmamışsa henüz pek aldatmış sayılmazsın. Bu kadarıyla eşin daha çabuk affeder. Ayrıca daha az terapi ücreti ödeyeceğini söyleyebilirim
- Birisinin senden hoşlanıyor olması, o kişiyle yatmanı hiç gerektirmez. Beğenilmenin ve seçilmenin tadını çıkar. Az bir flörtle yetinmeyi öğren. İştah açar. Kimseye de bir zararı yoktur. Eşinle ilişkinin gereksinimi olan hararetin ilk kıvılcımı dahi olabilir.
- Senden şüphelenen eşini sakın aldatma. Çünkü aldatamazsın. Yani er veya geç yakayı ele verirsin.
- Yakalananların büyük çoğunluğu cep telefonuyla yakayı ele veriyor. Televizyonu açamayan eşinin bir haftada elektronik uzmanı olacağını unutma. Telefon şirketlerinde ciddi bir “kadın dayanışması” mevcut. Fatura dökümleri anında eşinin elinde olacaktır. Eşinin yeteneklerini küçümseme.
- E-maillerini sil. Çin’den program indirip kocasının iş yerindeki bilgisayarına giren hatunu görsen, bu işleri yapabileceğini kesinlikle düşünmezsin.
21.08.2005
Benzer İçerikler :
İnternette kolaylıkla yorumlayamayacağımız, anlam veremeyeceğimiz bir ilişki türünün ortaya çıktığından söz ettik. Eşinin iş seyahatinde bir...
Geçen hafta sizlere zihnimizin inançlar karşısında kanıtları bile nasıl göz ardı edebildiğini gösteren bazı olay ve çalışmalardan söz etmiştim. Buna en iyi...
Temel sorumuz şuydu: Başarıyı; kıyaslamanın ve yarışın tuzağına düşmeden, örselenmeden ve yıpranmadan yani tadını çıkararak ve mutluluğu ıskalamadan yaşamak...
Geçen hafta Festinger’in “Zihinsel Çelişki” ya da “Zihinsel Tutarsızlık” diyebileceğimiz teorisinden söz ettik. Bir iki de...
İlginizi Çekebilir :
Geçen hafta sizlere zihnimizin inançlar karşısında kanıtları bile nasıl göz ardı edebildiğini gösteren bazı olay ve çalışmalardan söz etmiştim. Buna en iyi...
Geçen hafta bağlanmanın doğası, yaşamımızda ne kadar önemli yeri olduğu, bağlanmanın oluşumunda meydana gelecek tersliklerin neye mal olabileceği üzerinde ...
Geçen hafta İK’nın stratejik ortaklığı meselesini irdeledik. Özetle şöyle dedik: 1. Yönetimler İK’yı stratejik ortak olarak görmüyorlar. 2. ...
Geçen hafta “şehir efsaneleri” dizisinden “kolesterol masalını” irdeleyeceğimizi müjdelemiştik. Daha önce de hatırlayacaksınız, kilolu ...