Akıldışının Cazibesi
Daha önceki yazılarımızda, insanın tamamen rasyonel bir varlık olduğu varsayımı üzerine konuşmuş, bu varsayımın, bilimsel arka planının zayıflığından ve gerçeğin bir yanını tam yansıtmadığından söz etmiştik. Örneğin, geleneksel ekonomi yaklaşımının, insanı yalnızca ve daima rasyonel bir varlık olarak kabul ettiğini ve bu geçersiz varsayıma bağlı olarak pek çok başka geçersiz varsayım türettiğini; bu sebeple, ekonomi alanının, olan biteni yorumlama ve geleceği öngörme ile ilgili ciddi kısıtlamaları olduğunu dile getirmiştik. Davranışsal ekonominin savunduğu üzere, insanın, doğası itibarı ile irrasyonel olduğunu vurgulamış; çoğu zaman, matematiksel kar hesaplarına göre hareket etmediğinden, davranışlarının, kar maksimizasyonundan önce, başka ihtiyaçlardan etkilendiğinden söz etmiştik.
Tabi ki insanın irrasyonel tarafı, yalnızca ekonomik yaÅŸantısına özgü deÄŸil; hayatımızın pek çok alanında “mantığa aykırı” biçimde hareket ediyoruz. Ä°ÅŸ hayatımızda, aile içinde, arkadaÅŸlar arasında, kiÅŸisel dünyamızda, sıklıkla, mantıkla örtüşmeyen davranışlarda bulunuyoruz.
Genellikle, “mantıksız” yahut “irrasyonel” kelimeleri, olumsuz anlamlarla yüklüdür; kimi zaman hatalı olmayı, kimi zaman çılgınca davranmayı çaÄŸrıştırır. Ancak irrasyonalitenin, birçok kez, çoÄŸumuzun farkında olmadığı, olumlu bir yönü de vardır. ÖrneÄŸin, beklenmedik biçimlerde, bazen yeni ortamlara adapte olmamızı, bazen diÄŸer insanlara güvenmemizi, bazen birilerini sevmemizi, bazen yaptığımız iÅŸten keyif almamızı saÄŸlar.
İronik olarak, pek çok defa, biz farkında olmasak da mantıksız davranışlarımız, sebepsiz değildir. Davranışsal ekonominin önde gelen isimlerinden, araştırmacı ve yazar Dan Ariely ve meslektaşlarının dikkat çektiği üzere, mantıksız dahi olsa her davranış, kendisini itekleyen ve şekillendiren birtakım güçler sebebiyle oluşur. Bilincimizden saklı bu unsurların farkına varmak, kişisel gelişimimize fayda sağlar ve bu olumlu değişim, hayatımızın pek çok alanına yansır. Yatkınlıklarımızı, yanlılıklarımızı ve yanılgılarımızı keşfettikçe daha iyi kararlar verebilir hale geliriz. Başka bir deyişle, davranışlarımızı belirleyen etmenlere dair farkındalığımız arttığında, yaşantımız üzerindeki kontrolümüz de artar. Öyle ki, irrasyonalite üzerine çok sayıda deney yapan Ariely ve meslektaşlarına göre, konu ne olursa olsun, bu farkındalık ile hayatımızı önemli ölçüde değiştirmemiz mümkün; farkındalığımızı kullanarak yaşantımızda kritik yeri olan ilişkiler, sağlık, güvenlik, kaynaklar, para ve pek çok çeşitli faktör üzerinde etkinliğimizi arttırma olanağımız var.
Peki “irrasyonel davranış” derken neden bahsediyoruz? Mesela, evrensel niteliÄŸe sahip olan erteleme davranışı; eninde sonunda yapmamız gerektiÄŸini bildiÄŸimiz bir iÅŸi, mümkün olan son ana dek ötelemek, buna bir örnek. ÇoÄŸumuz can sıkıcı iÅŸleri sonraya bırakmayı tercih ederiz; ertelemek üzere yatkınlığımız vardır. “Sonra”, hep daha iyi bir seçenek gibi gelir. Oysa yapılacak iÅŸi ertelemek, çoÄŸu zaman, iÅŸi kolaylaÅŸtırmaz. Aksine, genellikle daha da zorlaÅŸtırır; çünkü iÅŸ zamanında yapılmadığı için, ya baÅŸarısızlıkla sonuçlanır ya da kiÅŸinin uÄŸraşını bir hayli arttırır. Ä°ÅŸte davranışçı bilimler, tüm olumsuz sonuçlarına raÄŸmen, insanoÄŸlunun neden ertelemeye yatkın olduÄŸunu araÅŸtırır. Yani, irrasyonel davranışın altındaki sebebi bulmaya çalışır. Dahası, bu sebebe yönelik farkındalığın, insan yaÅŸamının kalitesini arttırmak üzere kullanılmasına yardımcı olur.
Mesela, bu örnekte, davranışın altında yatan sebep, “uzun vadede gerçekleÅŸecek olumlu etki” için dahi olsa, “kısa vadede/anında gerçekleÅŸecek olumsuz etki”ye maruz kalınmak istenmemesidir. ÇoÄŸu kez, ileride mutlu, saÄŸlıklı veya baÅŸarılı olmamıza yardımcı olacak, ancak içinde bulunulan anda hoÅŸnutsuzluk veren iÅŸlerden kaçınır, bunları, kimi zaman geçici süreliÄŸine, kimi zaman ise sürekli erteleriz. Bu, düzenli egzersiz yapmak, saÄŸlıklı beslenmek, eÄŸitime ve kiÅŸisel geliÅŸime yatırım yapmak, verimli çalışmak gibi uzun vadede hayatımızı büyük ölçüde etkileme gücüne sahip durumlar için olduÄŸu gibi, gündelik yaÅŸamımız için de geçerli.
Tahmin ettiÄŸiniz üzere, mantığa aykırı davranma kapasitemiz, erteleme davranışı ile sınırlı deÄŸil. ÖrneÄŸin iÅŸ dünyasında, büyük primlerin iÅŸe yaramaması; insanın yaptığı iÅŸte anlam araması; kendi emeÄŸini kullanarak çalıştığında daha memnun olması, diÄŸer “irrasyonel” durumlardan bazıları. Tamamen rasyonel olduÄŸumuzu varsayan geleneksel ekonomi yaklaşımına göre, insan, ne kadar çok alırsa, o kadar motive olur ve aynı ölçüde performansı artar; iÅŸ, özü itibarı ile can sıkıcıdır, kiÅŸi için gelir elde etmekten baÅŸka hiçbir anlam teÅŸkil etmez; ve insanoÄŸlunun yatkınlığı, mümkün olduÄŸu kadar az çalışarak maksimum kazancı saÄŸlamaktır. Oysa, bunlar, tümüyle geçersiz varsayımlar; çünkü insan, karın dışında, baÅŸka ihtiyaçların itkisiyle davranabilen, yüzde yüz rasyonel olmayan bir varlık. Özel hayatımız da bu yöndeki örnekler ile dolu. Mesela, hepimiz, her ÅŸeye, her zaman deÄŸil; yalnızca bazılarımız, bazı ÅŸeylere, bazen adapte olabiliyoruz veya empati ve duygu potansiyelimiz her zaman, herkes için bir deÄŸil. Bunları “rasyonel insan” perspektifiyle açıklamak mümkün olmuyor.
Önümüzdeki haftalarda örnekler üzerinden gideceğiz.
Kaynak
- Ariely, D. (2011). The Upside of Irrationality: The unexpected benefits of defying logic at work and at home. London, UK: Harper Collins Publishers 07.10.2011
Benzer İçerikler :
Scientific American Mind dergisinin editörü Mariette DiChristina, yaratıcılık konusunda farklı bakış açıları ve geçmişleri olan üç önemli uzmanla; Fordham...
Geçen hafta konuyu şöyle bağlamıştık: 1. İnternette kurduğum ve sürdürdüğüm ilişkide, bir yandan kendimi istediğim ölçüde gizlerken, öte yandan fantezilerimi ...
Geçen hafta David Rosenhan’ın bir araÅŸtırmasını özetlemiÅŸtim. Sekiz sahte hasta, yani normal kiÅŸi, akıl hastanesine sanki hastaymış gibi baÅŸ...
Ä°stanbul’un asayiÅŸ durumu hepimizi ciddi biçimde rahatsız etmeye baÅŸladı. YaÅŸadığımız rahatsızlıkla Ä°stanbul’un asayiÅŸ bozukluÄŸu arasındaki...
İlginizi Çekebilir :
Geçen hafta, strese bağlı bozuklukların ve hastalıkların önemli bir nedeninin beynin gerçek tehlikeyle hayali tehlikeyi ayırt edememesinden kaynaklandığını...
Geçtiğimiz hafta, başka pek çok alan için olduğu gibi, hizmet yönetimi alanı için de önemli öğretiler sunan davranış bilimlerinin perspektifinden hizmet...
Geçen hafta ilaç araÅŸtırmalarını yapan bazı araÅŸtırmacıların, “rakamlara iÅŸkence” yaparak istatistikten anlamayanları nasıl kandırdıklarınÄ...
CCL (Center for Creative Leadership) bizim bugün liderlikle ilgili ne biliyorsak pek çoÄŸunu borçlu olduÄŸumuz bir araÅŸtırma ve eÄŸitim kurumu. 1983’de...