Emre Konuk

Ailede Demokrasi Neden Olmalı

Geçen hafta çocuğun içgüdüleriyle doğduğunu, içgüdülerinse tanımı gereği sınır tanımadıklarını ve hedefin anında doyum olduğunu söylemiştik. Oysa aile yaşamı ve medeniyet, yani metropol bizden, anında doyumla, doyumu erteleme arasında dengeleri sarsmayacak, estetiği düzgün bir koreografi oluşturmamızı ister. Tüm kültürlerde geçerli bu temel performans kriterine uy(a)mayanlar ya hapse atılır ya da akıl hastanesine kapatılırlar. Bir kısmı “tutunamayanlar”, yani “homo-erectus disconnectus” kategorisinde yaşamlarını sürdürürler. Geri kalanı da sanatçı olur.

Eğer vakitlice çoluk çocuğa karışıp, müeddep, yani terbiye edilmiş bir yaşamı sürdürmek istiyorsak, oyunu kuralına göre oynamak gerekecek. İşte size, zamanında “patkası sıkmayıp” stratejik bir kararla çocuk sahibi olmamış bir psikologdan uzman görüşü:

Demokrasi, halkın egemenliği temeline dayanan yönetim tarzıdır. Ancak unutmayalım; burada “halk” çocukları içermez. Demokrasilerde çocukların oy hakkı yoktur, yani kendilerini yönetecek kişileri seçemezler, değiştiremezler. Bunun için belli bir yaşı beklemeleri gerekir. Temel varsayım; çocukların kendileri için iyiyi doğruyu ayırdedecek zihinsel ve duygusal olgunluğa sahip olmadıklarıdır. Bu da doğru bir görüştür.

Çocuğun eğitiminde “baskı-serbestlik” ikileminin, pedagojik bir yaklaşımdan çok,gücün kullanımıyla ilgili politik bir tutumu yansıttığını bilmemiz gerekir. Ailenin bütünlüğünü korumak, aileyi yönetmek, dengeleri kollamak politik kararlardır. Psikolojiyle, çocuk eğitimiyle, pedagojiyle bir ilgisi yoktur. Her anne-baba, bir aile olma kararı aldıklarında, ister bilinçli, ister bilinçsiz, bu politik kararı da aldıklarını bilmelidirler. Yani, yineleyelim; oyunu kurallarına göre oynamak zorunda kalacaklardır.

Aileyi Yönetmek

Aileyi yönetmek çocukların işi değildir. Çocukların işi yaşlarına, zihinsel ve duygusal gelişim düzeylerine göre durmadan değişir. Örneğin; yürümeyi, yemek yemeği, ağlamadan istemeyi, giyinmeyi, rekabeti ve paylaşmayı, kız tavlamayı, kendini korumayı, zamanını planlamayı, isteklerini ertelemeyi, stresle baş etmeyi,yaşamın ve yetişkinlerin ve hocaların saçmalıklarına toleransı, özgürlük alanlarını genişletmek için asılmayı, kabul edilebilir bir biçimde isyan etmeği, mizahı, sorgulamayı, yaratıcı çözümler oluşturmayı, dans etmeyi, kendine yetmeyi, çalışmayı, para kazanmayı, vermeyi ve almayı, sevmeyi, sevilmeyi, keyif almayı,mutlu olmayı ve daha pek çoğunu öğrenmek çocuğun “asli” görevleridir. Bunlar temel yaşam becerileridir ve arasında “aileyi yönetmek” yoktur. O iş anne-babanın işidir.

Demokrasi çerçevesinde ele aldığımızda, çocuk kuralları sorgulayabilir, gözden geçirebilir, itiraz edebilir ve gündeme getirebilir. Hemen bir “araştırma komisyonu” kurulur. Bir çocuk bunları yapıyorsa, hiyerarşiyi kabul etmiş demektir. Kurallar gözden geçirilir ama değişmesine izin veren taraf anne baba olur. Çocuk, haklarını araması için desteklenmeli, ama zorla hiç bir zaman alamamalıdır.

Bütün bunların içinde bir çocuğun doğduğu andan başlayarak, yetişkin olana kadar hep gündeme gelecek olan temel beceri; isteklerini ertelemeği ve aynı zamanda gerçekleştirmeyi öğrenmesidir. Bu, “duygusal olgunluğun” diğer adıdır.

Büyük Tuzak

Ailede çocuklarla ilgili bir problem yaşandığında, en sık düşülen tuzaklardan biri, anne ve babanın aynı cephede yer almamaları ve ortak bir dili geliştirmiyorolmalarıdır. Çocuğun eğitimi ile ilgili nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağı söz konusu olduğunda, anne- baba, maalesef, tartışma başlatabiliyorlar. Bu tuzağa düşmemek gerekir çünkü çocuklar bu farkı gördükleri anda kullanmaya başlarlar ve elbette ki, yanaştıkları kişi genellikle anne olur. Bilmemiz gerekir ki çocuklar son derece bencil yaratıklardır. Yani kendi çıkarları, istekleri başka herşeyden daha ön plandadır. “Böl ve yönet” politikası en iyi bildikleri yöntemdir. Bu ortamın oluştuğu her ailede problem çıkmaz ama aile problem çıkmaya çok elverişli hale gelmiş olur. Dolayısıyla, ilk yapılacak işlerden biri, anne ve babanın ortak bir dile, ideolojiye, eğitim anlayışına sahip olmaları, kural koyma ve yaptırım gibi durumlarda anlaşmaya varmalarıdır.

Sözlük

Güç kullanma: İlişkilerin tanımını yapma ve yönlendirme
Politika: Devleti, hükümeti veya aileyi yönetebilmek ve kontrol altında tutabilmek için yöntemler ve taktikler uygulama
Pedagoji: Eğitim bilimi

03.04.2005

Benzer İçerikler :

Niye Şişmanlıyoruz

İlkin daha önce söylediklerimizi özetleyelim: 1. Bir kısım araştırmacı, özellikle son 40 yılda yapılan ve bugünün beslenme ve şişmanlıkla ilgili sağlık ...

Festinger'den Kültlere ve Tehlikeli Gruplara

Geçen hafta Festinger’in “Zihinsel Çelişki” ya da “Zihinsel Tutarsızlık” diyebileceğimiz teorisinden söz ettik. Bir iki de...

Krizi Yaşamak

Malum, kriz nedeniyle işten çıkarmalar giderek çoğalıyor. Yani bir sürü insan sabah işine geldiğinde işini kaybettiğini öğreniyor. Bu insanlara belli bir ...

İş Yeriniz Ne Kadar Başarılı?

Başarılı bir iş yerinin veya şirketin özellikleri nelerdir diye sorulsa, büyük bir çoğunluk performans seviyesinin çok yüksek, işten ayrılma oranlarının ise...

İlginizi Çekebilir :

Güvenli Bağlanma 2 (Harlow'un Maymunları 2)

Geçen hafta bağlanmanın doğası, yaşamımızda ne kadar önemli yeri olduğu, bağlanmanın oluşumunda meydana gelecek tersliklerin neye mal olabileceği üzerinde ...

İyi Öğretmenler

Öğretmenler, aileden sonra çocuğu en çok etkileyen kişiler olarak ikinci sıradadırlar. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı zorunlu eğitimlerini lise bittikten ...

Sarkozy Bir Ümit Olabilir mi?

İki haftadır kafayı Fransa’ya taktık. Bu hafta son. Ama önce bir özet: Fransızın “dışarıyla/yabancıyla” ilişkisi söz konusu olduğunda üç...

Tarikata Nasıl Bulaştım?

Herhalde 14–15 yaşlarında olmalıyım. Okulda fena halde canım sıkılıyor. Bildiğiniz can sıkıntısı. Canı sıkılan ergen ne yapar? Tabii ki okulu kırar. Yıl ...