Ergenliğe Geçiş Dönemi ve Ebeveynlerin Yapabilecekleri
Geriye dönüp baktığımızda birçoğumuz, yeni doğmuş bir bebeğe bakmanın her ne kadar yorucu ve stresli olsa da bir ergene bakmaya nazaran daha kolay olduğunu söyleriz. Bebeğinizi kucağınıza alırsınız ve bu bebeğin hayatta kalmak için ihtiyacı olan her şeyde; beslenme, barınak, dünyadaki olası tehlikelerden korunma, size bağımlı olduğunu bilirsiniz. Çocuğunuz da ona vermeniz ve öğretmeniz gereken her şeyi kabul etmek durumundadır. 13-14 sene sonrasında ise aynı çocuk sessizliğe çekilir. Tavsiyelerinize hatta onun yaşamına ortak olma girişimlerinize bile direnç gösterir. Öfkeyle tepki gösterebilir ve bu tarz girişimlerde bulunduğunuzda size kızıp somurtabilir. Peki ne oldu?
Olan şu ki çocuğunuz, hepimizin bir şekilde erişmek zorunda kaldığı, ebeveynlerimizin gölgesinden dışarı çıkmak ihtiyacı duyduğumuz ve kendi kimliklerimizi şekillendirmeye başladığımız noktaya erişti.
Çocuğunuzu Anlamak
Ergenlik döneminde bir çocuğunuzun olması demek sizin bir tarafa çekilmeniz ve bir ebeveyn olarak artık size ihtiyaç duyulmadığı anlamına gelmemektedir. Fakat bu sizin ve çocuğunuz için önemli bir geçiş zamanıdır. Çocuğunuzun sizden ne beklediği ve sizin nasıl bir ebeveyn tutumu sergileyeceğiniz, çocuğunuz bebeklikten yetişkinliğe geçtikçe, gelecekteki bir kaç yıl içerisinde değişecektir. Sonuç olarak bu süre içerisinde yaptıklarınız, yaşamınızın geri kalan kısmında çocuğunuzla nasıl bir ilişkiniz olacağını tanımlayacaktır.
Ergenlerin İhtiyaç Duyduklarını Düşündükleri Şeyler
- Bağımsızlık ve otonomi sahibi olma
- Mahremiyet (kişisel gizlilik) ve bireyselliğe saygı gösterilmesi
- Karar almada ve hata yapmada özgür olmak
- Arkadaşlarla daha fazla vakit geçirme ve daha yakın ilişkiler kurmak
- Ebeveynlerle ve kardeşlerle daha az vakit geçirmek
Ebeveynlerin Çocuklarının Neye İhtiyaç Duyduklarıyla İlgili Düşündükleri
- Tavsiye ve nasihat vermek
- Kurallar, yapı, sınırlar, yasaklar
- Onları dışardan gelebilecek tehlikelerden ve kendi yapabilecekleri hatalardan korumak
- Sorumluluk
- Aile ve akrabalarla kuvvetli bağlar oluşturmak
Gerçek şu ki, çocuğunuzmdış dünyaya açılırken sizin rehberliğinize ve korumanıza ihtiyaç duymayabilir. Ama yapacaklarını, kendisine güvenerek ve daha az korku duyarak yapabilmesi için sizin varlığınızı hissetmeye ihtiyaç duyacaktır.
Bir markette, okul öncesi çağdaki bir çocuğu gözünüzde canlandırın; çocuk önden koşmaya başlar ve köşeyi döndükten sonra kendini özgür hisseder. Fakat bir iki saniye sonra, çocuk sizin orada olduğunuzdan emin olmak için geri koşar ve sizin orayı terk etmediğinizden emin olduktan sonra tekrar öbür reyonlara doğru koşmaya başlar. Siz, çocuğunuzun bu bağımsız davranışlarda bulunabilmesine izin veren güvenceyi sağlıyorsunuz. Böylece çocuğunuz da bilir ki başına kötü bir şey de gelse siz güvenli bir sığınak olarak oradasınız.
Çocuk Yetiştirme Stilinizi Değiştirmek
Bir ergene başarılı bir şekilde ebeveynlik yapmak için yetiştirme tarzınızın büyük bir evrim geçirmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, olayları akışına bırakın ve çocuğunuza güvenin. Birtakım hatalar mutlaka yapacaktır ama iyi seçimler yaptığı da olacaktır. Bu mesajları çocuğunuza iletin. Hepimiz kötü bir takım seçimler yaparak ve bunların sonuçlarını yaşayarak, iyi seçimler yapmayı öğreniyoruz.
Tabi ki bu olayları tamamen kendi akışına bırakın demek değil. Alışveriş merkezindeki çocuğu hatırlıyor musunuz? Ebeveynler olarak o durumda yapmaya çalıştığımız şey çocuğun özgüven ve özgürlük hislerini desteklemek ve aynı zamanda çocuğun güvende olduğundan emin olmak. Ben bu duruma “belirli mesafeden izleme” diyorum çünkü biz çocuğun yaptıklarını takip etmeye devam ediyoruz ve çocuğu, onun farkında olmadığı potansiyel tehlikelerden korumaya çalışıyoruz. Ama bunu yaparken de çocuğun omzunun tepesinde değil, belli bir mesafede durarak yapıyoruz. Çocuklarımıza, yetişkin statüsüne geçme yolunda bu şekilde yardımcı olabiliriz.
Yetişkinler dünyasına tam anlamıyla girebilmek için ihtiyaç duyduğu güvenin gelişmesi için çocuğunuz, sizi olabildiğince uzağa itecek ve bir birey olarak yeteneklerini keşfetmeye çalışacaktır. Bunu kişisel bir şey olarak algılamayın, bu çocuğunuzun sizden nefret ettiği veya sizin iyi birer ebeveyn olmadığınız anlamına gelmemektedir. Bu her ebeveynin başına gelir. Ve bazen bu dönem öncesi çocuğunuzla ilişkiniz ne kadar yakınsa, geri itme olayı da o kadar zor olmaktadır. Bu mesafenin geçici bir süre için geçerli olduğunu ve çocuğunuzun, istediği kimliği oluşturmak ve sizinle daha yakın bir ilişkiyi tekrar kurmak için eninde sonunda bir yol bulacağını düşünün.
Siz de bu yaşlarınıza geri dönün. Ailenizden ayrı bir kimlik oluşturmaya çalıştığınız zamanları hatırlayabilirsiniz. Şimdi ikinci adımı atın: Çocuğunuzun siz olmadığını hatırlayın. Siz, kendinize ait geçmişi, mahremiyetleri ve bireysel ihtiyaçları olan biriydiniz. Çocuğunuz da aynen öyle. Kendi deneyimlerinizi veya geçmişinizi çocuğunuza da yaşatmaya çalışmayın. Bugünkü zamanla sizin o yaşlardaki zamanınız arasında çok farklar var. Çocuğunuzun gözünde dünyanın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışın ve onun gözleriyle dünyaya nasıl bakılacağını anlamaya çalışın. Bugünkü gençlerin günlük olarak karşılaşmak zorunda oldukları ve bizim tahmin dahi edemeyeceğimiz birçok stres faktörü ve baskılar var. Çocuğunuza güvendiğinizi ona iletin ve çocuğunuzun bu güven ortamında yaşaması için cesaretlendirin.
Son olarak şunu aklınızdan çıkarmayın; şu an çocuğunuzla aranızda geçen her şey, ilerde onunla bir yetişkin olarak kuracağınız ilişkinin temellerini oluşturacaktır. Çocuğunuz 25, 30 veya 40 yaşlarına geldiğinde, onunla ne tür bir ilişkiniz olacağını hayal edin. Bunun nasıl bir ilişki olmasını arzu ederdiniz? Siz bugün o ilişki için gerekli olan temelleri atıyorsunuz. Kendinizin bir rehber, bir koç veya bir ayna olduğunuzu ve çocuğunuz adım adım yetişkin hayatına ilerledikçe bunun meyvelerini toplayacağınızı düşünün.
Kaynak: http://www.psychlinks.ca/Pages/transitioningwithteens.htm
İlginizi Çekebilir:
Madde kullanımı ve bağımlılık çağımızın en büyük tehditlerinden birini oluşturmaya başlamıştır. Amerika ve Avrupa’da yaygınlığı ciddi boyutlara varmış ve ...
Geçtiğimiz son iki yüzyılda ev içi şiddetin toplumumuzda hakim olduğu daha fazla kabul edilir hale gelmiştir. Üstelik bazı kişilerin diğerlerine oranla daha ...
SOSYAL DÜŞÜNME Kişiler doğumla başlayan ve hayat boyu devam eden hayat sürecinde karşılaşılan sorunlarla başa çıkabilmek için bazı becerilere ihtiyaç ...
Sınav kaygısı, birçok öğrencinin sınav sırasında yaşadığı kaygının, sınavda sergilenmesi gereken becerileri olumsuz yönde etkilemesi durumudur. Sınav kaygısı ...