Sosyal Fobi
Aynı zamanda "sosyal kaygı" adı da verilen "sosyal fobi", günlük sosyal ortamlarda ortaya çıkan ve insanı tamamen etkisine alan bir kaygı hissiyle ya da fazla farkında olma ile kendini gösterir. Sosyal fobisi olan kişiler, sürekli, yoğun ve inatçı bir şekilde başkaları tarafından izlenmekten ve yargılanmaktan ya da davranışları yüzünden utanç verici bir duruma düşmekten korkarlar. Bu korku bazen öylesine şiddetli olabilir ki kişinin günlük yaşamını, okulunu ya da işini olumsuz etkileyebilir. Sosyal fobisi olan çoğu kişi, başkalarıyla aynı ortamda bulunma korkularının aşırı veya mantıksız olduğunun farkında olsa da bunun üstesinden gelemez. Bir karşılaşma veya kalabalık bir ortama girmeden günler hattâ haftalar öncesinden kaygı duymaya başlarlar. Sosyal fobi tek bir duruma indirgenmiş olabilir; örneğin topluluk karşısında konuşmak, başkalarının önünde yemek yemek ya da durum çok daha ileri seviyede başkalarının yanında bulunmak gibi. Sosyal fobi son derece yıkıcı olabilir ve kişinin işe ya da okula gitmesine dahi engel olabilir. Sosyal fobisi olan kişiler arkadaşlık kurmakta veya arkadaşlıklarını sürdürmekte zorlanabilirler. Yoğun sosyal fobi kaygısının yanı sıra çoğu kez ateş basması, aşırı terleme, titreme ve diğer kaygı belirtileri olan konuşma zorluğu, bulantı ve mide rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, kabul edilmeme korkusunu artırır ve belirtilerin kendisi korkunun odağı haline dönüşebilir. Belirtilerden korkma, korkunç bir döngü yaratabilir; sosyal fobisi olan kişiler bu belirtilerin ortaya çıkmasından korktukça, bu belirtiler daha fazla görünmeye başlar. Sosyal fobi aile fertlerinde görülebilir ve depresyon ile alkol bağımlılığını da beraberinde getirebilir. Sosyal Fobinin Yaygınlığı 18-54 yaşlarındaki Amerikalıların %3,7'si (yaklaşık 5,3 milyon kişi) bir dönem sosyal fobi geçirmiştir. Sosyal fobi kadınlarda, erkeklerden iki kat daha fazla görülür, ancak daha fazla erkek bu konuda yardım almaya isteklidir. Bu bozukluk tipik olarak çocuklukta ya da erken ergenlikte başlar. 25 yaşından sonra geliştiği pek görülmemiştir. Sosyal fobi, ancak kişi sosyal ya da işiyle ilgili bir ortamdan kaçınırsa, korkarsa ya da kaygıyla beklerse ve bu durum günlük hayatını, işini, sosyal yaşamını etkilemeye başlarsa ya da kişi bu fobiye sahip olmaktan huzursuz oluyorsa teşhis edilebilir. Tanımadığı insanlarla karşılaşıp, utanılacak bir duruma düşebileceği bir ya da birkaç sosyal durumdan veya ortamdan korkuyorsa, Sosyal bir durumda bulunmaktan aşırı kaygı duyuyorsa, Kişi, kaygısının aşırı olduğunun farkındaysa, Korkulan durumdan kaçınıyorsa ya da bu duruma kaygı veya rahatsızlık duyarak katlanıyorsa, Kaygı, kaçınma ya da rahatsızlık, özellikle sosyal, akademik ya da iş hayatını etkiliyorsa. Sosyal fobinin nedenlerini ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalar sürdürülmektedir. Bazı araştırmalarda, beyinde bulunan "amigdala" adlı bir bölgenin sosyal fobiden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Amigdala normalde beynin korku tepkilerini yönetir. Hayvanlar üzerinde sürdürülen araştırmalar, sosyal fobinin nesilden nesile geçebildiğini göstermektedir. Hattâ, ABD Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü tarafından desteklenen araştırmacılar farelerde korkunun öğrenilmesini etkileyen bir gen keşfetmişlerdir.
Merve Soysal Başa, Uzman Klinik Psikolog - DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Kaygılı çocuk ve gençlerde görülen bir yere gitmeyi reddetme veya bir şeyi yapmak istememe davranışlarına “kaçınma”’denir. Gerçekten ...
4 - 5 Yaş Çocuklarının Genel Özellikleri Nelerdir? 2 yaş krizinin bitiminden sonra, çocuğu 3 yaşına gelen ebeveynler, bir süre dinlenme fırsatı bulurlar. ...
Mükemmeliyetçi olmak, hiçbir işi, asla yüzde yüz başarı ile tamamlamanızı sağlamayacağı gibi sizi maksimum düzeyde strese sokar. Kimi zaman farkında bile ...
Çocuklar yaklaşık üç yaş civarında kendilerini ifade etme becerilerinde oldukça ustalaşmışlardır. Bu yaşlar çocuğun oldukça aktif ve meraklı olduğu...
İlginizi Çekebilir :
Çoğu ebeveyn çocuklarını bilerek ve isteyerek şımartmaz. Zamanla, yavaş yavaş olur: mızmızlanmalara pabuç bırakırsınız, yapması gereken işlerin yapılmamasına...
Geçtiğimiz günlerde Tüyap Kitap Fuarı sona erdi. Fuarın her yıl olduğu gibi bu yıl da okurlardan büyük ilgi gördüğü haberlerini okuduk. Ülkedeki kitap okuma...
Oyunu Günlük Yaşantınızın Bir Parçası Yapın Oyun, yalnızca çocukluğun değil yetişkinliğin de önemli bir parçasıdır. Oyun, kişilerin esnek düşünebilmelerini, ...
İnsanlar arası birçok ilişki probleminde iletişim bir anahtar niteliğindedir. Aynı durum çocuk-ebeveyn ilişkisi için de söz konusudur. Mesela çocuklarımızın ...