Mükemmel Genç Beyni
“Genç Beyni” genellikle bir tezat olarak algılanır ve dalga konusu olur, biyolojinin yanlış gittiği bir nokta olarak görülür.
Nörobilimciler riskli, agresif ve kafa karıştırıcı genç beynini eksik görürlerdi. Geçmiş 10 yılda yapılan yeni araştırmalar bu bakış açısının yanlış olduğunu kanıtladı. Genç beyni arızalı değil; yarım çalışan bir yetişkin beyni de değil. Evrimsel gelişimiyle bir çocuktan da yetişkinden de farklı çalışmaya kodlanmış.
Genç beyninin en ön plana çıkan özelliği içinde bulunduğu ortama göre beyinde bulunan iletim ağlarını modifiye edebilmesi. Bu değişebilirlik, bir diğer adıyla plastisite, çok önemli bir güç. Gençlerin düşünme ve sosyalleşme becerilerini kolaylaştırıyor. Ancak aynı zamanda onları bazı psikolojik sorunlara karşı savunmasız kılıyor.
En yeni gelişmeler gençlerin yaptığı en riskli davranışlara duygu merkezi olan limbik sistem bağlantılarının ergenlik döneminde ve içgüdülerimizi ve mantığımızı kontrol eden pre-frontal korteksteki bağlantıların ise ileri dönemlerde olgunlaşmasından kaynaklanan uyumsuzluğun sebep olduğunu gösteriyor. Bildiğimiz üzere pre-frontal korteks kişi 20’li yaşlarına ulaşana kadar değişmeye ve gelişmeye devam ediyor. Ancak ergenlik daha erken başladığı için arada “uyumsuzluk yılları” ortaya çıkıyor.
Daha önce inanılanın aksine, beyni bağlayan bölgelerin gelişimi değil plastisitesi kişinin bir yetişkin gibi davranmasına sebep olan faktör. Bu bilginin bilincinde olarak, ve gençlerin yaşadığı duygusal ve yargısal gelişim arasındaki farkı göz önünde bulundurarak aileler, öğretmenler, danışmanlar gençlere yardımcı olabilir. Bu şekilde insanlar risk almak, duygusallık arayışı, ve ebeveynlerden uzaklaşmak gibi süreçlerin duygusal ya da bilişsel bir problem olmadığını, aksine bunların beyin gelişiminin ve kişinin dünyayı anlamlandırmasının doğal bir parçası olduğunu anlayacaktır.
Bu anlayış aynı zamanda yetişkinlere de ne zaman müdahale etmelerini anlamaları konusunda yardımcı olur. 15 yaşında bir kızın ailesinin kıyafet, müzik ya da politik zevk ve düşüncelerinden uzaklaşması anne ve baba için gerici olsa da bir ruh hastalığının göstergesi değildir. 16 yaşında bir erkeğin kask takmadan kaykaya binmek istemesi ya da arkadaşlarıyla girdiği tehlikeli iddialar kendine zarar vermek istediğini göstermez; yalnızca akran baskısının veya kısa süreli bir direnişin göstergesidir. Ancak bazı farklı davranış ve tepkiler, tehlikeyi sembolize edebilir. Genç beyninin özelliklerini bilmek hepimize yaş grubuna uygun davranışla, bir psikolojik problem olduğunu gösteren davranışları ayırt etmek konusunda yardımcı olacaktır. Bu farkındalık toplumu bilinçlendirerek, gençlerde bağımlılık, cinsel yollarla bulaşan hastalıklar, motor kazaları, istenmeyen hamilelikler, depresyon ve intihar vakalarının azalmasına katkı sağlayacaktır.
Daha Güçlü Bir Bağlılık
Çoğu aile genç çocuklarının beyninin 8 yaşındaki bir çocuktan farklı çalıştığını duyunca şaşırmayacaktır. Fakat uzun yıllardır araştırmacılar bu farklılıkları bilimsel yollarla saptamakta zorlanıyor. Kafa tasımızın içinde iyice korunan beynimiz bizleri düşüşlere, saldırılara – ve bilim adamlarının merakına karşı koruyor.
Görüntüleme yöntemlerinin gelişmesiyle yol kat edilmesine rağmen bu yöntemlerin radyasyon salgılaması sebebiyle gençler üzerinde kullanılması etik bulunmuyordu. MRI icat edildikten sonra, sonunda güvenli ve doğru bilgi sağlayan bir yöntem bulunmuş oldu. Sürdürülen araştırmaların vardığı nokta şu ki genç beyni büyüdükçe olgunlaşmıyor; farklı beyin bölgelerinin arasındaki bağların kuvvetlenmesi ve uzmanlaşmasıyla olgunlaşıyor.
MRI görüntülerinde bölgeler arası etkileşim ve bağlılığın güçlenmesi beyaz maddenin artışıyla anlaşılıyor. Beyaz maddedeki “beyaz” miyelin adında yağ bazlı bir maddeden adını alıyor. Miyelin, nöronların ucundan çıkan akson adındaki sinir uçlarını kaplıyor. Miyelinleşme, yani miyelin oluşumu, çocukluktan yetişkinliğe kadar uzanıyor ve nöronlar arası iletişimi hızlandırıyor. Miyelinleşmiş aksonlar sinyalleri miyelinleşmemiş aksonlara göre 100 kat daha hızlı iletiyor.
Miyelinleşme aynı zamanda aksonların bir bilgiyi taşıdıktan sonraki toparlanma sürelerini kısaltarak beynin bilgi işleme hızını da arttırıyor. Hızlı toparlanma süresi frekansı arttırarak nöronun bilgi işleme hızını 30 katına çıkarıyor. Hızlı iletişim ve kısa toparlanma süresinin kombinasyonu 3000 kat hız artışıyla beyninin çocukluktan yetişkinliğe gelişimine katkı sağlıyor.
Yeni gelişmeler myelinin başka bir görevini ortaya çıkardı. Nöronlar başka nöronlardan bilgi alır ancak yalnızca gelen akım belirli bir seviyenin üstündeyse bir diğer nörona bu bilgiyi iletir. Eğer akım bu seviyenin üstüne geçerse, bir takım moleküler değişiklikler yaşanır, synapslar güçlenir.
Bu güçlenme öğrenmenin temelinde yatar. Araştırmacılara göre bilginin ulaşım zamanlaması öğrenme için çok önemli ve myelin bu konuda büyük rol oynuyor. Çocuklar büyüdükçe miyelinin genişlemesi beynin farklı noktalarındaki hareketleri koordine edilmesine ve bilişsel beceriler gelişmesine yardımcı oluyor.
Bilim adamları artık bu değişen etkileşimi bir bağlantıdaki “nod” ve “edge” ilişkilerini inceleyerek uygulanan grafik teorisini kullanarak ölçebiliyor. Nodlar nöron, hipokampüs ya da pre-frontal korteks gibi her türlü obje, edge’ler ise nodlar arası her türlü bağ.
Grafik teorisi bana ve diğerlerine beyin bölgelerinin birbirlerine bağlı olarak nasıl geliştiği ve bu gelişimin davranış ve bilişsel süreçlere etkisini ölçme fırsatı verdi. Beyin değişiklikleri yalnızca gençlikte olmaz. Fakat ortaya çıkıyor ki, bu yaş döneminde beyin bölgeleri arasındaki bağlılıkta aşırı bir artış var. Bu artış beynin karar verme, başkalarıyla anlaşabilme, uzun vadeli plan yapabilme gibi bölgelerinde görülüyor.
Uzmanlaşma Zamanı
Gençlik yıllarında beyinde beyaz madde artışının yanında başka değişimler de gerçekleşiyor. Diğer kompleks süreçler gibi beyin gelişimi de fazla üretim, ve seçici elenme ile gerçekleşiyor. Bir blok mermerin şekillenmesiyle oluşan Michalengelo’nun David’i gibi, bilişsel süreçler de beyin şekillenirken yaşanır. Sıklıkla kullanılan bağlar güçlenirken, kullanılmayanlar yok olur. Bu bağların güçlenmesi ve yok olması hayat boyu sürerken, gençlik yıllarında beyin eliminasyona yönelir ve kendisini içinde bulunduğu ortamın gereklerine göre şekillendirir.
Uzmanlaşma beynin kullanmayan bağları yok oldukça ortaya çıkar ve böylece beyindeki gri madde oranı azalır. Gri madde çoğunlukla beyindeki miyelinleşmemiş yapılardan oluşur. Gri madde çocukluk boyunca artar, 10 yaşlarında maksimum seviyeye ulaşır ve gençlik boyunca azalır. Aynı trend nöronlar üzerindeki dopamin, serotonin gibi nörotransmitter’ları algılayan reseptör hücreler için de geçerlidir.
Beyinin şekillenmesi ergenlik yıllarında artış gösterse de, beyin bölgelerinin tam gelişimi farklı zamanlarda gerçekleşir. Gri madde en erken görüntü, ses, koku, tat ve dokunma gibi hissetme ile ilgilenen sensimotor bölgelerde, en son ise organizasyon, karar verme, plan yapma, duygu düzenleme gibi konular ile ilgilenen prefrontal kortekste görülür.
Prefrontal korteksin önemli özelliklerinden biri geçmiş, günümüz ve geleceği göz önünde bulundurarak “eğer öyle olursa” şeklinde düşünebilmektir. Kendimizi tehlikeye atmak yerinde kafamızda olası senaryolar oluşturmamıza yardımcı olur. Filozof Karl Popper’ın söylediği gibi böylece “bizim yerimize teorilerimiz ölür.” İnsan bilişsel açıdan olgunlaştıkça düşüncelerimiz geniş ve uzun vadeli ödülleri kısa ve küçük ödüllere tercih etmeye başlar.
Prefrontal korteks aynı zamanda sosyal bilişsel dolaşımın da önemli bir parçasıdır. Komplike sosyal durumlarla başa çıkabilme, ilişkiler, arkadaşlıklar, grup içinde kendini koruma ve gençlik yıllarının temelinde olan partnerin ilgisini çekebilme gibi becerilerden sorumludur.
Gençlik bu nedenle gri ve beyaz maddedeki değişimin sonucu oluşan beyin şekillenme süreci olarak bilinir. Gençlerde prefrontal korteks aktiviteleri eksik değildir, yalnızca henüz ileride olacağı kadar iyi çalışmıyordur. Çünkü olay yalnızca kişinin beyninin 20’lerine kadar olgunlaşmaması değil, aynı zamanda gençlerin içgüdü, ödül ve risk kontrolünde zorlanmalarıdır.
Olgunlaşmadaki Uyumsuzluk
Prefrontal korteksin aksine, hormonlarla kontrol edilen limbik sistem 10-12 yaş arası ergenlik döneminde dramatik değişiklikler yaşar. Sistem duyguları ve ödüllendirilme hislerini kontrol eder. Prefrontal korteksle beraber çalışarak risk alma ve yaşıtlarla ilişkiler gibi durumlarda da rol oynar. Bütün sosyal memelilerin biyolojik temelinde yatan bu davranışlar, gençlerin konforlu aile ortamı dışında yeni ortamlar ve ilişkiler keşfetmelerine yardımcı olur. Bu davranışlar daha sağlıklı bir genetik popülasyonun oluşmasına katkı sağlasa da modern dünyadaki uyuşturucu maddelere kolay ulaşım, aşırı hızlı motorlu araçlar gibi tehlikeli durumlarda olumsuz sonuçlara yol açabiliyor.
Yani genç davranışını asıl belirleyen şey geç yaşanan bir gelişimsel süreç değil, beyindeki iki farklı sistemin olgunlaşma süreçlerini farklı zamanlarda tamamlamalarından kaynaklanan bir uyumsuzluk. Eğer gençler ergenlik yıllarında duygusal gelişimlerini tamamlıyor ancak prefrontal korteks gelişimleri için 25’li yaşlarına kadar bekliyorlarsa arada 10 yıldan uzun süren dengesiz bir süre var. Ayrıca erken başlayan ergenlik bu süreyi uzatıyor.
Uyumsuzluk yıllarının uzaması ergenlikle gençliği birbirinden ayırıyor. Toplumun tanımıyla gençlik yılları, yani çocukluktan yetişkinliğe uzanan süreç, ergenlikteki biyolojik değişimlerle başlayıp kişinin bağımsızlığını kazanmasıyla sona eriyor. ABD’de kişinin evlenmek, çocuk sahibi olmak gibi yetişkin rollerini üstlenmesi 1970’lere göre yaklaşık 5 yıl sonra gerçekleşiyor.
Bu süreçlerde sosyal faktörlerin etkisi Sanayi Devrimi’nden sonra bazı psikologları gençliğin biyolojik boyutunun daha az, çocuğun yetiştirilme şeklinin ise daha etkili olduğunu düşünmeye sevk etti. Ancak ikizleri inceleyen çalışmalar, farklı koşullarda yetişen ikizlerin biyolojik faktörlerden daha baskın bir yetiştirilme etkisi göstereceği tezini çürütüyor. Çevresel faktörler etkili olsa da, gri ve beyaz madde olgunlaşması biyolojik bir süreç. Bu durum sosyologlar tarafından da saptanıyor. Risk alma, duygusal arayışlar ve güçlenen arkadaşlıklar her kültürde yaşanıyor.
DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Pika nöro-gelişimsel ve öğrenme bozukluğunun göstergesi olabilir! Pika çoğunlukla çocuklarda görülen, besleyici olmayan, gıda dışı ürünlerin tekrarlayan...
Kariyer planlama yolculuğunda hedefler belirlemek ve buna uygun bir yol haritası oluşturmak her zaman kolay bir süreç olmayabilir. Bu noktada bireyin kendi...
Ceza gerekli ve işlevsel bir uygulama mıdır? Çocuğumuzun beğenmediğimiz, onaylamadığımız davranışını değiştirmesine yardımcı olmak, ona yol göstermek, yeni ...
“Birçoğumuzun geçmişi, yetişkinlik yıllarına izler bırakan travmalarla dolu. 2017’de dünya genelinde yapılan bir araştırmada, her 8 yetişkinden ...
İlginizi Çekebilir :
Hangi Yaşta Çocuklar Hedef Belirler? Hedef koyma, çocuk gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır. Doğumdan itibaren ebeveynlerin çocukları için koyduğu...
OKS ve ÖSS yaklaşıyor. Hem sınavlara girecek olan gençler hem de aile ve öğretmenleri bir heyecan almış gidiyor. Ortadaki belirsizlik, kaygının oluşmasına ...
“Yönetici İşlev” kavramını ilk duyduğunuzda aklınıza dünya çapındaki holdinglerin liderlerinin sahip olacağı bir özellik gibi geliyor olabilir, ...
Kendi Kendinize Yardım Rehberi ”Zamanımın çoğunu ağlayarak geçiriyorum. Bir türlü organize olamıyorum, yapmam gereken işler listesi çok uzun. Anne ...