KARDEŞ KISKANÇLIĞI DEĞİL, KARDEŞLE YAŞAMA UYUM
Aileye katılan yeni bebek, herkes için köklü bir yeniliktir. Bu duruma uyum sağlamak tüm aile üyeleri için bir ihtiyaçtır ve zaman gerektirir. Anne, baba ve kardeşler beraberce toplanırlar bebeğin başına, herkeste meraklı bir şaşkınlık hali muhtemeldir.
“Bizi bundan sonra neler beklemektedir?”
“Ne kadar da küçük! Ne çok ağlıyor… Ne kadar tatlı, annemin memesi ile ne yapıyor peki? Hep bizimle mi kalacak artık? Ne zaman büyüyecek? Oyun oynamayı ben öğretirim kesin.”….
Herkes kadar çok soru vardır küçük kardeşlerin aklında. Herkes kadar şaşkınlardır, herkes kadar heyecanlı ve meraklı. Bu süreci akışından çıkaran ise maalesef büyüklerin hatalı tepkileridir.
Akışta kalan çocuk yaşı ile değişen sorularına cevap ararken yavaş yavaş adaptasyon sağlayabilir. Çocukların yetişkinliklere oranlara uyum sağlama becerilerinin çok daha ileri düzeyde olduğunu unutmamak lazım. Bir çocuğun kardeşe uyum sürecinde kendi akışından çıkmaması için yapılmaması gerekenleri yapmamak onun için yapılacak en büyük yardımdır.
Kardeş kıskançlığı diye bir şey yoktur! O sizin hüsnü kuruntunuzdur.
Bir çocuk anne ve babasının koşulsuz sevgisi ile büyürken aileye katılan yeni bir bireyin bu sevgiyi azaltacağına karşı otomatik bir inanç geliştirmez. Kardeşin kıskanılması gereken bir kişi olduğu bilgisi yine yetişkinlerden çocuğa ulaştırılır. Çocuğun yaptığı şey ise ulaşan bu bilgi ile durumu yeniden yorumlamak olur.
Bu sebepten “kıskançlık” kelimesini düşünmeyin, kullanmayın ve çocuğa empoze etmeyin.
AĞABEYLİK-ABLALIK MÜESSESİ
Her çocuk büyümek, ağabey-abla olmak ister ancak ağabey ve abla olmak bir takım sorumlulukları da beraberinde getirirse can sıkıcı olabilir. “Sen artık ağabeysin/ablasın…” diye büyüklerin sık sık hatırlatıldığı bir süreç rahatsızlık verebilir.
Büyük çocuk da hala çocuktur. O tek başına bir bireydir. Ve hatta hala küçük bir çocuktur (genelde).
“Sen ağabey/abla oldun” yerine, “Siz kardeşsiniz” ifadesi ile çok daha ortak ve birleştirici bir mesaj vermek mümkündür.
Merak ettiklerine cevap bulacağı 9 aylık süreç iyi değerlendirilmelidir.
Çocuğa bir kardeşinin olacağı müjdeli bir haber gibi verilmelidir. Eğer anne ve babanın yeni bebekle ilgili bir takım kaygıları varsa bu süreç çocuğa yansıtılmamalıdır, onun yanında konuşulmamalıdır. Yeni kardeşin anne ve babası için bir takım sorun, tartışma ve zorluklara sebep olduğunu düşünmek çocuk için kardeşe karşı oldukça negatif bir algı yaratacaktır. Bu konuda dikkatli olmak doğum sonrası sürecinin dinamikleri açısından belirleyicidir.
Gebeliğin kalıcı olacağından emin olduktan sonra yani ortalama ilk 3 aylık dönem sonrası yeni kardeş müjdesi vermek, çocukların olası terslikleri yaşamamaları için önemlidir.
Sizin için de mucizevi ve sürprizlerle dolu gebelik dönemi çocuğunuz için oldukça büyük bir merak konusudur. Gebelik ve doğum süreciyle ilgili yaşına uygun bilgiler paylaşmak, soru sormasına olanak sağlamak, annenin fiziksel değişimi ve doğum süreci ile ilgili olası endişelerini doğru ve güvenilir açıklamalarda bulunarak azaltmak ve gidermek, kardeşi ile daha anne karnında olumlu bir bağ kurmasına yardımcı olacaktır.
Sürece dahil edin.
Çocuğunuz 3 yaşından büyükse bebek alışverişi gibi hazırlık süreçlerine dahil edebilirsiniz. Hastane kontrolleri bazı çocuklarda kaygıya sebep olabilmektedir. Hastane, hastalık ile özdeşleştirildiyse bu konuda dikkatli olmak gerekir. Hastaneye birlikte gitmeye karar verdiyseniz, hasta olmadığınızın, canınızın acımadığının, kardeşini göreceğiniz makinelerin hastanede bulunduğunun altını özenle çizin. Çocuğunuz sizin canınızın acımasından endişe duyar. Bu çok normaldir. Bu yüzden her şeyin yolunda olduğunu anlatmanıza ihtiyaç duyması çok normaldir.
Cevap bulmayan sorular kaygıya dönüşürken, kaygı her çocukta farklı semptomlara dönüşür.
Çocuğun merak ettiği konu ve durumlar sağlıklı cevap ve açıklamalarla aydınlatılmazsa çocuk kaygısıyla baş başa kalır. Kimi çocuk bu kaygı ile içine kapanıp susabilirken, kimi çocuk hırçınlaşabilir. Gebelik ve kardeş olgusuyla “Huyu değişti!” denen çocuk için genelde olan, kaygının davranışsal ifadesidir. Hırçınlaşan bir çocuk kadar sessizleşen bir çocuk da kaygısı bakımından incelenmeli ve yaşadığı sürece bakılmalıdır.
İdeal yaş farkı hiç de ideal bir kavram değildir.
Her çocuğun olgunlaşma süreci, bağlanma şekli ve tipi; ailenin ihtiyaçları, ve hatta ebeveynlerin ebeveynlik becerileri birbirinden oldukça farklıdır.
Çocuğun bir kardeşe hazır olduğu yaştan ziyade, ailenin yeni bir çocuğa hazır olduğu dönemi doğru belirlemek çok daha yerinde olacaktır.
Çocuğun sorularına sabırla açıklayıcı bilgiler vererek olası kaygı veren düşüncelerini kontrol altına alabilecekleri, yeni bebeği müjdeli bir haber olarak görüp yaşayabilecekleri ve çocuğun akışta kalmasına engel olacak davranışları sergilemeyecek olgunlukta olabilecekleri zaman, yeni bir bebek için uygun ve ideal zamandır.
Ailelerin bu olgunlukta olabilmeleri için evdeki çocuğun kendi ihtiyaçlarını yavaş yavaş karşılamaya başladığı 3 yaşı geçmiş olması birçok aile için kolaylaştırıcı olabilirken, kesin ve katı bir kural değildir.
“Sana kardeş yaptık” değil, “Bir çocuğumuz daha olacak”!
Aileler bazen toplumsal bazen de evdeki çocuk tarafında bir kardeş daha yapma baskısı yaşarlar. “Çocuk kardeşsiz mi kalacak, olmaz öyle şey!” gibi yorumlara sıkça rastlarız. İnsanların yatak odası ve seks hayatına direk müdahale olan bu yorumu aslına bakarsanız oldukça büyük bir sınır ihlali olarak değerlendiriyorum. İnsanların çocuk yapmaları ve yapmamaları ile ilgili soru sormakla, hangi pozisyonda seks yaptıklarını sormak arasında teknik bir farkın olmadığını söylemek gerek. O yüzden çift olarak bu konuda sınırınızı korumak sizin göreviniz.
Kendi çocuğunuzdan gelen bu talep yalnız kalmamak, oyun arkadaşı ihtiyacı gibi gereksinimleri gösteren çok daha masum bir yorum olarak yorumlanabilir ancak yine de “Bu tarz şeylere anne-babalar karar verir.” kısmı net bir şekilde ifade edilmelidir. “Kardeş istiyorum, çünkü…” şeklinde altta yatan ihtiyaçlarını öğrenip doğru yönlendirmelerde bulunabileceğiniz bir diyaloğa dönüştürmek doğru olacaktır.
Ve yeni bebek, evdeki çocuğa kardeş olsun diye yapılmamalı, ailenin tüm süreçleri değerlendirildikten sonra alınmış bir çift kararı olmalıdır. “Bir çocuğa daha anne-baba olmaya hazırız.”
KARDEŞLE TANIŞMA!
Doğumun yöntemi, zamanı, ailenin mevcut dinamikleri ile değişkenlik gösterebilecek kardeşle tanışma günü için ortalama önerilerde bulunurken durumun aileye özgü olarak revize olabileceğinin altını çizmek gerekir.
Mümkünse anneyi acı çekerken görmesin.
Çocukların anneleriyle aralarındaki bağ oldukça güçlüdür. Hiçbir çocuk annesinin acı çektiğini görmekten hoşlanmaz. Bu durum çocuğun hassasiyetine göre çocukta travmatik etkilere bile sebep olabilir. Bu yüzden çocuk hastaneye mümkünse doğum gerçekleştikten ve annenin durumu stabilleştikten sonra getirilmelidir.
Baş başa kalmak bir ihtiyaçtır.
Mümkünse kardeşini göreceği yer hastane odası olarak planlanabilir. Hastane odasında anne, baba ve çocuklar baş başa bırakılmalı; en azından gereksiz kalabalık mümkün olduğunca engellenmelidir. Eğer tanışma anı evde gerçekleşecekse de aynı şekilde ailenin bir arada ve kalabalıktan uzak olması asgari oranda sağlanmaya çalışılmalıdır.
Eğer okuma yazma bilen bir çocuğunuz varsa gebelik sürecinde kardeşine bir mektup yazabilir, daha küçükse bir resim yapabilir ve tanışma anında yanında getirebilir. Ayrıca bebeğe dokunmasına, onunla konuşmasına ve iletişim kurmasına olanak sağlamak oldukça önemlidir.
Tanışma anı hakkında gebelik boyunca konuşmak, güzel hayaller kurmak, birlikte heyecanlanmak da hem size hem çocuğunuza oldukça iyi gelecektir.
“Kardeşin sana hediye getirdi.” kandırmacası samimi değil!
Birçok aile kardeşin büyük çocuğa hediye getirmesi üzerinden bir sevinç yaratmaya çalışabiliyor. Ancak her ödülün içinde bir ceza barındırdığını hatırlayacak olursak kardeşin ancak hediye ile kabul edilebilecek bir kavram olduğu bilgisini bilinç altına göndermek doğru değildir. Kardeş bir hediye/rüşvet ile kabul edilmesi gerekmeyecek kadar hayatın içinden ve gerçektir.
Bugün hediye ile kardeşe sevinen çocuk her an böyle bir ödül alamayacağı için hayal kırıklığı yaşayabilir. Ayrıca birçok çocuk kardeşin hediye getirmesini samimi ve gerçekçi bulmazken buradaki kandırmacadan dolayı kendini kötü hissedebilir.
Kural koyucu değil, uygulayıcı olun!
“Bebeğe dokunmadan önce ellerini yıka, yanında yüksek sesle bağırma, bak uyandırdın gördün mü?” yerine “Bebeğe dokunmadan ellerimizi yıkamalıyız, ben unutursam bana hatırlatır mısın? Hadi gel beraber yıkayalım.” ; “Bebek uyuyor, biraz sessiz konuşayım da uyanmasın.” gibi ifadelerle rol-model olmak çocuğun tepki göstermek yerine size katılmasını sağlayacaktır.
Ve belki en önemlisi, siz kendi düzeninizi kurup bebekli hayata hep birlikte adapte olmaya çalışırken bu düzeni (istemeyerek de olsa) baltalayabilecek dış etkenlere karşı güçlü bir sınır çizmeniz hem kendinizi hem ailenizi korumanızı sağlar.
Ceren Kurtay Doğan Klinik Psikolog - Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Çocuklar yaklaşık üç yaş civarında kendilerini ifade etme becerilerinde oldukça ustalaşmışlardır. Bu yaşlar çocuğun oldukça aktif ve meraklı olduğu...
Bir bebeğin doğumundan itibaren dış dünya ile iletişiminin en önemli parçalarından biri sözlerdir. Araştırmalar anne karnında dahi bebeğin konuşulanları...
Yapılan çeşitli araştırmalar, her ne kadar babalık rolü anlayışında bir değişim yaşandığını gösterse de erkeklerin yüzde yirmi, yirmi beşi babalığı, meslekleri ...
Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Aileleri Neler Yapmalı? 1. “Tedaviye gerek yok, büyüyünce geçer.” 2...
İlginizi Çekebilir :
Uzun zamandır beklediğiniz bebeğinizi ya kucağınıza aldınız ya da almak üzeresiniz. Zorlu bir süreçten geçerek bugüne ulaşmış olmanın verdiği mutluluğun...
Çocuklar iki yaşından itibaren isteklerine ve ihtiyaçlarınayönelik hikâyeler yaratmaya, gerçeği saklamaya başlayabilir. Bu sürecin başlamasıyla, ebeveynlere...
Çocuklar çevrelerindeki sesleri, konuşmaları dinleyerek dili ve konuşmayı öğrenirler. Dolayısıysa doğduğu andan itibaren dili edinmeye başlamaktadırlar....
Bizim Mahalle: Çocukları Farkına Varmadan Geliştiren Bir Program Dünyaya çocukların gözüyle bakan TRT Çocuk, 1 Kasım’da yayın hayatına başladığında...