“Stres, yetişkin, çocuk ve ergenlerde zorlu ya da rahatsız edici bir durum ile başa çıkamama sürecinde meydana gelen, bireylerin günlük hayatlarını olumsuz etkileyen duygusal ve fiziksel bir gerilim halidir.”
Stres, yetişkin, çocuk ve ergenlerde zorlu ya da rahatsız edici bir durum ile başa çıkamama sürecinde meydana gelen, bireylerin günlük hayatlarını olumsuz etkileyen duygusal ve fiziksel bir gerilim halidir. Başa çıkma kapasitemizi aşan durumlarda yoğun stres ve kaygı yaşarız. Belli bir düzeyde stres, insanlarda uyarıcı etki yaratır ve bir motivasyon kaynağı olarak potansiyeli açığa çıkarmada yardımcı olur. Fakat uzun vadede yoğun yaşanan stres bizleri hem fiziksel hem de ruhsal olarak tahrip eder.
Stres, çocuk, ergen ve yetişkinlik çağlarında yani hayatımızın her döneminde farklı sebeplerle karşımıza çıkar. Bu dönemlerde strese neden olan durumlar değişiklik göstermektedir. Özellikle çocukluk döneminde strese yol açan faktörler yetişkinlik döneminde strese yol açan faktörlerden daha farklıdır. Örneğin bir kaza sonucu çok değer verdiği arabasını kaybeden bir yetişkin ile her gece sarılıp uyuduğu oyuncağını kaybeden çocuk aynı derecede stres ve üzüntü yaşayabilir. Temelde çevresel faktörler değişkenlik gösterse de aslında her iki durumda da yaşanan stres ve üzüntü, sevilen ve değer verilen bir nesnenin kaybıyla ilişkilidir. Bir yetişkin gözüyle bakıldığında, yetişkin bireylerin yaşadığı stresi görebilmek ve sebeplerini anlayabilmek, çocukların yaşadığı stresi anlamaktan daha kolaydır. Fakat özellikle ebeveynlerin, çocukların dünyalarını, düşünce sistemlerini anlayabilmesi ve onlarda strese yol açabilecek sebepleri görebilmesi, stresle başa çıkma sürecinde çok önemlidir.
Yapılan araştırmalarda, bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde bazı kaygıların yaygın bir şekilde yaşandığı görülmüştür. Bu dönemlerde yaşanılan kaygı ve strese karşı verilen tepkiler de değişmektedir. Çocuklar yaşamın ilk yıllarında daha kontrolsüz, aşırı ve güçlü tepkiler verebilirken, ilerleyen yaşlarda sosyalleşmenin de etkisiyle duygularını kontrol etmeyi çevrelerindeki büyükleri izleyerek öğrenirler ve olaylara karşı verdikleri tepkiler de bu yönde değişir. Özellikle çocukluk döneminde; okula başlama ve aile bireylerinin dahil olmadığı farklı bir sosyal ortama dahil olma durumlarında, sorumlulukların artması gibi sebeplerle çocuklarda görülen stres düzeyi değişmektedir.
Stresin Belirtileri
• Psikolojik Belirtiler: Olumsuz duygulara odaklanmak, çevreye olan ilginin azalması, karar vermede zorluk, kafa karışıklığı, unutkanlık, matematiksel hesaplamalarda hataların artması, gelecekle ilgili olumsuz düşünceler, sosyal ilişkilerin zayıflaması, çocukluk döneminde regresyon(gerileme): idrar kaçırma, bebek gibi davranma, uyku ve yeme problemleri, huzursuzluk ve gerginlik, kaygının artması, yetersiz ve değersiz hissetme, daha hassas ve kırılgan olma, alınganlığın artması, çabuk öfkelenme vb.
• Fiziksel Belirtiler: Uyku bozukluğu, aşırı terleme, kronik yorgunluk, sese karşı artan hassasiyet, saç ve kirpik dökülmesi, deri renginin solması, kronik kabızlık
Çocuklarda Strese Sebep Olan Faktörler
Çocuklukta;
• Akut ya da kronik hastalık olması,
• Vücudunda deformite ve sakatlık olması,
• Zeka düzeyi ile ilgili sorunlar,
• Genel kişilik özellikleri
Ailede;
• anne yoksunluğu,
• parçalanmış bir aile yapısı,
• ebeveynlerin hastalıkları,
• çocuğa karşı sergilenen tutum ve davranışlar,
• evlat edinilmiş olmak,
• ebeveyn kaybı
Çevrede:
• Kısıtlı sosyal destek ve çevre olması
• Sosyokültürel ve ekonomik düzey açısından yetersizlik
• Okul yaşamı
Görüldüğü üzere, bireylerin çocukluk ve ergenlik döneminde stres yaşamalarına yol açabilecek birçok etken vardır. Bazı durumlarda çocukların yaşadığı stres, aile bireylerinin desteğiyle halledilebilirken bazı durumlarda çocuklar ve ebeveynler kendilerini çaresiz hissedebilir. Bu noktada ebeveynler ve eğitmenler çocukların yaşadığı stresi tanımalı, sebeplerini anlamaya çalışmalı ve destek olmalıdır. Sosyal destek görüyor olmak ve olmamak da çocukların stresle başa çıkma sürecini etkileyen önemli bir faktördür.
Çocuklar baş etmekte güçlük çektikleri durumlarla karşılaştıklarında sıklıkla regresyon yaşayabilir yani bir önceki gelişim düzeyine inerler. Örneğin geceleri altını ıslatmaya başlayabilir ya da kendi başına yemek yiyebiliyor olmasına rağmen annesinden yemek yedirmesini isteyebilir. Bu tür davranışlar, yetişkinler tarafından “şımarıklık” olarak algılanabilmektedir oysa çocuklar bu şekilde stresle baş etmeye yatkındırlar. Ebeveynler ve eğitmenler çocuklarda bu tür davranışlar gördüğünde, çocuğun stres yaşamasına sebep olabilecek durumları araştırmalıdırlar.
Çocuklar başa çıkamadıkları yoğun stres durumlarında depresyona girebilirler. Düşünceli görünürler ve yersiz ağlamalar, isteksizlik, okul korkuları, yalnızlık hissi, gece korkuları gibi durumlar gözlenebilir. Çocuklarını iyi tanıyan ebeveynler için bu tür değişimleri fark etmek güç değildir.
Çocuk ve gençlerde yoğun stres ve kaygı yaşanması sebebiyle gözlemlenebilecek bir diğer davranış da “suç işlemek”tir. Suç işleyen çocuk ve gençlerin ailesinde; baskılı eğitim, sevgi yetersizliği, güven vermeyen ilişkiler görülebilmektedir.
Bunun yanında çocuk ve gençlerde görülen davranış bozuklukları, yoğun stres ve kaygı duyulan durumlardan sonra meydana gelebilir. (Örneğin çocuğun yakınlarından birisini veya ebeveynlerini kaybetmesi ya da ebeveynlerin boşanması.)
Unutulmamalıdır ki, her ne kadar genetik miraslar ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan kişilik yapımız, yaşadığımız olaylar karşısında verdiğimiz tepkileri belirlese de doğru ve sağlıklı şekilde tepki vermek öğretilebilir. Dolayısıyla doğru ve sağlıklı yollarla stresle başa çıkmayı öğrenebiliriz ve kendimizi bu konuda geliştirebiliriz. Stresle başa çıkma yollarını keşfetmek, başımıza gelen olumsuz durumları, ruhsal ve fiziksel tahribatlar almadan atlatabilmeyi öğrenmek, hem ebeveynlerin ve eğitmenlerin kendi yaşamlarını daha sağlıklı sürdürebilmeleri hem de çocuklara destek olabilmeleri için çok önemlidir.
Stresle başa çıkma sürecinde; yaşanılan olumsuz olayları inkar etmek, yok saymak veya umutsuzluğa kapılmak yerine öncelikle stresin kaynağına inilmelidir. Çocuğunun hangi durumlarda stres ve kaygı yaşadığının bilincinde olan ebeveynler, kendilerini yetersiz hissettikleri noktalarda profesyonel destek almaktan çekinmemelidirler.
Kaynakça
Flinn M.V., England B.G., (1995). Childhood stress and family environment. Current Anthropology 36(5) https://doi.org/10.1086/204444
Çocuk ve Gençlerde Stres ve Başa Çıkma Yolları. TC Sağlık Bakanlığı https://tunceliism.saglik.gov.tr/TR,183131/cocuk-ve-genclerde-stres-ve-basa-cikma-yollari.html
DBE Çocuk ve Genç Bölümü
DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz